English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlamalısın

Anlamalısın translate Portuguese

1,282 parallel translation
Fakat onun vücudunda bir sorun, olmadığını anlamalısınız.
Tem de entender Não há nada de errado com o corpo dele.
Onu kurtarmaya çalışırken öldürebileceğini anlamalısın.
Tens de entender que, ao tentar salvá-la, podes matá-la.
Ama ilk 500'e girmek istiyorsanız, şunu anlamalısınız ki belirli bir noktadayken, insanlar size özenmek isteyeceklerdir. Ve bu da bazı riskler almayı gerektirir.
Mas para chegar à "Fortune 500" tem de deixar as pessoas olharem bem para si.
Şunu anlamalısınız ki ELT'nin bugünkü versiyonu çok farklı bir örgüt.
É importante que percebam que a versão actual do EL T é um organismo muito diferente.
Bunu anlamalısın.
Entende isso.
Ama anlamalısınki karanlık oyunlar sonunda... iki gece sonra telaşlı olacaksın.
Ao gato e rato. Mas tens que perceber... que se jogas ao gato e rato, na segunda noite, já estão te a procurar.
Erica, insanlar anlamadıkları şeylerden korkarlar. Bunu anlamalısın.
Deve perceber que as pessoas temem o que não compreendem.
- Oh, Beka, sen anlamalısın.
- Beka, não percebes.
Şunu anlamalısın, çalıştığım adam bana çok büyük bir imkan tanıdı.
O homem para quem trabalho significa muito para mim.
Gidip neler olduğunu anlamalısın.
Tens de ir tentar perceber o que se passou.
Güzel, bunu anlamalısın ona yardım etmeliyim, o ölecek.
Então teremos que pensar numa maneira de eu me encontrar com ela ou ela vai morrer.
Anlamalısın, Alina.
Você tem que entender, Alina.
Dinle, Chiana. Anlamalısın, - Oğlumu görmeyeli çok uzun zaman oldu.
Olha, Chiana... entenda que passei muito tempo sem meu filho.
Tek yolun bu olduğunu anlamalısın.
Você entende que precisa ser assim.
Ama sen... anlamalısın.
Mas você... você deve entender.
Şunu anlamalısın ki seni zayıf, güzel bir kadın olarak düşünmüyorum.
Tens de perceber que não te vejo como uma mulher magra e bonita.
Anlamalısınız, ikiye karşı birdi.
Tem de ver que são dois contra um.
Ama anlamalısınız...
Mas têm de compreender.
Francis, bunun çok önemli olduğunu anlamalısın. Bu doğru değil.
Francis, é muito importante que saiba que isso não é verdade.
Cyril, öldürdüğün kişinin annesi, babası ve karısı ile konuşacağını anlamalısın.
Cyril, entende que pode ter que falar com a mãe, o pai e a esposa do homem ao que matou?
Bak, büyürken sana ve kardeşine sert davrandığımı biliyorum, ama bunu anlamalısın, ama annen öldüğünde, sizi kendi başıma büyütmek zorunda kaldım.
Olhe, sei que fui duro contigo e com seu irmão enquanto cresciam, mas tem que entender. Ao morrer sua mãe, tive que criá-los eu sozinho.
Bunu anlamalısın Cyril.
Deve sabê-lo, Cyril.
Anlamalısın ki babanın amacı iyi.
Percebe que o teu pai tem boas intenções.
Beni anlamalısın, başka şansım yoktu.
Espero que entenda, não tinha opção.
Bu yaptığı şeyi savunmuyorum, ama uzun süredir dışarıda olduğumuzu anlamalısın.
Não defendo o que fez, mas... tem que entender... que estamos aqui fora faz muito tempo.
- Anlamalısın, bu gerçek bir dizi değil.
Sabes que isto nao e uma serie verdadeira, nao sabes?
Anlamalısın ki, bu benim için kabul edilmesi biraz zor.
Entendem que para mim é difícil de aceitar.
Anlamalısın ki kelimeler silah gibidir, seni hanım evladı!
Devias saber que as palavras são como armas, minha menina!
Anlamalısın Frodo... onu iyilik yapmak için kullanmaya kalkışırım.
Tenta compreender, usá-lo-ia apenas com o desejo de praticar o bem.
- Şunu anlamalısın... Tüm bunlar karanlığın ve kargaşanın hüküm sürdüğü zamanlarda geçiyor.. Ülkeler arasında çok büyük anlaşmazlıklar varmış.
- Devem perceber que aqueles eram tempos difíceis, havia muitos problemas entre as nações.
Bir şeyi anlamalısın Nelson.
É preciso perceber uma coisa :
Ama anlamalısın levazım subayınızla bir anlaşma yapmıştım ben. Şartlarda anlaşmıştık.
Mas tem de compreender fiz um acordo com o seu contramestre.
Hayatın aktörler için kurulmuş ayrıntılı bir sahne olmadığını anlamalısın.
Sabe que a vida não é um peça teatral com instruções para os atores.
Öncelikle şunu anlamalısın Harry. Çünkü çok önemli.
Primeiro, e entende isto, porque é muito importante...
Benim durumumu anlamalısınız.
Tens de perceber a minha situação. Que se lixe!
Şimdi, dinle, anlamalısın. Bu canavarlar bizim insandan bile aşağılık bir ırk olduğumuza inanıyorlar.
Agora ouçam... têm de perceber que estes monstros, acreditam realmente que somos uma raça inferior.
Bundaki ironiyi anlamalısın, senatör.
Você deve ver a ironia nisso, senador.
- Anlamalısın.
- Procure entender.
Sen onları terk ettin. Bunu anlamalısın.
Tu é que os abandonaste a eles.
- Anlamalısın ki, kendimizi size adadık.
- Jack... - Tens de perceber é irredutível...
Bay Dawson, anlamalısınız. Mahkemenin görevlendirdiği psikolog olduğum için geleneksel hasta-doktor ilişkisinin gizliliği beklemek zorunda. Anladınız mı?
Sr. Dawson, você percebe... que desde que eu sou psiquiatra nomeado pelo tribunal... a tradicional relação de confiança cliente-terapeuta... será renunciada.
Şunu anlamalısın, ancak beni tüttürdüğünde görünürüm sana.
Tens de compreender, só me vês quando me fumas.
Anlamalısın ki... ... aşk bir efsaneden ibaret!
Calculo que entendas que toda a noção de amor é um mito?
- Anlamalısın, Depoma geri dönmeliyim yoksa herşeyimi çalacaklar!
tem que entender,... Tenho que voltar para o armazém. Os empregados vão roubar-me!
Anlamalısınız.
Têm de entender.
Anlamalısınız, Tyler'a zarar vermek istememiştim.
Não pretendia magoar o Tyler, precisam de entender.
Bunu anlamalısın.
Tens de tratar dele.
Evet, babacığım, anlamalısın.
Sim, papá, trata dele.
Anlamalısın.
Tens de compreender isso.
Julie'yi gördüğümüzde, Laurent'ın karşı koyacağını anlamalıydık hatta onun karısıyla Julie'nin arkadaş olduğunu.
Nessa cena, fica claro que Laurent não vai resistir a Julie dessa vez. Mesmo sua mulher e Julie sendo amigas, o desejo é forte demais.
Hepimiz şunu iyice anlamalıyız ki potanın dışındaki alan, potanın içindeki alan kadar geçerlidir.
Mas penso que é preciso compreender que o espaço fora do campo é tão válido como o espaço dentro do campo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]