English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlamadın

Anlamadın translate Portuguese

3,898 parallel translation
Neyi anlamadın?
- O que é que não entendeu?
Şu salağın yaptığı şeyi anlamadın mı?
Não percebes o que aquele idiota fez?
Anlamadın mı Gregor?
- Não percebes, Gregor?
Çekin gidin. Anlamadınız mı?
Para trás, por favor.
Partiyi mahvettiğini hala anlamadın mı? Bu seni durduracak mı?
Não vês, que estás a arruinar o partido e que nós não vamos deixar?
Seni hala neden koruyor olduğumu anlamadın. Ama bir gün anlayacaksın.
Ainda não entendeste daquilo que estou a tentar proteger-te, mas, um dia irás.
Belki de anlamadın.
Talvez não.
Söylediklerimin bir kelimesini bile anlamadın mı?
Não percebeste nada do que eu disse?
Anlamadın mı hâlâ?
Não entendes isso?
"Her şeyi denerim" in neresini anlamadın?
Que parte do "tentar de tudo" não entendeste?
Hala anlamadın mı Elena?
Não percebes, Elena?
Anlamadığım şey, merdivenlerden düşerek bacaklarını nasıl bu şekilde kırabildiği.
Não percebo como é que ele partiu assim as pernas ao cair das escadas.
Anlamadığım şey,... ben senin hayatının bir parçası mıyım değil miyim?
Nenhum! Percebo que nós... Eu faço parte da tua vida, não?
Tabii ki ben Peter'dan duyduklarımı anlatıyorum, ama özet olarak... liderlikten anlamadığınızı, ve hiç saygınız olmadığını söylemiş.
Claro que estou a dizer isto em segunda mão, do Peter, mas a ideia é que... falha inteiramente na liderança, e que não tem sentido de respeito.
Olayı anlamadığın için fazla tepki gösteriyorsun büyüyünce bazı şeylerin öyle olmadığını...
Estás a exagerar porque não compreendes, e, quando fores mais velha, irás aprender que algumas coisas...
Anlamadım, kusura bakmayın.
Desculpe, não entendi. Uma actuação?
Ne yaptığını anlamadığımı mı sanıyorsun?
Pensas que não sei o que é que estás a fazer?
Sence onca zaman ne işler karıştırdığını anlamadım mı?
Achas que eu não sei em que raio ele anda metido?
Kayda geçmeden önce sorumu anlamadığınız herhangi bir anda, Dr. Park dile getirmekten sakın çekinmeyin memnuniyetle tekrar söyleyebilirim.
Antes de começarmos, deixe-me dizer que se a qualquer momento não perceber a minha pergunta, Dr. Park, por favor, sinta-se à vontade em dizer isso, e eu reformulo.
Ne yapmaya çalıştığını anlamadım.
Não sei do que estão a falar.
Kurbanın soyu tükenmiş bir bitkiyi nereden bulduğunu anlamadım.
Como foi que a vítima pôs as mãos numa planta extinta?
Biz öğretici ve inceleyeniz insanların anlamadığının kayıtlarını tutarız.
Somos precetores, detentores e cronistas de tudo o que o Homem não compreende.
İşte o an çocuklarımın, buna hiç şahit olmadıkları için nezaketin gücünü anlamadıklarını fark ettim.
Foi então que percebi que os meus filhos não entendem... o conceito de matar com delicadeza, pois nunca viram isso.
Bak, De Bellis anlamadığın şey neler olduğundan çok daha büyük.
Vês, De Bellis, o que tu não percebeste, é que está a acontecer algo muito maior.
Ama senin anlamadığın şeyi biliyorum.
Mas sei o que tu não pareces conseguir perceber.
Anlamadığınız şey yere inemeyecek olmanız.
O que não compreende é que não podem aterrar!
Neden? Babamın, ölmeden önce bana söylediği bir şeyler var.. tam anlamadığım şeyler.
Há umas coisas que o meu pai me disse, antes de morrer, coisas que não percebia.
Ya şüpheli ya da kadınların anlamadığım bir özellikleri daha.
Não sei é algo suspeito, ou... só outra faceta das mulheres que nunca vou entender.
Sadece kanunları uygulamaya ve Boyd'un bize karşı avantaj elde etmesini engellemeye çalıştığını düşünürsek, neden bu kadar içerledin anlamadım.
Dado que só está interessado em fazer cumprir a lei e que não está a ajudar o Boyd a acompanhar a minha investigação, não vejo porque lhe interessaria.
Alevler içinde bile olsa, bir Crowder'ın üstüne işeyeceğimi sanıyorsan, bir bok anlamadığın belli.
Se achas que eu mijava num Crowder se estivesse a arder, não vais a lado nenhum.
Senin anlamadığın konu ise, sen de bizden faydalanabilirsin.
O que tu não percebes é que tu também precisas da nossa ajuda.
"Senin gibi birinden" kastın ne anlamadım?
Eu não sei o que "alguém como eu" significa.
- Bir aşçının koku sinirini kestiğinde böyle olur. - Anlamadım?
- Desculpe?
- Anlamadım? Bu adamın ailesini bulmak için ne kadar araştırdınız? Onu hayati risk içeren bir ameliyata sokmadan önce?
Quanto tempo procurou a família desse homem antes de fazer uma arriscada operação cerebral?
Anlamadığın şey de bu işte ona güvenemezsin.
Não podes confiar nela.
Anlamadığın şey nedir?
Que parte é que não compreende?
Marcus'ın başrolü nasıl kaptığını hiç anlamadım.
Não sei como o Marcus ficou como protagonista.
Neden bu kadar abarttığını anlamadım. Robin'in, o rezil ve güvenilmez gruptan daha iyilerini hak ettiğine inandığımdan abarttım.
A Robin merece mais do que uma banda qualquer da treta.
Bak, anlamadığın yer şurası.
É isso que não entende.
Çekip gitmemi isterken, neden çekip gitmemem gerektiğinin farkına varmamı sağladığını anlamadı.
Ele quer que eu me afaste, mas não se apercebeu de que me recordou por que razão não o posso fazer.
Ben sadece senin orada ne yaptığını anlamadım.
Não entendo aquilo que acabaste de fazer ali.
Tatil olayını anlamadım hiç.
Nunca percebi as férias.
Benim anlamadığımı benim bildiğimden çok daha fazlasının döndüğünü söylemişti.
disse que eu não entendia, que acontecia mais do que eu sabia.
Anlamadığım şeyse neden bu strese bir nokta koyup Kate'e işin aslını anlatmadığın.
- O que não entendo é por que não resolves isso, ao dizer a verdade à Kate?
Hannah'a olan takıntını bir türlü anlamadım gitti.
Nunca percebi a tua paixão louca pela Hannah.
Anlamadıkları şeylerin tehlikeli olduğunu varsaymak onların işleri.
É o trabalho deles... fingir que coisas que eles não compreendem são perigosas.
Kızların içinden mi geçeyim, anlamadım ki?
Devo atravessar uma das miúdas?
Hayır, sen anlamadığın bir gücü konrol edebileceğini sanacak kadar aptal olan tek kişisin.
Não, tu és o único louco o suficiente... para pensar que podes controlar algo que não entendes!
Anlamadığın şu ki, Boyd umurumuzda değil.
O teu problema é que nos estamos a cagar para o Boyd.
İnce mecazını anladığımı sanıyorum ama asıl anlamadığım neden bana anlatma ihtiyacı duyduğun.
Apesar de achar que percebo a tua subtil metáfora, só não percebo porque achas que me deves contar isto.
Anlamadığınız şeylerle uğraşıyorsunuz.
Estão a lidar com coisas que vocês não compreendem!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]