Yazık ki translate French
7,463 parallel translation
Ne yazık ki, okul harcının tamamı ödenene kadar Molly sınıfa geri gelemez.
Nous n'accepterons plus Molly, tant que les frais seront impayés.
Brad'le ben o kadar şanslı değiliz ne yazık ki.
Brad et moi n'avons pas été si béni.
Ne yazık ki cevabım hayır.
Je regrette, mais ma réponse est non.
Ve ne yazık ki birçok gay arkadaşım hâlâ evlenemiyor.
Hélas, beaucoup de gays ne peuvent toujours pas se marier.
Herkese meydan okuyan rockçı gibi giyiniyor kendisini okul aile birliğindeki annelerden üstün görüyor ama ne yazık ki, kendisi iki kere George W. Bush'a oy verdi.
Typique! Elle prétend être une rockeuse branchée, plus cool que les autres mamans à l'école, alors qu'elle a voté pour Bush deux fois.
Üzgünüm, ne yazık ki mükemmel bir sistem yok.
Malheureusement, ce n'est pas un système parfait.
Ne yazık ki kardeşim kralı bekletiyor Olyvar.
J'ai peur que mon frère ne fasse attendre le roi, Olyvar.
Ne yazık ki, tahliye sırasında astronot Mark Watney'e enkaz çarpmış ve ölmüştür.
DERNIÈRE HEURE LES ASTRONAUTES DU ARES lll RENTRENT Malheureusement, pendant l'évacuation, l'astronaute Mark Watney a été frappé par des débris et tué.
Şu anda bu sorunu çözmek istiyorum ama ne yazık ki, taşaklarım içine kaçtı. Yapamayacağım.
j'adorerais résoudre ce problème en ce moment, mais malheureusement, je me les gèle.
Ama ne yazık ki Kumandan Lewis'in bütün disko müzikleri hayatta kaldı.
"mais malheureusement, la musique disco de la commandante Lewis a survécu."
Ama ne yazık ki Kumandan Lewis'in bütün disko müzikleri hayatta kaldı.
"Mais malheureusement, la musique disco de la commandante Lewis a survécu."
Ne yazık ki, her şey gelip geçicidir.
Hélas, tout a une fin.
Ama ne yazık ki hikayenin sonuna geldik.
Mais malheureusement, ton histoire touche à sa fin.
Ne yazık ki dövmelerimi sildirmek beklediğimden uzun sürüyor.
Hélas, mon détatouage est plus long que prévu.
Ne yazık ki dövmelerimi sildirmek beklediğimden uzun sürüyor.
Mais mes tatouages sont longs à enlever.
Öyleyse ne yazık ki ona yardımcı olamayacağım.
Dans ce cas je regrette ne pas pouvoir l'aider.
Hayır. Ne yazık ki bu toplantıyla alakalı formaliteler bellidir. Şimdilik bir şeyleri değiştirmek istemiyorum.
Mais c'est le protocole, et je ne veux pas tout changer...
Ne yazık ki Kont Odo, ben dedem gibi değilim.
Hélas pour vous, comte Eudes, je ne suis pas comme lui.
Ne yazık ki başka yolu yok.
Il n'y a aucun autre moyen.
- Ne yazık ki randevu 3 saatte bitti.
Sur un rencard de trois heures.
Ne yazık ki Matt LeBlanc ile işim var.
Mais j'ai ce truc avec Matt LeBlanc.
Ve ne yazık ki, sıfır tolerans.. politikamız bulunmakta, zenci.
Et malheureusement, on a une tolérance zéro là-dessus.
Evet, peki, ama ne yazık ki, Milyonlarca ton ince dengeli büyülü taşlar tarafından üretilen güç eksikliği kesişen ley hatları altına doğrudan yerleştirilir.
Ouais, mais malheureusement, tu manques d'énergie générée par des millions de tonnes de pierres magiques bien équilibrées placées directement dans les intersections du réseaux énergétique.
Ne yazık ki, bu gerekli.
Malheureusement, c'était nécessaire.
Denemedim de değil, ne yazık ki sen de şahitsin.
Non que je n'ai pas essayé, comme tu le sais, hélas.
Ne yazık ki işin içine hür irade de girince sonuçlar karışıyor.
Malheureusement, les résultats sont moins fiables lorsqu'on ajoute le libre arbitre - à tout ça.
Ne yazık ki işin içine hür irade de girince sonuçlar karışıyor.
Malheureusement, les résultats sont moins fiables lorsqu'on ajoute le libre arbitre
Ne yazık ki bütün o fedakarlıklar boşaydı.
Malheureusement, ces sacrifices ont été vains.
Evet efendim, fakat ne yazık ki geri kalan yolcuları kurtaramadım.
Mais je n'ai pu sauver les autres passagers.
Ne yazık ki bizim hakkımızda bildiklerinizden kat kat fazlasını biliyoruz.
C'est dommage que nous connaissions bien plus de choses sur vous que vous de choses sur nous.
Yazık ki ikiniz için de ölümcül oldu.
Malheureusement, c'était mortel pour vous deux.
Ne yazık ki kaynağım başka detay vermedi.
On ne peut pas en dire plus...
Öyleyim, hep de öyleydim, ne yazık ki.
Toute la journée, tous les jours, malheureusement.
Evet, sen ve küçük arkadaşın çok sevimlisiniz ama ne yazık ki kadromuzda şu an boş yer yok.
Oui, eh bien... vous et votre petite amie êtes très charmants... mais c'est dommage, on n'a pas de place en ce moment.
Ne yazık ki gitmek zorundayım.
En fait, je dois y aller.
Ne yazık ki, kanserin akciğerden yayıldığını fark ettik. Sonra kemiklere metastaz yaptığını ve de mediastende yer alan lenf düğümlerine yayıldığını fark ettik.
Malheureusement, on a découvert que le cancer est parti du poumon et a métastasé aux os et aux ganglions lymphatiques dans le médiastin.
Okul harçları da çok yüksek ne yazık ki.
Même si les frais d'inscription sont énormes.
Ne yazık ki, merdiveni kaldırmayı unutmuşsun.
Et, heureusement, tu as oublié d'enlever l'échelle.
Ne yazık ki ben tek eşliliği benimsemiş bir adamım.
Malheureusement pour Daisy, Je suis le genre de type d'une seule femme notre rencontre se déroule jusqu'à chez Mary
Ne yazık ki ne sen ne de Niklaus bu listede değilsiniz.
Malheureusement, ni toi ni Niklaus n'en faites partie.
Evet, burada yani İskoçya'da cadılıkla suçlanan kişi davada savunma avukatı hakkına sahiptir. Ne yazık ki bu ihtiyar mutlu İngiltere'de sunulan bir yarar değil.
Ici en Écosse, une sorcière accusée a le droit à un avocat pour le procès, un avantage... un avantage malheureusement non-proposé à ceux de notre joyeuse vieille Angleterre.
Ne yazık ki Ajan Phillips, sizin eviniz yol üstünde değil.
Malheureusement, agent Phillips, on ne passe pas par chez vous.
Ama ne yazık ki bu iki ülke arasındaki nefretten dolayı... iki ülke arasında sıkışıp kaldı.
"Mais malheureusement, cet envoyé de Dieu..." "est coincé entre la haine qui existe entre les deux pays."
Ne yazık ki, işler kontrolden çıktı.
Hélas, les choses ont mal tourné.
Ne yazık ki ben içki içmiyorum.
J'ai bien peur de devoir refuser.
Ancak ne yazık ki İnanç, mantık dışı hareket ediyor.
Mais je crains que la Foi ait pris le dessus sur la raison.
Ne yazık ki, buna izin veremem.
Malheureusement, je ne peux l'autoriser.
Ne yazık ki Sandringham Dükü özellikle içtiğinde konuşmayı sever.
J'ai peur que le duc de Sandringham n'aime parler. Surtout quand il boit.
Ne yazık ki bu küçük insanca davranış yüzünden pişman olacaksın.
J'ai peur que vous ne regrettiez ce petit acte d'humanité.
Asıl sıkıntı şu ki, yazılanlar gerçek.
Le problème, Arnold, c'est que tout ça est malheureusement vrai, pour une fois.
Ne yazık ki öyle.
J'ai bien peur que oui.