Ona güven translate French
229 parallel translation
- İşte! Haydi, ona güven bakalım şimdi.
Compte sur elle!
Ona güven duymaya çalıştık.
On a essayé de lui faire confiance.
Ona güven, bu gibi durumlardan yararlanmasını bil.
Faites-lui confiance pour profiter d'une telle situation.
Onu filona alırsan, Cleve Saville'in filosuna, bu ona güven verip, olmak istediği kişi olmasına yardım edebilir.
Si Cleve Saville le prenait dans son unité, Il deviendrait un peu ce qu'il se croit obligé de devenir.
Bunun için ona güven. Daha öğrenmiş değilim. Biranın tadı...
Tu lui as fait confiance je n'aime toujours pas le goût de la bière...
Ona güven verip ve onu onurlandırıyor.
Ils essaient de lui redonner confiance.
- Hadi acele edin, dondum! - Ona güven.
Il s'y entend dans ce genre de chose!
Ona güven olmaz.
Tu le connais... on ne peut lui faire confiance.
Bu ona güven verir.
Ça lui donnera confiance.
Pekala Rahibe, ona güven.
C'est ça, ma sœur, comptez dessus.
O zaman nasıl oluyor da ona güven gösterebiliyorsun?
Alors pourquoi lui faites-vous confiance?
Sonra, uzun düşünüp taşınmalardan sonra, Erwin'i evlat edinmek için başvurdular. Ona güven ve sabır gösterdiler, bir o kadar da sevgi.
Après mûre réflexion, ils ont voulu adopter Erwin, iI y avait entre eux quelque chose, peut-être de Ia confiance et de Ia patience, un peu comme de l'amour.
- Ona güven, Alex.
- Calme-toi. - Fais-lui confiance, Alex.
Sam, kadının ondan hoşlandığını söylüyorsa, ona güven.
Si Sam dit qu'elle le chauffe, crois-le.
Ben ona güven verdim. Yardımını istedim.
Je fais confiance à ce type, je lui demande son aide.
Öne eğil. Ona güven.
Appuie-toi dessus, fais-lui confiance.
Ona güvenmiyorsan, bana güven.
Fais-moi confiance.
- Eğer ona güven verebilirseniz...
- Si vous pouviez le rassurer...
Tam tersine, ona güven vermeye çalıştım.
Au contraire, j'ai pris soin de la réassurer
O bizim adamımız. Biz ona güven oyu verdik.
On lui a fait confiance.
Taktiklere başvuruyor ama, ona güven.
- Quant à notre conversation... ce type semble fiable, malgré son rentre-dedans.
Ona güveniyorum. Güven ve aptallık arasında, ince bir çizgi vardır.
C'est fou que tu aies une femme de ménage.
Dikkatli ol, ona güven me.
Veuillez partir.
- Ben sana ona güven dedim.
- Ne le laissez pas s'envoler.
Eğer ona güven vermezsek kendimize nasıl güveneceğiz?
Si nous ne croyons pas en elle, comment croire en nous?
Onu yanında taşı ve ona güven.
Gardez les, toujours. J'ai la foi en lui.
Ona güven!
Fais-lui confiance.
Bana güvenmiyorsan bile ona güven bari Batman.
Si tu ne me crois pas, Batman, crois-le.
Tek bir şeyi oyna ve ona güven.
Joue une chose à la fois et fonce.
Ben ona güven veriyordum.
J'étais sûr.
Ona güven vermelisin. Bu gibi durumlarda işe yarar.
C'est du boulot de s'harnacher comme ça.
Ona güven olmaz ki. Jimmy Hoffa'yı beklerim daha iyi.
Autant attendre le père Noël.
Ona güven. Ne diyeceksen de.
Fais-lui confiance.
Ona güvenmiyorum. - O zaman bana güven.
Fais-moi confiance.
Eksik olduğu mevzular ne olursa olsun, her zaman ona sonsuz güven duymuşumdur.
Quels que soient ses défauts, j'ai toujours pu lui faire confiance.
Bu yüzden de o iki resmini sana getirdim ona biraz güven aşılamak için.
Je vous les ai apportées pour lui donner confiance.
İkimizin arasında güven ölçüsü denilen bir tür anlaşma vardı. - Sonra ona ihanet ettin.
Un tel arrangement exigeait évidemment une confiance absolue.
Ona ev, ilgi, güven verdim.
Je lui ai donné un foyer, l'amour, la sécurité.
Onunla oynuyor, ona sahte bir güven veriyorum.
Je le manipule. Je lui donne une fausse impression de sécurité.
Bana kalırsa ona çok gerçek bir güven veriyorsun Harry.
Ce n'est pas une fausse impression!
Ona, onlara güven olmaz.
Lui, eux, faut pas leur faire confiance.
Ona güven olmaz.
Méfie-toi de lui!
Ona telefon edeceğiz ve bir buluşma ayarlayacağız... Bu tanışma ve güven sağlama mevzularını halledeceğiz, tamam mı?
On l'appellera pour lui filer rencard pour régler tout ça, d'accord?
Patron ona tam bir güven duyar.
Le Patron lui fait confiance implicitement.
Güven bana. Bir sonraki görüşünde hemen havayı kokla, ve ona şöyle de :
La prochaine fois que vous le voyez, faites : "Ça sent le lilas".
Ya başka bir hostes ayarlar ya da bana güvenmeye devam eder. Aslında bu konuda ona çok güven verdim.
Donc, ou il recrute une autre hôtesse, ou il me fait confiance.
Konuşun onunla, güven verin ona.
Et si vous lui parliez à deux? Ça le rassurerait.
Ona tam bir güven duygusu hissediyorum.
- J'ai confiance en lui.
Sadece bana güven. Ona bayılacaksın.
Fais-moi confiance, ça va te plaire.
Ama şimdi, ameliyattan bir kaç hafta sonra, Bay Adamson şekiller ve perspektif yeteneğine hakim olmayı başardı ve bu da ona etrafıyla ilgili güven sağlıyor.
Mais maintenant, après quelques semaines, M. Adamson maîtrise les formes et les distances, ce qui le rassure pour explorer son environnement.
- Ona biraz güven, Wesley. Kapı açık.
Porte ouverte.
ona güvenmiyorum 75
ona güveniyorum 40
ona güvenebilirsin 26
ona güvenebiliriz 16
ona güveniyor musun 25
ona güvenme 21
güven 68
güvenlik 301
güveniyorum 32
güvenli 94
ona güveniyorum 40
ona güvenebilirsin 26
ona güvenebiliriz 16
ona güveniyor musun 25
ona güvenme 21
güven 68
güvenlik 301
güveniyorum 32
güvenli 94
güvende 82
güven bana 558
güvenli değil 43
güvenebilirsin 19
güvenilir 40
güvendesin 88
güvenin bana 41
güvenlik mi 20
güvenli bir yerde 23
güvenli mi 42
güven bana 558
güvenli değil 43
güvenebilirsin 19
güvenilir 40
güvendesin 88
güvenin bana 41
güvenlik mi 20
güvenli bir yerde 23
güvenli mi 42