Anlamıyorsun translate Portuguese
5,736 parallel translation
Anlamıyorsun.
Não entendes.
Anlamıyorsun.
- Não percebes.
Hâlâ anlamıyorsun, değil mi?
Ainda não entendeste, pois não?
Neden oturup kendin anlamıyorsun?
Porque não te sentas... - E descobres? - Eu disse-te.
- Bir doktora görünmeli. - Anlamıyorsun.
Tu não compreendes.
Anlamıyorsun.
Você não ia perceber.
Anlamıyorsun.
Tu não percebes.
Anlamıyorsun.
Não entendo.
Yardım etmeye çalıştığını biliyorum, Carlos, Ama anlamıyorsun.
Sei que estás a tentar ajudar, Carlos, mas... não compreendes.
Anlamıyorsun.
Não percebe.
- Siktir, anlamıyorsun.
Foda-se.
Sen anlamıyorsun.
Você não.
Neyi anlamıyorsun Sylvia?
O que é que não compreendes?
Söylemeye çalıştığımı anlamıyorsun.
Não é esse o ponto. Está bem?
Sen zaten bir bok anlamıyorsun!
Você não entende porra nenhuma!
- Anlamıyorsun.
Não está a perceber.
- Anlamıyorsun değil mi?
Estamos presos aqui. Estamos por nossa conta!
Anlamıyorsun.
Não percebes.
Anlamıyorsun.
Tu não entendes.
- Arkadaşlarının ne yaptığını anlamıyorsun.
Não fazes ideia daquilo que o teu povo fez.
- Baba anlamıyorsun.
- Pai, não percebes...
Anlamıyorsun.
Ainda não entendeste.
Anlamıyorsun. Çocuk mu?
Não compreendes.
Neden anlamıyorsun?
Porque não percebes?
Anlamıyorsun.
Não percebes. Isso não pode ficar aqui.
Hayır anlamıyorsun.
- Não percebes.
- Anlamıyorsun.
- Não compreendes.
Bunu hak etmedin sen Alak. - Anlamıyorsun!
Alak, tu não mereces isto.
Anlamıyorsun!
Não percebes!
Hayır, anlamıyorsun.
Não, não entende!
Bir dakika, beni anlamıyorsun.
Tu não entendes.
Anlamıyorsun Chris, değil mi?
Não estás a perceber, Chris, pois não?
Ama anlamıyorsun, bu paraya kiramı ödemek için ihtiyacım var.
Mas preciso do dinheiro para pagar a renda.
Anlamıyorsun..
Não. Não entendee...
Anlamıyorsun.
- Não entendes.
Anlamıyorsun, hayır. Bunun gibi bir yerde, bütün geleceğin önüne serilmiş haldedir.
Num sítio destes, tens a vida feita.
Farkındayım, hiç meraklı olmayan ahmak bir kadın olduğumu düşünüyorsun, lâkin anlamıyorsun.
Sei que achas que sou uma mulher estúpida e sem curiosidade. Mas não entendes.
Anlamıyorsun değil mi?
Não entendes...
Anlamıyorsun!
Não estás a perceber.
- Anlamıyorsun.
- Não está a perceber.
"Suçu üzerine atıyorlar" ın neresini anlamıyorsun?
- Que parte do "estas a ser incriminado" - é que não percebeste? - Por traição?
Şimdi anlamıyorsun fakat eğer nereye gideceğini bilmiyorsan Toronto çok çekilmez bir yer.
É que Toronto não parece, mas quando não se conhece bem, pode ser uma seca.
Belki ne olduğunu anlamıyorsun.
Talvez não tenhais entendido o que aconteceu.
- Norman, anlamıyorsun!
- Norman, não percebes!
- Anlamıyorsun.
- Não sabes disso.
- Anlamıyorsun.
Vou tirar-te daqui.
Vücudun oksijen alamadığını anlamıyor bile. Öylece uyuyakalıyorsun ve asla uyanmıyorsun.
O corpo nem se apercebe que não está a receber oxigénio.
- Anlamıyorsun.
Sou a sua chefe em Londres.
Anlamıyorsun.
Não compreendes.
- Hayır, anlamıyorsun.
- Não, não percebes.
Nereye varmaya çalışıyorsun anlamıyorum.
- Não sei onde quer chegar.
anlamıyorsunuz 352
anlamıyorsun değil mi 22
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamıyorsun değil mi 22
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamına geliyor 59
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamına geliyor 59
anlamıyorlar 19
anlamalısınız 22
anlamadınız 26
anlamadın mı 132
anlamalısın 63
anlamışsın 24
anlamıyor musunuz 206
anlamalıydım 30
anlamaya çalış 103
anlamadığım şey 26
anlamalısınız 22
anlamadınız 26
anlamadın mı 132
anlamalısın 63
anlamışsın 24
anlamıyor musunuz 206
anlamalıydım 30
anlamaya çalış 103
anlamadığım şey 26