Nın yeri translate French
6,689 parallel translation
Olay yeri inceleme ekiplerinden bir göz atmalarını isteriz.
Nous avons notre scène de crime. Les techniciens vont s'en occuper.
Böylece düşmanın saklandığı yeri buluruz.
trouver le repère du méchant.
Yeri geldiğinde Phoebe, yeri geldiğinde Chandler, yeri geldiğinde Rachel, yeri geldiğinde neydi o dinazorlu elemanın ismi?
Je suis Phoebe, je suis Chandler, je suis Rachel, je suis... C'est qui le gars au dinosaure?
Saklandığı yeri bulup iyiliğin karşılığını vermek mi?
Allez trouver son refuge et retourner la faveur?
Bu evin iyi bir saklanma yeri olacağına dair bilgisi olan birisi.
N'importe qui qui savait que cette maison ferait une bonne planque.
Evet, Norveç'i dünyanın en sıkıcı yeri sanıyordum ama bu... Burada süper bir iş yürütüyorsun.
Je croyais qu'en Norvège on se faisait chier, c'est des conneries.
- Olay Yeri İnceleme odayı tarasın.
- Que la scientifique scanne la pièce.
Bana dünyanın acımasızların yeri olduğunu gösterdi.
Il m'a enseigné que le monde appartient aux gens sans pitié.
- Neden? New York Konteyner Terminali'nde eksik silah sevkiyatıyla ilgili bir soruşturmadan dolayı. Cooper'ın eski iş yeri.
- Enquête sur la disparition d'armes au terminal de conteneurs de New York, où il était employé.
Max'in gidecek bir yeri yok.
Max n'a nulle part où aller.
Şüpheli durumunun tedavisi için her yeri aradı ve yeni kurbanını bu yerlerden birinden seçecek. Teşekkürler.
Ce tueur a cherché partout un traitement, il va sûrement revenir dans un de ces lieux pour sa prochaine victime.
Central Park, Özgürlük Anıtı Muppets'ın Manhattan'a geldiği yeri ziyaret etmek.
Central Park, Statue de la Liberté, visiter là où les Muppets ont envahis Manhattan.
Bourg'un bulunduğu yeri doğrulayacak kimse yok ve Oliver Hughes'ın kaybolduğu gün havuzun orada görüldü.
Il n'a personne pour confirmer son alibi et on l'a vu à la piscine le jour où Oliver Hughes a disparu?
Bay Garrett'ın bu yeri oldukça temiz tuttuğunu tahmin ediyorum.
M. Garrett devait faire les choses proprement.
İşte geldik. Adanın en sevdiğim yeri.
Nous y sommes... mon endroit préféré de l'île.
Pek Walter'in Yeri gibi durmuyor.
Ce n'est pas exactement Walter.
Bu yeri sadece senin için mi bu kadar geç saate kadar açık tutuyorlar? Sahibi olmanın avantajları var.
Ils gardent cet endroit ouvert tard pour vous?
Açacak yeri yok.
Il n'y a rien pour l'ouvrir.
Konunun bağlanacağı yeri hiç sevmedim.
Je n'aime pas la tournure que ça prend.
Hiçbirinizin gidecek başka yeri olmadığını hiç düşündün mü?
Avez-vous déjà pensé à quel point aucun d'entre vous n'a nulle part où aller?
Size yıkanacağınız yeri o gösterecek.
Elle va vous montrer où vous pouvez vous laver.
Pek bakir bir olay yeri sayılmaz.
Ce n'est pas vraiment une scène de crime impeccable.
Olay Yeri İnceleme hepsinin altında Keisha'nın izleri olduğunu söyledi.
La scientifique dit que celles de Keisha sont en-dessous des autres.
Yeri doldurulamaz pop şarkıcı, bağımsız kadın Beyoncé yaralandı.
L'icône irremplaçable de la pop : Beyoncé a été blessée.
İkinizin de arkadaşıyım ve hiçbir art niyetim olmadan, düğün yeri olarak restoranımı teklif etmek istiyorum.
Comme je suis ami avec vous deux et que je n'ai aucune idée en tête, venez fêter votre mariage dans mon restaurant.
Peki şimdi, ikinci kısmın sonlarına doğru Yenitopya arayışçılarının Turbidianlar'ın... mağarasında olduğu yeri ve gemilerinin parçalandığını öğrendiklerini hatırlıyor musun?
À la fin du deuxième acte, dans le donjon des Turbidiens, quand leur vaisseau est détruit?
Tatlım, arkadaşlarının başımın üstünde yeri var.
Tes amis sont, bien sûr, toujours les bienvenus.
Annem bir arada olduğumuz sürece Noel'in yeri fark etmez der.
Tu sais, ma mère disait toujours que Noël pouvait se fêter n'importe où tant que nous étions ensemble.
Kazdığın yeri kazmaya devam et.
Continues de creuser là où tu creusais.
New Orleans'ın en güzel yeri burası kızım.
Ma fille, j'ai le meilleur de La Nouvelle-Orléans juste ici.
Güzel. Sokağa çıkmış olacaksın ve park yeri 2 blok ötede.
Cela va te faire sortir dans la rue et le parc n'est qu'à deux blocs.
Ama olay yeri inceleme ekipleri haneye tecavüz izleri bulamamış.
Mais les experts n'ont trouvé aucun signe d'effraction.
Olağan enjeksiyon yeri değil.
Ce n'est pas son lieu d'injection habituel.
Joe Frazier'ın babamdaki yeri hep buydu. Hep böyle anıldı.
Malheureusement pour Joe Frazier, il était associé au combat qui représentait tout ça.
Wallflower bunun yeri değil. "
Wallflower n'est pas le bon site.
Şehirde başka bir Giancarlo'nun Yeri olduğunu söyleme sakın.
Ne me dis pas qu'il y a un autre Giancarlo en ville.
Son 14 yılda yaptığın her seçim benim ve annen yüzündendi. Bölümün, olay yeri incelemede çalışman, Iris bile.
Chaque décision que tu as prise ces 14 dernières années c'était à cause de moi et de ta mère... ce que tu as étudié, pourquoi tu es devenu analyste, même avec Iris.
Ortalık yangın yeri.
C'est une fournaise!
Wayne Vakfı'nın o eski yeri tekrar açmayı planladığını duymuştum.
J'ai entendu que la fondation Wayne voulait faire réouvrir ce vieil endroit.
Herkesin tanıştığı kişilerle tanışacağını fark etmek, gidebileceğin her yeri görmek herkesi paniğe sürükleyebilir.
Réaliser que tu as rencontré tous ceux que tu rencontreras et que tu as vu chaque endroit où tu iras ça fait paniquer.
Ama iş yeri sahibi, oğlunun bu sabah Claire ile buluşacağını söyledi.
Mais selon le proprio du pressing, son fils devait la voir ce matin.
Kızın son görüldüğü yeri bul.
Trouve où cette fille a été vue pour la dernière fois.
Tanrının hayatınızda nasıl bir yeri var, Senatör Kirk?
Quel rôle Dieu a-t-il joué dans votre vie, sénateur Kirk?
Malzemeleri temin ediyor ardından Amerika'nın ona ulaşmasının çok zor olduğu bir yeri seçiyor ki bu yer, Hong Kong, teknik olarak Çin sınırları içinde aslında tek bir ülke ama iki farklı politik sisteme sahip bu da bir miktar korumaya sahip olabileceği anlamına geliyor.
Il s'est ensuite rendu dans un endroit - difficile d'accès aux Américains : - Merde alors!
Ve bu harita da, dünyanın sonunu getirecek şeyin saklandığı yeri gösteriyor.
Cette carte indique l'emplacement où elle est cachée.
Mahkumlar kaçak mallarını saklarken oldukça yaratıcı olabiliyorlar. Bu yüzden her yeri kontrol ettiğimizden emin olalım, kenar, köşe...
Les détenus peuvent être très créatifs pour dissimuler leur contrebande, donc assurons-nous de vérifier chaque ourlet, bord, couture...
Öyle adamların aramızda yeri yoktur.
Les hommes comme ça... n'ont pas de place.
Ama önce şu arkadaşın Josie... tanıdığı bütün herkes, onu bulabileceğim her yeri söyle.
Mais d'abord, ton amie Josie... toutes ses connaissances, l'endroit où je peux la trouver.
Bakın, bu manyağın illaki birinin listesinde yeri olması lazım.
Le maniaque est sur la liste de quelqu'un.
Haven'ın her yeri ölü insanlarla dolu olmalıydı. - Peki diğerleri nerede?
Haven, de tous les endroits, doit être plein de gens morts, alors où sont tous les autres?
"Oahu" toplanma yeri anlamına gelir ve isminin hakkını fazlasıyla verir.
Le nom "Oahu" signifie "le lieu de rassemblement" et il porte bien son nom.
nin yeri 71
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yeri 18
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yeri 18
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24