Oraya gittim translate French
718 parallel translation
Onu bir daha görmek istememiştim ama yine oraya gittim, hem de 30 kez.
Je ne crois pas que je voulais la revoir, mais j'y suis retourné, pas une fois, mais 30 fois.
Denedim. Oraya gittim.
J'ai pourtant essayé.
Aynı gece Pablo'nun oraya gittim.
J'allai chez "Pablo".
Evet, onu öldürmek için oraya gittim ama zaten ölmüştü!
Oui, j'y étais! Oui, j'ai voulu le tuer, mais il était mort!
Kayıkhanede buluştular. Oraya gittim.
Ils se sont retrouvés dans la remise.
Oraya gittim. Söylediklerini ona ilettim.
Je sais.
Ne bu acele? - Oraya gittim!
Il n'y a pas le feu.
- Oraya gittim.
J'y suis allée.
Sen orada olduğun için Caribe'den uzak duramadım... aylar boyunca her gece senin için oraya gittim...
Tu sais que je ne pouvais m'éloigner du Caribe tant que tu y étais, que je suis venu chaque soir pendant des mois pour toi.
Bugün sana bakmaya oraya gittim.
- J'y suis allée, aujourd'hui.
Oraya gittim.
Je suis allé le voir.
Oraya gittim.
J'y étais.
Oraya gittim ve benim canımı yakmadılar. At sürüsünü yönettim. Bisbee'ye zamanında satışa yetiştirdim.
J'y suis allé, et si je ne m'étais pas blessé, je dresserais des chevaux et je les vendrais à Bisbee.
Ben oraya gittim. Oğlum 101. bölükteydi.
Mon fils était dans la 101e.
Oraya gittim.
J'ai visité l'endroit.
Arabama binip hızla oraya gittim.
J'ai pris ma voiture et j'y suis allé aussi vite que j'ai pu.
Evet Kaptan Bligh'le birlikte oraya gittim.
J'y suis allé avec le capitaine Bligh.
Ben oraya gittim. Belgrad müthiş bir şehir.
C'est très beau, Belrade, les boutiques...
Oraya gittim.
J'y suis allé...
Oe Dağında iblisler gözüktü diyorlardı ben de Mikado adına oraya gittim ama iblis falan yoktu.
On disait que des démons apparaissaient sur le mont Oe, alors j'y suis allé pour l'empereur. Il n'y avait pas de démons.
- Ben oraya gittim.
- J'y étais.
Tanrım, oraya gittim. Evleri bulmada sıkıntı yoktu.
Je n'ai pas eu de difficulté à trouver les gens.
Oraya gittim, çünkü programında bazen o bardan söz ediyorsun... ben de seninle tanışmak istiyordum.
J'étais là parce que vous en parlez parfois dans votre émission et que je voulais vous rencontrer.
- ve bu sabah bir göz atmak için, oraya gittim...
J'y suis retourné ce matin pour y jeter un œil.
Neden oraya gittim sanıyorsun?
Que croyez-vous que je faisais là-bas?
Üçüncü gün teknemle oraya gittim, her zamanki gibi ıslık çaldım ve yunus geldi yine.
Le troisième jour, je vais en mer, je siffle comme d'habitude. Et le dauphin arrive.
Resim çizmek için oraya gittim, bir eşek arabası aldım... Arkayı resimler ve tuvallerle doldurup yolculuğuma başladım.
J'achetais une carriole, y mis mes toiles, et pris la route...
Geçen gün kahvaltıya oraya gittim ve o... Gözlerimin önünde yığılıverdi.
J'ai mangé avec elle et elle s'est effondrée devant moi.
Oraya gittim ve onlarla konuştum.
Je suis allé les voir :
- Oraya gittim.
- J'y suis allé.
- İlk oraya gittim. O yolda.
Je l'ai déjà fait.
Hayır, oraya opera izlemek için gittim.
tu crois que j'y étais pour aller à l'opéra
Oraya, sizin nerede oturduğunuzu öğrenmek için gittim.
Je voulais votre adresse.
Oraya da dün gittim.
Je suis allé hier.
- Oraya birçok kez gittim.
- j'y suis allé bien des fois.
Oraya kontratımı imzalamaya gittim.
C'était pour signer mon contrat, tu comprends.
Polisleri çağırmaya gittim, ama oraya vardıklarında... onun ölmüş olacağını biliyordum. Ben de özgür kalacaktım.
J'ai appelé la police... sachant qu'elle serait morte avant leur arrivée... et que je serais libre.
Oraya isimsiz bir mektup yüzünden gittim.
" par une lettre anonyme.
Akşam olduğunda ise evine gittim. Daha önce hiç oraya gitmemiştim.
Le soir, je suis allée chez lui, pour la première fois.
Ben oraya bir kez gittim.
- Je n'y suis allé qu'une fois.
- Oraya üç kez gittim.
J'y suis allée trois fois.
Oraya 9 : 30'da gittim.
Il était 9h30.
İki hafta bekleyip oraya gittim.
Deux semaines après, j'y suis allée.
Oraya tam zamanında gittim.
Je suis arrivée à temps!
Hayır, oraya kendini yalnız hissedeceğini düşündüğüm için gittim.
Parce qu'elle devait se sentir seule!
Fabrikaya gittim. Oraya yaklaşmama izin vermediler.
Je t'ai cherchée à l'usine.
Oraya nasıl gittim?
Comment suis-je arrivé là?
Döndüm, oraya geri gittim ve orada bu iki amatör şarkı sözü yazarı vardı.
Alors j'ai fait demi-tour et je suis revenu... et il y avait deux auteurs amateurs...
Oraya annemle gittim.
J'y étais avec maman.
Oraya pek çok kez gittim.
J'y suis allée souvent.
Mühendis dostumla gittim oraya. Buhar kazanlarına beni götürdüğünde Broadway demişti.
Je l'ai suivi avec le mécanicien... quand il m'a mené voir les chaudières.
gittim 82
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gidemezsin 37
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya bak 56
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gidemezsin 37
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya bak 56
oraya gitmeliyiz 19
oraya gidin 38
oraya hiç gitmedim 28
oraya geç 17
oraya gitme 62
oraya otur 27
oraya giremezsin 27
oraya gitmeyin 17
oraya gidemem 20
oraya girme 29
oraya gidin 38
oraya hiç gitmedim 28
oraya geç 17
oraya gitme 62
oraya otur 27
oraya giremezsin 27
oraya gitmeyin 17
oraya gidemem 20
oraya girme 29