Onlara de ki translate French
492 parallel translation
Onlara de ki, cehenneme kadar...
Dis-lui d'aller se...
Onlara de ki " Shimazo Katase, .. - bu benim adım -, .. de ki, Shimazo Katase, ölmek üzere..... hemde hiç işlemediği suçlar yüzünden.
Dites-leur que Shimazo Katase, c'est mon nom, dites-leur que Shimazo Katase est condamné à mort pour des crimes qu'il n'a jamais commis.
Onlara de ki, uzak bir nehrin içinden beyaz adamın dünyasına getirildim.
Dis à mes parents... qu'on m'a fait traverser un fleuve sans rivage jusqu'à la terre du Blanc.
Onlara de ki, Fulani kabilesinden erkek ve kadınlar gördüm Wolof kabilesinden, Hausa kabilesinden.
Dis que je vois des hommes et des femmes de toutes les tribus. Des Hansas, des Fulanis, des Wolofs.
Buraya bir ambulans gönder ve..... onlara de ki, acele etmesinler.
Oui, envoie une ambulance. Dis-leur... Dis-leur que ça ne presse pas.
Ta ki hukuki olarak temsil edilene kadar. Büyükelçilikten, Af örgütünden ya da herhangi biri tarafından. Onlara nasıl ulaşacaksın?
attend qu'on ait un conseil juridique quelqu'un de l'ambassade, ou dans le genre amnesty comment tu vas les appeler?
Tanrı şahidimdir ki onlara doğruyu söyledim.
Je n'ai jamais ôté mon chapeau par goût de mode pour obtenir des centimes. Par Dieu!
Onlara hayran olmamı yasaklayan bir kural yok ki.
Je veux dire, j'ai le droit de les admirer.
Neden uçaklarını da ilimlerini de onlara bırakmadık ki?
D'autres auraient remis des avions en marche, fabriqué du gaz et des bombes.
Dedim ki, radar onlara her geminin yerini söylüyorsa... neden böyle düdük öttürüp duruyorlar?
Si la radio les renseigne pourquoi sonner la corne de brume?
Tuzakları Marceau kurdu. Onlara dokunmayın ki bir şeyden şüphelenmesin.
C't'animal de Marceau a posé une bordée de collets.
Babamın onurunu korumak için buna katlanmak zorunda kalırsak eğer ki babam bunu hak etmiyor tüylerini ürpertecek bir tablo armağan edeceğim onlara.
Enfin, s ´ il faut sauver la réputation de Père... ce qu ´ il ne mérite certes pas... nous allons donner un beau spectacle à ces gens!
Ona dedi ki insanların öylece durup seyirci kalmadıkları bir yerde ben de onlara karşı savaşacağım.
Dis-lui que je lutterai aussi fort que lui... la ou les gens ne restent pas plantes a regarder faire.
Ama ahmaklıktan kör olmuş Savaş Kabineniz İngiltere'nin kaybettiğini hala göremiyorsa bunu onlara kanıtlamak biz Almanların kutsal görevidir hem de onlarca defa ta ki dizlerinin üzerine çöküp yalvarıp, merhamet dileyip Führer'imizin kılıçtan keskin adaletine boyun eğene dek.
Mais si vos chefs ne voient pas que vous avez déjà perdu, c'est notre devoir sacré que de le leur prouver, encore et encore, jusqu'à ce qu'ils tombent à genoux et supplient notre führer de leur accorder sa pitié.
O küçük hikayelerini uydurmaya başladığında - Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun..
Mais quand il raconte ses petites histoires, il y croit tellement lui-même qu'on ne peut que...
İki günün sonunda, bulunmazlarsa... polisi arayıp onlara söyleyebildiğiniz kadar doğruyu söyleyin ki güvende olasınız.
Dans deux jours, s'il n'a pas été trouvé, appelez la police, et déclarez ce que vous pouvez, sans prendre de risque.
Ama bu kez, sizi iyi insanlarla bir arada bırakıyorum... ki eminim onlara karşı sizler de iyi olacaksınız.
Mais cette fois, je vous laisse avec de bonnes gens, avec qui, je pense, vous serez bons aussi.
Tabii ki hayır. Onlara iyilik ediyorduk.
C'est une de nos bonnes œuvres...
Ailemi bul ve onlara neler olduğunu anlat ki endişelenmesinler.
Va raconter à ma mère ce qui vient de m'arriver. Qu'elle ne s'inquiète pas pour moi.
Eğer onlara zarar vermezsek birileri nasıl yaralanabilir ki?
Pas si ça dépend de nous.
Bize şarkı söylemeden önce, biliyorum ki, milyonlarca hayranınız... onlara birkaç şey söylemenizi bekliyor.
Avant que vous chantiez pour nous, vos millions de fans attendent quelques mots de vous.
Onlara zarar vermedik ki.
On ne lui a jamais fait de mal.
Gerçek şu ki, Kimbrough onlara bir paye yapıştırana kadar onlar iyi birer tarım işçisiydi.
C'était de convenables ouvriers dans les ranchs avant que Kimbrough les marque au fer rouge.
Onlar ki sadece benden emir alacaklar ve ben de sadece onlara itimat edeceğim.
l'opritchnina.
Ama kardeşim o bataklıkta aç ve üşümüş iken neden onlara götüreyim ki?
Mais pourquoi eux, alors que mon frére souffrait de faim et de froid dans la lande?
Nedense hiçbir şeyin farkına varamamışım. Savaşın böyle olacağını ne yazık ki bilemedim. Bana değil de onlara bir şey olacağını düşünemedim.
Mais je n'avais pas prévu que dans ce... genre de conflit abominable... ils... en seraient les victimes... au lieu de moi.
Diyelim ki oyun yazarı onlara bir hamle yazdı...
L'auteur leur demande parfois de faire quelque chose, mais ils refusent de le faire.
Maaleseftir ki... onlara bakmak için ne aklen ne de kalben uygun değilim.
avec deux orphelins sur les bras. Quel embarras! Je n'ai guère de place pour eux dans ma vie.
Unutmayın ki Yunanistan'ı yenecek kelime budur, eğer biz de onlara beraberlikle karşı koymazsak.
N'oubliez pas ce mot terrible qui anéantira la Grèce si elle ne lui oppose pas sa propre unité.
Onlara bu konu hakkında neler bildiklerini sordum ve onlar da bana ki bu duyduklarınız hiç hoşunuza gitmeyecek Bayan Lampert Carson Dyle'ın erkek kardeşi olmadığını söylediler.
Je leur ai demandé ce qu'ils savaient sur lui, et ils me l'ont dit. Cela va certainement vous décevoir, Mme Lampert. Carson Dyle n'avait pas de frère.
İnsanlar yaşlandıkça onlara olan güvenin artıyor demek ki.
La confiance dans les gens vient, quand ils prennent de l'âge.
Onlara giderek şiddetlenen bir müzik verelim ki asla unutmasınlar!
On va leur donner le crescendo de leur vie!
Onlara hayatımı sundum... ve dedim ki "Sezar olmam Roma için eğer iyi olmayacaksa... o zaman öleyim."
Je leur ai offert ma vie et leur ai dit que si je ne faisais pas le bien de Rome, alors qu'ils me tuent.
Kuzey sınırlarına döneceksin, ve sonsuza kadar onlara orada gözcülük edeceksin. Ta ki keyfim gelip de fikrimi değiştirene dek. Hayır, hayır, hayır kardeşim.
Tu retourneras dans le Nord patrouiller les frontières jusqu'à avis contraire.
Babasının öldüğünü onlara söylemiştir, tabii ki.
Elle a dû leur apprendre la mort de son père, évidemment.
Tabi ki, ilkel olduğumuzdan, onlara Tanrı muamelesi yapardık. Bu çok doğal.
Je rêve qu'elle est folle de moi.
Hiç kuşku yok ki bir şey yapmam. Onlara göz bile kırpmam.
Je leur fais rien, je leur fais même pas de l'œil.
- Onlara fırsat vermedin ki, adalet kazandı. -
Ne leur donnez pas l'occasion de justifier cet acte.
Onlara diyeceğim ki... "Dostum olmadan hiçbir yere gitmem ben..."
Je dirai que s'ils veulent de moi, tu viens avec moi.
Şanslıyım ki ben de onlara taş atmadım.
Une chance, ils me plaisent pas non plus!
Buradakiler onlara domuz falan derlerdi ki bu doğru değil. İyi iş becerdiler.
Les gens ne devraient pas les traiter de salauds, c'est injuste.
Ama sorun şu ki eğer şirketi arayıp, onlara, "elimde, 45 yaşında aslan terbiyecisi olmak isteyen bir muhasebeci var" dersem ilk soracakları soru "Kendi şapkası var mı?" olmayacaktır.
Mais voyez-vous, l'ennui c'est que... si j'appelle maintenant le service et que je leur dise... "J'ai un comptable de 45 ans qui veut devenir dompteur de lions"... leur première question ne sera pas, "Est-ce qu'il a un chapeau?"
Bir sürü branda bulmuş, arabayı kaplamış. Hem niye onlara cevap vereceksin ki?
T'as pas de comptes à rendre.
İncil der ki, "İnsanlar size nasıl davranıyorsa siz de onlara öyle davranın."
La Bible dit : "Fais aux autres ce que tu voudrais qu'ils te fassent."
O ön tarafta kolonları becerirken... kolonlar o kadar çok sallanırdı ki onlara arkadan dayanıp... destek olmak zorunda kalırdım.
II le secouait de telle façon que derrière je devais tenir les colonnes pendant qu'il s'excitait devant.
Restoran şefine söyler misiniz lütfen, masaları ve sandalyeleri öyle yerleştirsin ki, Bay Bianchi, doktor ve ben onlara gerçeği açıkladığım sırada yolcuların yüzüne bakıyor olalım.
Alors dites qu'on dispose les chaises de façon que M.Bianchi, le docteur et moi nous soyons face à vous tous pour la réunion où je dévoilerai la vérité.
Onlara göre kadın öyle davranmalı böyle davranmalı ki ben hayatta beceremem.
Ils considèrent qu'une femme doit se comporter de telle ou telle manière, ce dont je suis totalement incapable.
Muhabirlerimin yerine ben gazetecilik yapamam. Bu da demek oluyor ki onlara güvenmem gerek.
Je ne peux pas faire le travail de mes journalistes, je dois leur faire confiance.
- Ve ben de onlara dedim ki... - Sıradaki!
Suivant!
Diyorum ki, keyifleri yerindeyken yazdıklarımı onlara okusam mı? Aptallaşma!
J'ai réfléchi s'il était utile de leur faire une lecture dans cette ambiance.
Belki de vermeli. Onlara ne diyebilir ki?
Que peut-il leur dire?