English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Ne haber

Ne haber translate French

8,466 parallel translation
- Ne haber dostlar? - Selam Marc.
Ça roule les mecs?
Tamam, San Francisco Ofisi'ne haber vereceğim.
D'accord, je mets le bureau de San Francisco sur le coup.
Diğer çocuktan ne haber?
Et qu'en est-il de Nate?
- Paradan ne haber?
- Et pour l'argent?
Yavru'dan ne haber var?
Et la Progéniture?
Hayley'den ne haber?
Et pour Hayley?
Sizden ne haber?
Et vous, ça va? On se dit ce qui nous plaît l'un chez l'autre.
Kırarsan alırsın. Sarsıntı teçhizatından ne haber?
Et les bombes à choc?
Eski dostumuz kavrulmuş Amir'den ne haber?
Et notre vieil ami l'Overlord brûlé? Il est retourné dans sons bastion.
- Eve'den ne haber?
Comment va Ève?
Senden ne haber?
Et toi?
Eğer önümüzdeki 25 saniye boyunca kendimi kurtaramazsam cenaze ekibine haber vermek zorunda kalacaksınız.
Si je ne me libère pas dans les 25 prochaines secondes... Ils vont devoir appeler une équipe des pompes funèbres.
Murphy ve diğerlerinden ne haber?
Et Murphy et les autres?
Evet, David'in örneklerinden ne haber?
Ouais, et à propos des échantillons de David?
Selam dostum, ne haber?
- Salut mon pote! Ça va?
Ne haber dostum?
Quoi de neuf, mon pote?
Times'a düğün için haber vermemeyi kabul etti sonunda. Bırak bunu yaşasın.
Il a déja accepté de ne pas parler de notre mariage dans "Le Times".
- Kötü haber ne peki?
Donc quelle est la mauvaise nouvelle?
Sonra bir diğerini bekledim, ve sonra haber vermedim.
Ensuite, une chose en amenant une autre, et... je ne l'ai pas fait.
Bana Louis'i haber verdiğin için minnettarım ancak bunu yapmayacağım.
J'apprécie que vous m'ayez dit à propos de Louis, mais je ne vais pas faire ça.
Beni hacizcide terk etttikten sonra, bir daha senden haber alabileceğimi bilmiyordum.
Je ne savais pas si je te reverrais après que tu m'ais laissé à la fourrière.
3 gün önceden haber verilen bedava boktan bir iş, Ama olsun, başlangıç.
C'est un deal pourri, avec trois jours d'avance je ne suis pas payé, mais c'est un début.
Baban bir akşam içkisi istedi. Eve ne zaman gelirim bilmiyorum, haber vermek istedim.
Je sais pas à quelle heure je rentre, du coup je voulais juste te prévenir.
Sirke geri döndük, ve herkes bi'haber.
De retour au cirque et personne ne saura jamais.
Bedenleriniz değişti ama siz hiç kimseye haber vermediniz mi?
Vous deux vous avez échanger et ne l'avez dis a personne?
Peki, ben kötü haber almıyorum.
la mauvaise nouvelle c'est que je ne peux pas y entrer.
Siz ortadan kaybolduktan sonra sizden haber almayı beklemiyordum.
Après que vous ayez disparue, je ne m'attendais pas à vous revoir.
Muhtemelen bir şey yapmayacaklardır. Ama yapacaklarını düşünürsen bana haber vermeni istiyorum.
Ils ne feront sûrement rien, mais si tu penses que c'est ce qui se passe, je veux que tu me contactes.
- İyi haber olmadığını mı düşünüyorsunuz?
- Ce ne peut être de bonnes nouvelles?
Ona haber vermeden gidemem!
Je ne peux partir sans lui dire!
Neden polislere haber vermiyorsun?
Pourquoi ne pas appeller les flics?
Bu kadar önemli olan büyük haber ne? o kişi hakkında konuşmak zorunda mıyız?
C'est quoi cette grande nouvelle si importante dont nous devions parler en personne?
O adamlardan bir daha haber alamazlardı.
Et on ne vous entend plus jamais.
Eve ne haber?
Ève...
Dışişleri bakanının... Dünyada onca şey varken bunun haber olduğuna inanamıyorum.
Secrétaire d'Etat... je ne peux pas croire qu'avec tout ce qu'il se passe dans le monde, ce soit l'actualité.
Karın mı o? Eve gelmeyeceğini arayıp haber versen iyi olur.
Votre femme... vous devriez la prévenir que vous ne rentrerez pas à la maison.
Peki Lori'den haber alırsan ne yapacağını düşündün mü?
JUGE PRYOR :
Olamaz, polislere bu durumdan haber verdin mi? Hayır çünkü bunun olmasını istememiştim.
Non, parce que j'ne voulais pas que ça arrive.
Ondan haber alamadığın için üzüldüm.
Je suis désolé que tu ne l'aies pas su d'elle.
- İyi haber ne?
Alors qu'elle est la bonne nouvelle?
Bu bir haber değil Yüzbaşı.
Ce ne sont pas des nouvelles, Capitaine.
Benden haber gelene kadar. ... az önce söylediklerini kimseye tekrarlamayacaksın.
Jusqu'à ce que j'en parle, vous ne répétez rien de ce que je viens de dire à qui que ce soit.
Haber vermek için aradığın gece ne dediğini hatırlıyor musun Bassam?
Tu te souviens ce que tu as dit, Bassam, la nuit où tu m'a appelé pour me le dire?
Ne zaman Sara ve Greg'den haber alırız?
Combien de temps avant d'avoir des nouvelles de Sara et Greg?
Korkarım bu iyi bir haber değil.
Ce ne sont pas des bonnes nouvelles, je le crains.
Kötü haber ne Edgar?
Quel est cette horrible annonce, Edgar?
USNC Haber'di, bir Amerikan yayın ağı bu da demek oluyor ki net üzerinden ulaşamayız bu yüzden ofislerine sızmamız gerekiyor.
C'étaient les infos de USNC, une chaîne américaine, ce qui signifie qu'on ne le trouvera pas en ligne,
Tyler'dan haber gelene kadar şu anda Bobby için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
On ne peut rien faire pour Bobby là. Jusqu'à ce qu'on ait des nouvelles de Tyler...
Kötü haber ise dışarı çıkmadan ona ulaşamayız.
La mauvaise nouvelle est... qu'on ne peut pas le prendre sans aller à l'extérieur.
Onu görünce, senin için haber almadan geçirdiğin o gecelerin ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemiyorum.
Tu sais, la rencontrer, je ne peux pas imaginer ce que ça a été pour toi toutes ces nuits, à ne pas savoir.
Sana yeni dönenler olduğunda haber verdiğimde ne olacak?
Que se passera-t-il après que je vous ai appelé?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]