Her şey için translate French
6,909 parallel translation
Yaşanan her şey için üzgünüm.
Pour tout ce qui s'est passé.
- Her şey için.
Pour tout.
Her şey için teşekkür ederim.
Merci. Pour tout.
Her şey için teşekkürler.
Merci pour tout.
İhtiyacın olan her şey için yanında olduğumu biliyorsun.
Dis-moi ce qu'il te faut, je suis là.
Çocuklarımın diğer annelerine yaptığı her şey için teşekkür ediyorum.
Je veux remercier l'autre mère de mes enfants... pour tout ce qu'elle a fait.
Hoşça kalın Lord Royce, yaptığınız her şey için teşekkür ederim.
Au revoir, Lord Royce, et merci pour tout ce que vous avez fait pour moi.
Her şey için.
Pour tout.
Herkes ve her şey için dua ediyorum.
Je prierai pour tout et tout le monde.
Burada olan her şey için kendini suçlamayı bırakmalısın.
Tu n'as pas à te sentir responsable de tout ce qui arrive.
Her şey için bir sistemin olduğu yer var.
Pete retourner dans le système. C'est vrai, il y a un système en place pour tout, ok?
- Her şey için teşekkürler, doktor.
Merci, docteur
İnsanoğlunu hasta eden her şey için kızım.
Pour tout ce qui inquiète l'humanité.
Sen her şey için ölüp bitiyorsun.
Tu aimes tout.
Yaptığınız her şey için sağ olun ama gerekli zamanı yaratıp parayı bulsam bile buralarda saygıdeğer kimsenin oturmadığı gerçeğini değiştiremem ki.
Ecoutez, j'apprécie tout ce que vous avez fait pour moi, mais même si je mets ce qu'il faut de temps et d'argent pour rénover ce tas d'ordures, ça ne changera pas le fait que plus personne de respectable ne vit dans cette partie de la ville.
Yine de, söylediğim her şey için özür dilerim.
Mais je suis désolée pour tout ce que j'ai dit.
Onun değişeceğini mi sanıyorsun? Yarın her şey olması gerektiği yerde olacak. Ve bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok.
Demain, tout sera redevenu exactement comme avant, et il y a rien que vous puissiez faire pour l'empêcher.
Ama bu oteli satın aldığınızdan beri ve itibarınız sizin için her şey demek olduğu için benim için burada kalmak bile doğru olmayacak.
Mais, puisque vous avez également acheté cet hôtel et que votre réputation signifie tout pour vous ce ne serait pas juste pour moi de travailler pour vous.
Artık her şey şirket için değil mi?
On se concentre sur la compagnie maintenant, pas vrai? - Attends...
Üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Her zaman bunu bilmiyordun çünkü bana göre Kate her şey, arkadaşlarımızın bu akşam burada toplanması bunun için.
Et je suis désolé, sincèrement, que tu ne l'aies jamais su car pour moi, Kate, c'est ça, c'est tout ça, pourquoi nos amis sont ici ce soir.
O kumarhanedeki her şey Reggie için çok önemliydi.
Posséder ce casino signifiait beaucoup pour Reggie.
Onun için her şey yaptık.
Nous avons tout fait pour elle.
Hiçbir şey için endişelenme her şey kontrolümde. Size sahilde iyi hafta sonları dilerim.
Ne t'inquiète pas , j'ai tout sous contrôle.
Jason Bourne'dan alıntı yaparsak... "Her şey burada başladı benim için ve burada bitecek."
Comme le dit Jason Bourne, "C'est ici que ça a commencé pour moi, c'est ici que ça se termine".
Bu ana gelmek için yok ettiklerim her şey önüne çıkacak.
Tout ce que j'ai détruit pour en arriver là. Tout ce qui entravé mon chemin.
Geriye kalan her şey Ares 5 fırlatması için hazır.
Tout fonctionne tel que prévu pour le lancement d'Ares 5.
Bizim felsefemiz, her zaman düşmanlık yerine dostluk ve tüm ırklar için barış olmuştur. Ne olursa olsun, İpek Yolu'na gerekli olan şey dostluktur. Yardım etmek bizim sorumluluğumuzdur.
Notre devise a toujours été de transformer nos ennemis en amis et la paix pour toutes les races. c'est notre responsabilité d'aider.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Kurutulmuş acı benim için her zaman güzel olmuştu.
Et je te le dis, le chili m'a fait du bien.
Yarın sabah için her şey hazır.
Tout est prêt pour demain.
Barry için her şey yoluna girdi diye senin için de aynı şeyler olacağı anlamına gelmiyor.
C'est pas parce que ça a marché pour Barry, que ça aurait marché pour toi.
Her şey senin içindi. Seninle olabilmek için.
C'était pour toi, pour être avec toi.
3 hafta önce her şey bir kenara fırlatıp Watford'ta kardeşim için çalışmaya ve intiharları ve olay yerlerini temizlemeye gitmeye şu kadar kalmıştı.
Il y a trois semaines, J'étais à ça de tout envoyer bouler et aller travailler pour mon frère à Watford, pour nettoyer les scènes de crimes et de suicides.
Her türlü seviye için yanlış bir şey lan bu.
Putain, ça, c'est carrément abusé!
Bence, eğer bir şey öğrendiysek, o her neyse, kader bizim için dükkana sahip. Onunla yükseklerde buluşmalıyız.
Je pense que si on a appris quelque chose, c'est ce que voulait le destin, nous devrions nous rencontrer de front.
Soruşturma için her şey hazır mı?
Tout est arrangé pour l'enquête?
Her zaman kolay yolu seçip, hiçbir şey için çaba sarfetmek istemedin.
Tu as toujours pris le chemin facile, plutôt que de travailler.
Hastalığı alt etmek için gereken her şey gemide hazır.
Tout ce que vous avez besoin est dans mon bateau.
Benim için her şey demek.
C'est tout pour moi.
Yaptığım her şey sen ve Felaket için.
Tous ce que je fais c'est pour toi. Et la Machination ( la destruction ).
Yaptığım her şey için çok üzgünüm.
Tout ce que j'ai fait.
Belli ki Kardeş Gregory'nin... iblisin sözlerini yazmak için eline geçirebildiği her şey.
Cela doit être tout ce que le Frère Grégoire a trouvé pour noter les paroles du démon.
Hatırladığınız her şey soruşturmam için çok mühim.
Tout ce dont vous vous souviendrez sera une aide pour mon enquête.
Yaptığımız her şey erkekler için, değil mi?
Tout ce que nous faisons c'est pour les hommes, non?
Her şey benim için çok yeni.
Tout est tellement nouveau pour moi.
Onun için yaptığım her şey ve karşılığı bu mu?
Après tout ce que j'ai fait pour lui, voilà les remerciements!
Evliyalara yaraşır şekilde seni adam yerine koyduğum için özür dilediğimi söyleriz. Ve sen de inatçı katırın teki olduğunu kabullenirsin. Her şey gül gibi gider.
Je leur dirais juste que Je m'excuse pour... peu importe, m'être héroïquement trop emportée, et que tu admets que tu es une personne bornée, et que tout va bien maintenant.
Bu kasaba için yaptığım her şey heba olacak.
Tout le travail, tout ce que j'ai fait pour cette ville, c'est tout effacé maintenant.
Senin için çalışmaya başladığımda hiçbir hedefim yoktu. Bana göre her şey saçma sapandı. Sen beni hırslı ve kendine hedef koyan bir insan haline getirdin.
Quand j'ai commencé à travaillé pour toi je n'avais pas du but et je pensais que tout était stupide et nul, et tu m'a transformé en une personne avec des buts et de l'ambition, ce qui est vraiment la seule raison pour laquelle je pense
Eğer etrafımızdaki her şey yok olup giderse birbirimiz için güçIü olmalıyız.
Si tout s'écroule autour de nous, on doit être fort l'un envers l'autre.
İyi anlamına gelen Tova adını almak için buradayım çünkü şu anda her şey çok iyi.
Je veux être rebaptisée Tova, ce qui signifie "bien", car tout va bien, maintenant.
Ben bir sürü şeyde iyiyimdir ve her seferinde bir şey için New Yorklulara yardım ediyorum.
Je suis douée pour plein de choses et j'aide les New-Yorkais une chose à la fois.
her şey için teşekkürler 136
her şey için teşekkür ederim 55
her şey için sağ ol 17
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey iyi olacak 102
her şeyin 49
her şeyim 18
her şey için teşekkür ederim 55
her şey için sağ ol 17
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey iyi olacak 102
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şeye rağmen 118
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyden önce 180
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şeye rağmen 118
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyden önce 180