Şey evet translate French
12,862 parallel translation
Onun gibi bir şey evet.
Quelque chose comme ça, oui.
Evet, onun gibi bir şey galiba.
Quelque chose comme ça je suppose.
Evet, ve sıçan tuzaklarından daha iyi bir şey bulmalıyız.
Oui, et on a besoin de trouver quelque chose de mieux que des rats piégés.
Evet, bir şey yavruları emziriyor.
Oui, quelque chose nourri les petits.
- Evet. Başka bir şey de yapabilir ayrıca.
Il pourrait aussi faire autre chose.
Şehir bu konuda bir şey yapmıyor, - bu yüzen bırakın yansınlar. - Evet!
La ville ne fait rien pour ça, donc laissez-la brûler.
- Evet... Eğer bu ayıların kanında... "Ana Hücre" den bir şey varsa...
- Ouais, eh bien... s'il y a la preuve que cette Cellule Mère se trouve dans le sang de cet ours, alors
Evet ama Jake ile ilgili bir şey yazmıyordu.
Oui, mais je n'ai rien lu à propos de Jake.
- Bir şey mi buldun? Evet, 83 yılının Şubat ayından.
Oui, datant de Février 1983.
Ne acınası şey. Evet.
Pathétique.
Evet. Her şey ayarlandı.
Oui, tout est réglé.
Şey, evet.
Eh bien oui.
- Evet. Sol ön iliak çıkıntısında ilginç bir şey buldum.
J'ai trouvé quelque chose d'intéressant sur l'épine iliaque gauche antérieur.
Evet, tam olarak öyle bir şey.
LES INFECTÉS - AUDITIONS C'est exactement ça.
- Evet. Bak, tatlı bir şey.
Elle est mignonne.
Evet, erkeklerin hiç bilmediği milyonlarca sinir bozucu şey var.
Y a un tas de trucs qui nous agacent et que les mecs ignorent.
- Evet, her şey tamam.
- Tout est prêt.
Birkaç milyar yıl gelecekteyiz evren neredeyse sona ermek üzere, evet bir çok şey kaçırdın.
On est plusieurs milliards d'années dans le futur et l'univers est presque fini, donc, pas mal.
Evet. "Her şey çok güzel."
"Tout est parfait."
Evet, gördüğün üzere kitap ve içindeki şeytani şey bu tip şeylerden pek etkilenmiyor.
Oui, vous voyez le livre et le Mal qui l'entoure, ne sont pas vraiment affectés par ce genre de choses.
Patronunun söylediği şey bana kötü bir anımı hatırlattı o yüzden evet, mutlu değilim.
Votre patron a dit quelque chose qui m'a rappelé un mauvais souvenir, alors oui, je ne suis pas contente.
Evet, korkmak berbat bir şey.
Ouais, avoir peur ça craint.
Barones, başka bir şey var mıydı? Evet, Isabel.
Baronne, autre chose?
Evet, şey... Gay olduğum için burada değilim.
Je ne suis pas là parce que je suis gay.
Evet, kimse bir şey yaptırmak için Nimah'ı zorlamamıştır.
Personne n'a jamais forcé Nimah à faire quoi que ce soit.
Evet, kimse bir şey yaptırmak için seni de zorlamamıştır.
Oui, bah, personne vous a forcé à faire quoi que ce soit, non plus.
Evet. Tam olarak düşündüğüm şey bu değildi ama...
C'est pas vraiment ce que j'avais en tête, mais...
- Evet, şey var...
Nous avons...
Evet. Şey biz... Çünkü biz...
Ouais. enfin, on.. parce que nous, euh, il y a une fusillade
- Evet, önemli bir sey.
- C'est une gros truc.
Evet mantıklı geliyor. Yaptığı şey hoşuna mı gidiyor sanıyorsun?
Pensez-vous qu'il aime faire ce qu'il fait?
- Evet. Olabilecek bütün aksilikler aklıma üşüşüyor ama seni gördüğümde... -... her şey duruluyor.
Mon esprit tourne avec chaque tort concevable, et quand je vous vois, tout se calme.
Evet. Çok şey atlattık.
On en a traversé pas mal.
Evet. Evet, her şey eskisi gibi.
Oui, tout est rentré dans l'ordre.
Evet, bu benim motosiklet sürmem gibi bir şey.
C'est comme si je faisais de la moto.
- Evet, bu, şey, bu harika, dostum.
- Ouais, voilà, euh, c'est génial, mec.
- Evet, şey, evet.
- Oui, eh bien, oui.
Evet ama toplantıda da koruma vardı, bir şey fark etmedi.
Malgré la protection pendant son discours, elle n'avait pas l'air très en sécurité.
Şey, evet.
Oui.
Evet, benim de aklıma bir şey gelmiyor.
Moi non plus, je ne vois rien.
Ah, evet, şey...
Ah, ouais.
- Evet, şey, biz oraya gittiğimizde bir hanımla takılıyordu, öpüşüp koklaşıyorlardı.
- Ken Song. Oui, quand nous sommes entrées, il traînait avec cette fille, et ils se roulaient des pelles.
Evet, şey, bunu görebiliyorum.
Oui, je vois ça.
Senin için bunu yapabilirim. - Evet. Her şey burada mı?
Tout est en place?
Şey hakkında kouşuyordum bizim... evet, Burkina Faso'daki mevkidaşımla.
Je vous ai parlé de notre... Je... Eh bien, mon-mon homologue au-au Burkina Faso.
Evet. Şey...
Oui...
Her şey yolunda mı? Evet.
Tout va bien?
Evet tabii arayanın kim olduğunun ekranda çıkması harika bir şey.
Oui. Bien sûr. L'identification d'appel est une merveille.
- Evet. - Kötü bir şey oldu adam.
Un truc pourri s'est passé.
- Bir şey soracağım. - Evet?
- Hé, je peux vous demander un truc?
Evet, şey...
Oh, Unité Ouais, eh bien...
evet 202090
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
evet sen 71
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
evet sen 71
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet dedim 36
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet mi 290
evet elbette 66
evet tabii 90
evet bu o 18
evet dostum 66
evet anne 162
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet mi 290
evet elbette 66
evet tabii 90
evet bu o 18
evet dostum 66
evet anne 162
evet iyiyim 87
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181
evet kaptan 91
evet hanımefendi 169
evet doktor 98
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181
evet kaptan 91
evet hanımefendi 169
evet doktor 98