Hava çok güzel translate French
234 parallel translation
Son zamanlarda hava çok güzel.
Nous avons souvent du beau temps.
Anne, hava çok güzel!
Maman, il fait jour.
Bugün Washington'da hava çok güzel.
Il fait très chaud à washington, aujourd'hui.
Hava çok güzel.
Le temps est si agréable.
Hava çok güzel.
Il fait un temps splendide.
- Hava çok güzel.
Il fait beau!
Hava çok güzel, değil mi?
Quel beau temps!
Hava çok güzel.
Il fait si beau...
Hava çok güzel. - Evet. - İçeri gir lütfen.
Bonjour, comment allez-vous?
- Hava çok güzel, değil mi?
- Belle journée, n'est-ce pas?
Evet, hava çok güzel.
Oui, il fait très beau.
Bugün hava çok güzel, değil mi?
Il fait beau aujourd'hui, non?
Hava çok güzel, biz de gemiyle gitmeye karar verdik. Mikawa.
Il fait si beau que nous avons décidé d'aller à Makawa en bateau.
Leo, hava çok güzel. Ne diye karanlık, kalabalık bir restorana gidelim ki!
C'est une belle journée, Leo, pourquoi choisir un restaurant sombre et étouffant?
Hava çok güzel.
Quel temps magnifique.
Bugün hava çok güzel. Öyle değil mi?
Putain, il va faire beau encore, aujourd'hui.
Mevsime göre hava çok güzel.
Temps merveilleux pour cette période de l'année, je dois dire.
Hava çok güzel.
La lumière est parfaite.
Hava çok güzel. Bayan.
Nous avons un très beau temps, chère madame.
- Haydi gel, hava çok güzel.
- II fait pourtant beau.
Bugün hava çok güzel değil, ama yarın daha iyi olacak.
Le temps est un peu couvert aujourd'hui... mais il tournera au beau
- Hava çok güzel, efendim.
- Il fait tres doux, monsieur.
- Dışarıda hava çok güzel.
- Il fait bon dehors.
Hava çok güzel.
Il fait beau. Rome est fantastique.
Ama hava çok güzel.
- Mais il fait beau aujourd'hui. - Allo?
Hava çok güzel.
Belle journée.
Hava çok güzel.
Regarde comme il fait beau.
Ama hava çok güzel.
L'air est si agréable.
Bugün hava çok güzel.
Joli temps, n'est-ce pas?
Lumberton'da hava çok güzel, hadi çıkartın testereleri
Il fait très beau à Lumberton, alors, sortez donc vos scies.
Şanslıyız, hava çok güzel.
Je suis heureux que ce soit une belle journée.
Ama bu gece gezmek için çok güzel bir hava var.
Ça nous a promenés.
Hava çok güzel değil mi?
L'air est bon, hein?
Dışarısı çok güzel, yatmadan önce biraz hava alırım diye düşündüm.
Il fait si bon, je voulais prendre l'air avant d'aller au lit.
Temiz hava, istirahat ve bolca güzel yemekler. - Sana en çok lazım olan şey bunlar.
Le grand air te guérira.
Ama yılbaşında ve bayramlarda... hava da çok güzel değilse o vakit burası dolar.
Mais à noël, à pâques et à la pentecôte, s'il ne fait pas très beau, alors ça se bouscule.
- "Hava hala çok güzel." - Niye bozdun nişanı? Ben ne yaptım ki?
Tu ne rompras plus nos fiançailles?
Hayır. Siz ordu hava transferi servisi askerlerinin beni "en çok havada beraber olmak istediğimiz kız" olarak seçmeniz çok güzel. Ve tek diyebileceğim, size şeyimden teşekkür ediyorum...
Non. " Vous, les hommes de... l'armée de l'air, des transports... m'avez choisie comme'la fille avec laquelle on voudrait... être dans les airs'... tout ce que je peux dire, du fond de mon...
Amerika'daki bütün kızlar arasından siz ordu hava transferi servisi askerlerinin beni "en çok havada beraber olmak istediğimiz kız" olarak seçmeniz çok güzel.
Penser que, de toutes les filles d'Amérique... vous, les hommes de l'armée de l'air, des transports, des services... m'avez choisie comme "la fille avec laquelle on voudrait être en l'air".
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Ce que j'essaie de te dire, et crois-moi, je ne dis pas ça en l'air, c'est que si ce que tu veux, c'est vivre comme nos pères, grimper dans la hiérarchie, t'élever dans la société, comme nos mères, et m'épouser simplement parce que je suis jolie, futée et courageuse... alors, je doute que tu veuilles réellement m'épouser.
Hava çok güzel bugün.
Il fait trop beau.
Biraz alayım, kokusunu çok seviyorum. - Hava çok güzel, öyle değil mi?
Agréable ici, hein?
Sis yok, hava 29 derece ve çok güzel.
Temps clair, 29 degrés. Une journée superbe.
Eğer çok sarı kullanırsam güzel bir hava verecektir.
Je mets du jaune, ça fait malade.
Kesinlikle çok çekici, güzel bir ülke ve bol temiz hava.
C'est charmant. Délicieux pays, et tout cet air pur!
- Hava bugün çok güzel.
Quel beau temps de saison!
Bu gece hava hakikaten çok güzel.
Quelle belle soirée.
Hava sahiden çok güzel.
Emmène-moi faire un tour quand tu auras déjeuné.
Hava bunun için çok güzel.
Beau temps pour cela.
Görünüşe göre, ortada çok büyük bir başarı vardır... tâ ki Dr. Henry Mayerson masumâne bir şekilde... hava durumundan söz edip güzel bir gün olduğu yorumunu yapana kadar.
La rencontre semble être un énorme succès. Quand le Dr Henry Mayerson, opine innocemment... sur le temps qu'il fait, disant que c'est une belle journée.
- Orada hava nasıI? - Gerçekten çok güzel.
Il fait quel temps là-bas?
hava çok soğuk 32
hava çok sıcak 61
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
hava çok sıcak 61
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59