Anlamalıydım translate Portuguese
426 parallel translation
Anlamalıydım.
Era um tanto confuso. Sinto muito, me equivoquei.
Burada olduğunuzu anlamalıydım. Sanki tam yere değerken bunu hissettim.
Devia ter adivinhado assim que caí.
Anlamalıydım.
Devia ter adivinhado.
Değişen bir şeyin olmadığını anlamalıydım.
Devia ter percebido que nada muda.
Senin en baştan beri bir centilmen olduğunu anlamalıydım.
Devia de ter percebido desde o início que é um cavalheiro.
- Bunu anlamalıydım.
- Eu devia de sabê-lo.
Senin fikrin olduğunu anlamalıydım.
Eu devia saber que era coisa sua.
Anlamalıydım.
Devia saber.
Bunu anlamalıydım.
Me teria que ter ocorrido.
Başından anlamalıydım.
Já deveria ter percebido desde o início.
Kuzeye, Bisbee'ye yönelmediğinde anlamalıydım. - Başından beri Frank'ı istiyordun.
Devia ter calculado quando não te dirigiste para norte para Bisbee.
Bıçağım yüzünden olmadığını anlamalıydım.
Devia ter percebido que não foi da minha faca.
♪ Daha önce bir çok şeyi anlamalıydım ♪
Já devia ter percebido Muitas outras coisas
- Gerçek niyetinizi anlamalıydım.
- Para saber quais as vossas intençőes.
Anlamalıydım.
Eu já devia saber.
Anlamalıydım.
Sabia.
- Şaşırdığını anlamalıydım.
- Acredito que sim.
Üç ayrı Caesar döneminde yaşamış ve Roma'nın ne kadar dibe battığını görmüş biri olarak dördüncü Caesar döneminin daha farklı olmayacağını çok iyi anlamalıydım.
Tendo vivido os reinados de três Césares e visto as profundezas em que Roma se afundou, já devia saber que este não seria diferente.
Tabii anlamalıydım!
Eu devia saber!
Konuşmalarından anlamalıydım, beni kandırdı Korkak.
Eu devia saber que ele era só conversa, e era cobarde, devia tê-lo fechado.
Zavallı bir kelebeğin adımı bilemeyeceğini çoktan anlamalıydım.
Não devia esperar que uma borboleta tonta soubesse o meu nome.
Bebek gibi o. Kardeş olduğunuzu anlamalıydım.
Ele é mesmo giro, eu devia ter visto que eras irmão dele.
Gülümseyişimi beğendiğini söylediğinde, anlamalıydım.
Eu devia ter imaginado, quando disse que eu tinha um belo sorriso.
Manyak! Anlamalıydım.
Devia imaginar.
Gelme sahnesini bilmemesinden anlamalıydım.
Devia ter sacado, quando ele disse que não sabia o que era uma cena de gozo.
- Novotny, anlamalıydım.
- Novotny, devia ter desconfiado.
Onu gördüğüm an, birşeyler olacağını anlamalıydım!
No instante que a vi, sabia que aconteceria.
Kiralık araba kullanan bir adam, anahtarları uçakta yanına alıyor hava alanında teslim etmiyor... Geri döneceğini anlamalıydım.
Quando um homem guia um carro alugado e leva as chaves no avião, se não as devolve no aeroporto, é porque vai voltar.
Bir mağarasızın Taş-Laurent giyemeyeceğini anlamalıydım.
Devia ter percebido que uma sem-caverna não podia usar roupa Isaac Mizrocki.
Sen olmadığını anlamalıydım.
Eu devia saber que não era você!
Pete bana buradan bahsettiğinde neler olduğunu anlamalıydım.
Devia saber que era uma armação quando Pete me levou lá.
Hayali arkadaşları onunla oynamayınca problemli olduğunu anlamalıydım.
Devia ter calculado que ele tinha problemas, quando nem os amigos imaginários dele brincavam com ele.
Onu ilk sanat camiasının cenazecisi gibi giyinmiş gördüğümde anlamalıydım.
Devia ter visto, quando apareceu vestido como um cangalheiro do mundo das artes.
Bunu anlamalıydım.
Gostava de ver isso...
Bu işte bir bit yeniği olduğunu anlamalıydım.
Devia de saber que não jogarias limpo.
Daha ismimi telaffuz ettiği an anlamalıydım.
Eu deveria ter adivinhado, quando vós dizíeis o meu nome!
Bunu daha önce anlamalıydım, adi o. çocuğu!
Devia ter visto antes, filho da mãe. Como é?
Bunu anlamalıydım.
Eu já previa isto.
Bu aptal prenslik işini beceremeyeceğimi anlamalıydım.
Eu devia saber que não conseguia satisfazer este desejo estúpido.
Neden bu kadar sessiz olduğunu anlamalıydım.
E pensava eu que eras um rapaz tranquilo.
- Anlamalıydım, değil mi?
- Eu devia ter adivinhado, certo?
Ve bunu en başında anlamalıydım.
E deveria ter dado conta desde o princípio.
Rehinemi bırakmam için her şeyi söyleyebileceğini anlamalıydım.
Devia ter percebido. Ele prometeria qualquer coisa para que eu soltasse meu refém.
Beni kötü şeylerin beklediğini çalınan atımın yerine bir safkan alamadığımda anlamalıydım.
Devia ter adivinhado quando o meu cavalo foi roubado e tive de arranjar menos do que um puro-sangue.
Aslında anlamalıydım.
Devia ter sido mais sensato.
Bunu önceden anlamalıydım, Jim.
Sabia antes disso, Jim.
♪ Yani ben... ♪ ♪ Bir çok şeyi önceden anlamalıydım ♪
Já devia ter percebido Muitas outras coisas
Şunu mu anlamalıyım, annenle evlendirip beni buraya getirişin... Maskaralık mıydı?
Devo então entender que o casamento com a tua mãe... que tu arranjaste... foi uma farsa?
Evet. Evet, elbette, daha önce anlamalıydım.
Sim.
Ününü zedeleyecek bir şey yapmayacağımızı... çoktan anlamalıydın.
Já devias saber que não te arranjaríamos... nenhum sarilho.
Kemanı getirmek istemesinden anlamalıydım.
Eu deveria saber quando ela quis trazer o violino.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59