Anlaşma translate Portuguese
14,305 parallel translation
Anlaşma yapacak durumda değilsin.
Não estás em posição de negociar.
Bir anlaşma teklifim var, Senatör Wheatus'u temsilen.
Vim oferecer um acordo em nome do senador Wheatus.
Eğer bundan birine bahsedersen, anlaşma geçersiz olur.
E se alguém descobrir, o acordo desaparece.
Luke, Cumhuriyetçi bir senatör sana bir anlaşma teklif etti.
Luke, um senador republicano ofereceu-te um acordo.
- Anlaşma yapıyorum.
- Estou a fazer um acordo.
Beni patronunla bir araya getirip, görüşmeyi basına sızdıracaksın. Böylece Demokratlar anlaşma için çırpınıyor görünecekler.
Consegue que me encontre com o seu chefe, e informa a imprensa que os Democratas estão desesperados?
Bir anlaşma yaptık.
Houve um acordo.
Adalet bakanlığı bir anlaşma hazırladı.
A Justiça fez um acordo.
Ya burada kalıp ölürsün ya da anlaşma yapıp Lobos'a karşı tanıklık edersin.
Ficar aqui e morrer ou aceitar uma proposta e depor contra o Lobos.
Biraz ikna etmek gerekti ve onunla anlaşma da yapmamız gerekiyor ama Lobos'a karşı tanıklık etmeyi kabul etti.
Foi preciso convencê-lo, e temos de fazer-lhe um acordo, mas ele aceitou depor contra o Lobos.
Lex ne yapabilir ki, salıverilmemiz için anlaşma mı yapacak?
O que é que o Lex irá fazer, negociar a nossa "libertação"?
Şimdi, tekrar pazarlığa oturdum, ve daha iyi bir anlaşma var.
Eu renegociei um pouco, e consegui uma oferta melhor.
Seninle bir anlaşma yapmıştık.
Eu e tu tínhamos um acordo.
Arjantin'le anlaşma imzaladı.
Ele fez um acordo com a Argentina.
Size onlarla anlaşma yapalım demiştim. Şimdi bize mi saldırıyorlar?
Eu disse-te que devíamos ter negociado com eles, e, agora, eles estão a atacar-nos?
Adamlarla anlaşma yapmaktan bahsediyordu.
Ele estava a falar sobre negociar com aqueles tipos.
Benimle anlaşma yapmak için yanlış günü seçtiğinize inanıyorum.
Escolheram o dia errado para tentar um acordo comigo.
Anlaşma böyle değildi.
- Não era esse o acordo.
Anlaşma yapalım.
Então vamos fazer um acordo.
Savcılık Catherine'e anlaşma sunacak.
A Procuradoria vai oferecer um acordo a Catherine.
- Daha iyi bir anlaşma da alabilir.
- Pode ser bom. - Um acordo melhor.
- Esas anlaşma 15 seneydi efendim.
- O acordo era de 15 anos, Meritíssima.
Petrov ile Brandenburg'da olan anlaşma ile ilgili. Ne dedikoduları?
- que fez com o Petrov, em Brandeburgo.
Potansiyel olarak büyük bir anlaşma.
É um negócio que pode ser importante.
- Yeni bir anlaşma istiyorum.
Quero um novo acordo.
Chip, yeni bir anlaşma almayacaksın.
Chip, não vais ter um novo acordo.
Şimdiki anlaşma yıllardır sana iyi bir şekilde uyuyordu.
O acordo que tinhas serviu-te bem todos estes anos.
- Adamlarla anlaşma yapmış.
- Ele fez um acordo com uns tipos.
Nasıl bir anlaşma?
Que tipo de acordo?
Şu anlaşma yaptığın herif kimse artık, senin yüzünden ölmüş olabilir.
Aquele tipo pode estar morto por culpa tua e de com quem fizeste o acordo.
- Lowry anlaşma teklifinde bulunmak istiyor.
- O Lowry quer propor um acordo.
Anlaşma yapma konusunda bizim ne düşüneceğimizi az çok tahmin edersin.
Sim, deve pensar que talvez nos interesse fazer um acordo.
Anlaşma teklifi hâlâ geçerli.
O acordo continua de pé.
Kocanla bir anlaşma yapmıştık.
Eu tinha um acordo com o seu marido.
Anlaşma yok mu?
Não há acordo?
Kocamla bir anlaşma yapmışsın.
Tinha um acordo com o meu marido.
- Anlaşma buydu.
- O acordo era esse.
O yüzden anlaşma yok.
O acordo já era.
Henüz anlaşma sağlamış değiliz.
Ainda não concordei com nada.
Paylaşırlarsa anlaşma düşer.
Se o partilharem, o acordo termina.
Raymond Tusk ile hiçbir anlaşma yapmadınız mı?
- Não fez acordos com o Tusk?
Bunu sen istedin.Bizimle anlaşma imzaladın. Bunu sen istedin.
Assinaste connosco, querias isso.
Kendine çok iyi bir anlaşma kopardın.
Conseguiste um belo acordo.
Kulüp işletebileceğini biliyorum anlaşma yapabileceğini de biliyorum ama James St. Patrick kimdir yani?
Sei que sabe gerir uma discoteca e que sabe fazer negócios. - Mas quem é o James St.
Öte yandan, Maxim Zolotov'la bir anlaşma üzerine çalıştığımızı söylemekte özgürüm.
Quanto à outra questão. Posso dizer que estava a negociar com Maxim Zolotov.
Bu anlaşma gelecek on yıl içindeki brüt kârıyla milyarlar değerinde olabilirdi.
Este negócio ia render milhares de milhões nos próximos dez anos.
Anlaşma gerçekleşseydi en çok kaybı kim yaşardı?
Quem teria mais a perder se o negócio fosse avante?
Bir anlaşma yapıyordum.
Íamos fazer um acordo.
Anlaşma anlaşmadır.
Um acordo é um acordo.
Anlaşma imzalanırsa Al Badi'nin sayılı günü kalır.
E é por isso que ele está preparado para sacrificar a Emma Peters para garantir que isso não acontece.
- Yeni anlaşma mı?
- Um novo acordo?
anlaşma yaptık 16
anlaşma anlaşmadır 45
anlaşma bu 28
anlaşma mı 33
anlaşma böyle 20
anlaşma yok 46
anlaşmamız vardı 26
anlaştık 1085
anlaşıldı 2701
anlasana 51
anlaşma anlaşmadır 45
anlaşma bu 28
anlaşma mı 33
anlaşma böyle 20
anlaşma yok 46
anlaşmamız vardı 26
anlaştık 1085
anlaşıldı 2701
anlasana 51
anlaşıldı mı 1385
anlaşılan 207
anlaştık mı 503
anlaştık o zaman 44
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19
anlaşabiliriz 26
anlaşıldı efendim 120
anlaşmıştık 51
anlaşıldı kaptan 44
anlaşılan 207
anlaştık mı 503
anlaştık o zaman 44
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19
anlaşabiliriz 26
anlaşıldı efendim 120
anlaşmıştık 51
anlaşıldı kaptan 44