Ateş etmek yok translate Portuguese
76 parallel translation
Yani radar istasyonuna kadar ateş etmek yok.
Portanto nada de tiros até chegarmos à estação de radar.
Unutma, evlat, ateş etmek yok.
Lembra-te miúdo, nada de tiros.
Kız gemideyken ateş etmek yok.
Não dispararemos com a rapariga no navio. Iremos a bordo buscá-la.
Unutma, ateş etmek yok!
Lembrem-se, não abram fogo!
Unutmayın, ateş etmek yok.
Lembrem-se, não quero tiros.
- Ateş etmek yok.
- Não há tiroteio.
Ateş etmek yok!
O revólver! Não quero confusões!
Ateş etmek yok!
Nada de tiros!
Ateş etmek yok, demiştim.
Eu... eu disse'nada de tiros'.
Ateş etmek yok.
Não dispare.
Ateş etmek yok.
Nada de tiros.
Ateş etmek yok, bu bir emirdir. Herkes için geçerlidir.
Preciso de todos os homens disponíveis, até mesmo o Ringo.
- Gerekli olmadıkça ateş etmek yok.
- Não é para atirar, a menos que seja preciso.
Baba tetiği çekmeden ateş etmek yok!
Quantas vezes já te disse, Chulo, sem tiros a não ser que papá puxe o gatilho?
Ben emir verene kadar ateş etmek yok. Anlaşıldı mı? Emredersiniz, efendim!
- Ninguém dispara até eu dar ordem.
Ateş etmek yok.
E não atires!
Kavga etmek, yemin etmek veya ateş etmek yok.
Nada de lutas, palavrões e tiroteio.
Silah temizlemek, satın almak veya ateş etmek yok!
Não limpar, comprar ou disparar armas!
- Morty'den önce ateş etmek yok, millet.
- O xerife disparará primeiro!
Ateş etmek yok, ceset yok.
Nem tiros, nem cadáveres.
Hiçbir şartta... ateş etmek yok.
Sobre nenhuma condição... disparar.
Unutma, kafaya ateş etmek yok.
Lembra-te, eles não querem nada acima do pescoço.
Daha fazla ateş etmek yok!
Chega de mandar brasa!
Ateş etmek yok, dedik!
Combinamos sem disparos, porra.
Ateş etmek yok dedik! S * ktir.
Sem tiros!
Kimseye ateş etmek yok demiştim.
Já disse, não se mata ninguém.
Ateş etmek yok.
- Não há tiros.
Bu gece şaşılara ateş etmek yok.
Nada de atirar aos squints esta noite. Sinto muito.
- Ateş etmek yok.
- Sem tiros.
- Ateş etmek yok, tamam mı?
Nada de tiros, está bem?
Hayır, ateş etmek yok.
Mas não... nada de tiroteio.
Bak. Ateş etmek yok, bıçaklamak yok.
Olha, nada de tiroteios, nem facadas.
Kurala göre ateş edilmeden ateş etmek yok. - Anlaşıldı mı?
Não deves disparar, a menos que disparem primeiro sobre ti.
- Ateş etmek yok.
- Nada de disparos.
- Ateş etmek yok, seni ahtapot kılıklı şey.
- Nada de disparos, seu pólipo.
Gerekli görülmedikçe ateş etmek yok.
Não disparem a menos que seja absolutamente necessário.
Ama daha fazla ateş etmek yok, oradaki insanları tehdit etmek yok yoksa yardımımı alamazsın ve ikimizde kaybederiz.
Mas acabaram-se os tiros e as ameaças àquelas pessoas. Ou não recebe a minha ajuda e perdemos os dois.
Ateş etmek yok.
Não quero disparos.
Ateş etmek yok, Iütfen.
- Discretamente.
Hayır, yok, ve ben yardım etmek istiyorum, inan bana, ancak ateş edildi neden beni, biliyorsun, söylemezsen ben yardım edemem.
Não, não sei, e quero ajudar-te, acredita, mas não posso, se não me disseres porque é que foste despedida.
Ateş etmek yok tamam mı?
Não disparem sem uma ordem.
Sadece yok etmek için olmamalıyım. Minicik bir ateş parçası olmamalıyım.
Não sou só destruição ou uma simples chama.
Kaygısı yalnızca ateşin gücüydü - rakiplerini yok etmek ve yoluna çıkan engelleri silip süpürmek için onu nasıl kullanabilirdi. Ama ateş taşıması korkunç bir yüktür.
Ele só estava preocupado com o poder do fogo, como o podia usar para destruir os seus oponentes e aniquilar os obstáculos no seu caminho, mas o fogo é um fardo horrivel para suportar.
Tehditi yok etmek için kampa yörüngeden ateş etme kararı sizindi.
Foi sua decisão abrir fogo no planeta de órbita.
Eğer hayalet bu süsleri yoketmek istiyorsa, kendisi yapamaz, ateş en iyi yoldur odundan yapılmış bir şeyi yok etmek için.
Se o fantasma quer destruir estes ornamentos, e não o pode fazer sozinho, o fogo é a melhor alternativa que conheço para destruir alguma coisa feita de madeira.
Ateş etmek yok.
Não vai haver tiros.
- Ateş etmek yok.
- Não vai haver tiros.
- Dinle, ateş etmek yok.
- Senão vou-me embora agora mesmo.
Ateş etmek yok.
Não disparem.
Ateş Lordu'nun, onu dünyayı yok etmek için kullanmak üzere olması çok kötü.
É pena o Senhor do Fogo estar prestes a usá-lo para destruir o mundo.
Yol kapanı, tuzak ya da tekerlere ateş etmek yok.
- ou tiros nos pneus. - As unidades na casa confirmaram.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65