English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlamıyorum

Anlamıyorum translate Portuguese

17,304 parallel translation
Her şey senin için neden bu kadar zor olmak zorunda anlamıyorum.
Não percebo porque é que as coisas têm de ser tão difíceis para ti.
Anlamıyorum.
Não percebo.
Bunun ne fark ettireceğini anlamıyorum.
Só não vejo o que fará a diferença.
- Seni anlamıyorum.
Não compreendo aquilo que diz.
- Seni anlamıyorum.
Pois, novamente, não entendo aquilo que está a dizer.
Ben anlamıyorum.
Não compreendo.
Anlamıyorum.
Não compreendo.
- Ama anlamıyorum. O şeyi kafandan çıkarmamız için bize yalvarıyordun.
Não estou a perceber, estavas a implorar-nos para te tirarmos isso da cabeça.
Ben de anlamıyorum.
Eu também não entendo.
Hayır anlamıyorum, soktuğumunun aşkı.
Não, não percebo. A merda do amor.
Ama anlamıyorum.
Mas não entendo.
Çünkü anlamıyorum.
Porque não entendo.
Niye bu kadar bencil anlamıyorum.
Não sei porque é que ela tem de ser tão egoísta.
Üzgünüm efendim. Anlamıyorum.
Desculpe, senhor, não compreendo.
Onu her zaman arayabilirsin, sadece bunu neden isteyesin ki onu anlamıyorum.
Podes sempre ligar-lhe. Mas não percebo para quê.
Anlamıyorum ki. Milleti kırıp geçirdim sanmıştım.
Achei que me tinha corrido bem.
Ben pek teknik şeylerden anlamıyorum...
Bem, não sou muito versada nas coisas técnicas.
Anlamıyorum Emily.
Eu não percebo, Emily.
Anlamıyorum.
Não entendo.
Tüm kararları sen verirken ne diye aile toplantısı yapıyoruz anlamıyorum.
Não sei porque te dás ao trabalho de reunir a família se és tu que decide tudo.
Babs, kızım, gölün ortasındayken balık yakalamakta nasıl zorlandığını anlamıyorum.
Mas, miúda... não percebo porque estás com problemas a pescar quando estás mesmo no meio do um lago.
Hiçbir şey anlamıyorum.
Não estou a receber nada.
Ben de hiçbir şey anlamıyorum.
Sim, também não estou a receber nada.
Anlamıyorum.
Não percebo. O que se passa?
- Ben de anlamıyorum.
- Nem eu.
Zaman Bölgesi'ndeyiz ama, anlamıyorum.
Estamos na Zona Temporal. Não entendo.
Anlamıyorum, sen anlat.
- Não, diz-me.
Hâlâ anlamıyorum.
- Ainda não estou a entender.
Hâlâ anlamıyorum.
Eu ainda não entendo isso.
Anlamıyorum.
Isto não faz qualquer sentido.
Anlamıyorum.
Não estou a perceber.
Anlamıyorum.
Não estou a entender.
Anlamıyorum.
Eu não entendo.
Oliver, bunun aynısını annenle yaşamıştın, tam da bu yüzden dünyanın kaderini nasıl oluyor da başka bir kötü ebeveynin ellerini bırakabildiğini anlamıyorum.
Passaste por isso com a tua mãe, por isso não percebo porquê vais confiar noutro pai diabólico.
Ne demek istediğini hiç anlamıyorum.
Eu não entendi nada.
- Anlamıyorum. Yani aslında hiç bir Nijeryalı prens yok muydu?
Não percebo, então nunca existiu nenhum príncipe nigeriano?
- Cidden yaptığımız şeyi anlamıyorum.
Não sei mesmo o que estamos a fazer.
Anlamıyorum Tommy.
- Tommy, não percebo.
Neden senden bir tane daha yapmadığını anlamıyorum.
Não compreendo porque é que ela não criou outro como tu.
Hâlâ bütün bunları neden yaptığını anlamıyorum.
Ainda não entendo porque estás a fazer tudo isto.
Neden bunu bıraktığını anlamıyorum.
Eu... Não entendo porque tu... Porque desistirias de tudo isto.
Ne dediğini anlamıyorum.
Não consigo perceber o que dizes.
Lütfen... Ne oluyor anlamıyorum.
Por favor, não sei o que está a acontecer.
Neyi anlamıyorum?
- Compreender o quê?
Bunu neden bu kadar kafaya taktım anlamıyorum.
Não sei porque estava tão agarrada àquilo.
Tüm bunlardan senin çıkarın nedir anlamıyorum.
Não entendo. O que ganha com isso?
- Anlamıyorum.
- Não entendo.
En yakın dostumsun ama seni anlamıyorum.
És o meu melhor amigo e eu não te entendo.
Neden bir şey yaptığını bile anlamıyorum Harrison.
Nunca percebi bem os teus motivos, Harrison.
Anlamıyorum millet nalıs eğleniyor bunla?
Como posso estar desfrutando isto? ! O que se passa comigo!
Bu süreçten geçmeyen birinin, bunu tam anlamıyla kavrayabilceğini sanmıyorum.
E não tenho a certeza de que alguém, a não ser que tenha passado por isso, possa... possa... possa verdadeiramente entender como... profunda é essa perda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]