English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Söylemeliyim ki

Söylemeliyim ki translate French

1,710 parallel translation
Ne var biliyor musun senin bambaşka bir yönünü görüyorum ve söylemeliyim ki hoşuma gitmedi..... azıcık bile.
Tu sais quoi, je suis en train de voir un côté complètement différent de toi, et je dois dire que je ne l'aime pas, pas un peu.
Söylemeliyim ki, bu da o kadar kötü değil.
Je dois vous avouer, ce n'est pas si mal.
Eserlerini gördüm Fakat söylemeliyim ki Hayranınız olmadığı söyleyebilirim hayır.
J'ai vu ce que vous avez fait, mais je dois vous dire, je ne suis pas vraiment fan.
Barin'e ulaşmamız gerektiğini ve Ming'e boyun eğmemesi için... onu uyarmamız gerektiğini biliyorum. ama söylemeliyim ki... Önümüzde ki görevde senin çoşkunu paylaşmıyorum.
Je sais qu'on doit trouver Barin et le prévenir de ne pas se soumettre à Ming, mais je dois avouer, que je ne partage pas ton enthousiasme pour la tâche à venir.
Söylemeliyim ki, bikini yarışması ilham verici.
Je dois dire, le concours de bikini... Très inspirant.
Baş nedimen olarak söylemeliyim ki, iki ay bir düğün planlamak için yeterli değildir!
En tant que demoiselle d'honneur, je dois te dire que deux mois ne seront pas suffisants pour tout préparer.
Şunu söylemeliyim ki neyimiz varsa üzerine yolladık.
On a voulu mettre un "coup de massue"
Şunu söylemeliyim ki, Hillary sende aptal bir yön olduğunu sanmıyorum.
À vrai dire, Hillary, je n'ai jamais pensé que tu étais écervelée.
Biliyorsun söylemeliyim ki Tüm bu geçen aylar boyunca Victor'un seni abarttığını düşündüm.
Je dois dire que j'étais persuadé que Victor exagérait à votre sujet.
Ama en iyi arkadaşın olduğum ve seni sevdiğim için şunu da söylemeliyim ki sana aşığım.
Mais parce que je suis ta meilleure amie et parce que je t'aime, je dois aussi te dire que je suis amoureuse de toi.
Üzülerek söylemeliyim ki, işimi kaybettim.
Je suis tellement désolé de vous annoncer que j'ai perdu mon travail.
Söylemeliyim ki, Dan şaşırtıcı derecede iyi...
Je dois dire que Dan a été à ma grande surprise très bon
Söylemeliyim ki, ne zaman Anne'in parmağına baksam... - Blair'in gelecekte ki nişan yüzüğünü görüyorum. - evet
À chaque fois que je regarde le doigt d'Anne et que je vois la future bague de fiançailles de Blair, je peux difficilement contenir ma joie.
Ayrıca söylemeliyim ki, kölem oluşuyla ilgili söylediklerin aklıma bazı şeyler getirdi.
Mais je dois admettre que quand tu m'as parlé d'esclave, ça m'a fait réfléchir.
Ve şunu söylemeliyim ki aylardır böyle orgazm olmamıştım.
Et c'est la première fois que j'ai eu un orgasme depuis des mois.
Ama size söylemeliyim ki bunu çok kişi için yapmadık.
Mais je dois avouer que nous ne l'avons pas fait pour beaucoup d'entre vous.
Söylemeliyim ki, bana oldukça ikna edici Gözüktü.
Je dois dire, ça me semble assez convaincant.
Herneyse, Cristo'nun mekan, Güney sahilinde. Fakat söylemeliyim ki, Randevu almak imkansız. Çünkü sadece yüksek mevkili kişilerin Önerdiği kimseleri kabul ediyor.
Bref, Cristo crèche sur South Beach, mais bonne chance pour le rencontrer parce qu'il est une référence en haute gamme.
Şimdi gidip şansımı deneyeceğim fakat söylemeliyim ki, jüri üyelerinin sahte plaka masalına inanacaklarını sanmıyorum.
Je vais sortir d'ici et dire au jury de ne pas croire la défense à propos du fourgon de tulipes.
Homer, sana söylemeliyim ki bu işte çok da iyi değilim.
Homer, je dois vous dire que je ne suis pas vraiment bon.
Sana söylemeliyim ki Bunun olacağını biliyordum.
Je dois te dire, j'avais tout deviné.
Sana söylemeliyim ki bu konuda bir ilke imza attın.
Mais, je vais te dire, là c'est une première.
Sana söylemeliyim ki Don... Onu ölüme göndermiş olacağın bir karar vermiş hareket etmiş olma ihtimalin çok düşük.
Je dois te dire, la probabilité est assez basse qu'une de tes décisions, qu'une de tes actions ait conduit à sa mort.
Şunu söylemeliyim ki Mac Stella gerçekten çok zeki biri.
Je dois vous le dire, mec, cette Stella, elle est... elle est intelligente.
Ve göremediğin için söylemeliyim ki, gözlerimi yuvarlıyorum.
Et puisque tu ne me vois pas, je te le dis, je roule des yeux.
Ağır suçların hiçbirine göz yummuyorken şunu söylemeliyim ki, adam kaçırma bir entrika fikri barındırıyor.
Bien que je n'excuse aucun crime, le kidnapping offre une note d'intrigue conceptuelle.
Söylemeliyim ki, pek umut verici bir söz değil.
Parce que c'est pas très motivant.
Söylemeliyim ki sizi böyle değişmemiş görmek büyük zevk Bayan Jessie.
Comme je me plais à le dire, Miss Jessie quel plaisir de voir que vous ne changez pas.
Söylemeliyim ki, çay satılan ikinci bir yere sahip olması, Cranford'un ününe ün katacaktır.
Cela renforcera la réputation de Cranford d'avoir un second lieu où acheter du thé.
Söylemeliyim ki, o iğrenç arabanın yayları bir yana, rahatsızlık sadece,... yüreğinde.
Je dois dire qu'à part les bonds infâmes de ce coche le seul désordre est dans son coeur.
Özür dilerim bebeğim ama söylemeliyim ki o olaydan önce başarılı...
Désolé, ma puce, mais tu étais impressionnante avant de...
Yine de söylemeliyim ki ilk defa birini kurtardım.
Mais c'est la 1 re fois que je sauve quelqu'un.
Şunu söylemeliyim ki beni hayal kırıklığına uğrattın.
Je ne le cache pas, vous me décevez beaucoup.
- Şunu söylemeliyim ki, çok endişeliyim.
Sachez que je suis inquiet. - Moi aussi.
Ama söylemeliyim ki, burada garip bir şey var.
Et je t'assure qu'il y a encore un truc pas net dans l'air.
"Öncelikle söylemeliyim ki, seni çok seviyorum."
Je veux que tu saches que je t'aime.
Şunu söylemeliyim ki, Hedonismbot kıyamet günü silahlarımı özel kolleksiyoncuya satmaktan nefret ediyorum.
Je dois vous dire, robot hédoniste, ça me peine de vendre mes appareils destructeurs à un collectionneur privé.
Ama size şunu söylemeliyim ki bu günlerde dolaplarımız tam olarak dolu değil. Endişelenmeyin.
Mais nous n'avons pas beaucoup de provisions.
Söylemeliyim ki, farklı şeyler yaratmak büyüleyici bir şey.
Je dois avouer que c'est un vrai défi. Chaque hôtel doit se distinguer.
Söylemeliyim ki harika görünüyorsunuz.
Vous êtes superbes, les filles.
Ve söylemeliyim ki, harikalar yarattı. Harikalar!
Ma mission, désormais, c'est de vous procurer le même type d'éveil que moi.
Söylemeliyim ki, ben bir şekilde yasa dışı işler yapmaya zorlanmaktayım.
Je me dois de vous rappeler que j'ai agi contraint et forcé.
Ama söylemeliyim ki, bu cinayetler...
Mais, ces meurtres...
Söylemeliyim ki, içimde bu konuyla ilgili güzel bir his var.
Je dois dire que j'ai un très bon pressentiment.
Ve sana şunu söylemeliyim ki bugünkü performansın benim Yahudilere olan inancımı da zedeledi.
Je dois dire qu'aujourd'hui, votre prestation a ébranlé ma foi dans le peuple juif.
Sana söylemeliyim ki, bu zamana kadar hiç Gerçekten tatmin olmadım.
Je n'ai jamais été aussi satisfait.
Söylemeliyim ki, zahmete değmez, eğer güzel bir ateşin başında evlerinde oturacaklarına, sokaklarda gezinmeyi seçiyorlarsa.
Ils ne valent pas la peine d'être connus, il faut être fou pour préférer traîner dehors plutôt que de rester dans un fauteuil près d'un bon feu.
"Cuma günü Lower Room'a gittim, mavi süslü ve dallı müslin elbisemi giymiştim, ve söylemeliyim ki oldukça güzel görünüyordum."
"Vendredi je suis allée danser au bal avec ma robe de mousseline à fleurs et passementerie bleue, je reconnais sans fausse modestie que j'étais fort à mon avantage"
Spor arabamı özlediğimi söylemeliyim, fakat gerçek şu ki minivanın sürüş keyfi daha güzel.
Oui, je vais vous dire, je regrette ma décapotable mais en fait mon monospace est bien plus agréable.
Söylemeliyim ki, sen de yaşlanmışsın.
Tu as l'air plus vieux.
Ve söylemeliyim ki, siktir...
Ouais!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]