Ben bir translate Portuguese
99,884 parallel translation
Louis, ben bir Litt olacağım yani çocuklarımız da Litt olacak.
Louis, vou ser uma Litt. Ou seja, as nossas crianças serão Litt.
Asla avukat olamayacağını düşünüyordun ama ben bir yol bulacağını biliyordum.
E tu achaste que nunca serias advogada. Mas sabia que ias arranjar maneira.
Ben bir yere gidemem.
Não posso sair daqui.
Ben bir dahiyim.
Sou genial.
Lanet olası, doğru, ben bir vatanseverim.
Podes crer que sou patriota.
Ben bir gece kuşuyum.
Sou um pássaro noturno.
Ben bir kızım.
Sou uma rapariga.
Ben bir kaltağım.
Sou uma cabra.
Üzerinde Nazar bulunan eski bir bilezik var, Ve eminim bütün otları burada buluyoruz. Ben kontrol etmeye gidiyorum.
Tenho uma pulseira com um Nazar, vou ver se temos todas as ervas.
- Fiore'la bir mazimiz var. Onunla şansımı ben deneyeyim.
Eu e o Fiore já nos conhecemos há muito, deixa-me conversar com ele.
O bir şey yapıyordu ben de aynı şekilde karşılık veriyordum falan.
Ele fazia algo, e depois eu fazia algo em resposta.
Arada bir şöyle birilerinin bıçaklanmasını ben de severim.
Eu também gosto de umas boas facadas de vez em quando.
Eğer babam bana, üzerinde ismimin olduğu bir şirkette iş teklif etseydi ben de hatayla dosyalara başka şeyler koyardım.
Se o meu pai me oferecesse trabalho numa firma com o meu nome, eu faria estes erros também.
Size birleşme önerdim çünkü kızım size karşı zararlı bir sadakat hissediyor ve ben de bunun yok olmasını istemiyorum.
Sugeri uma fusão, porque a minha filha tem ideias de lealdade para convosco e eu não queria extinguir-lhe essa luz.
Aklını kendine sakla çünkü ben insanlara yardım etmek için buradayım dışarıda zalim bir dünya olduğunu söylemek için değil.
Por isso, guarda a tua sabedoria para ti. Porque eu estou mesmo aqui para ajudar pessoas, não só para lhes lembrar do mundo cruel que há lá fora.
Bırak yapsın ne yapacaksa çünkü ben de bir şeyler yapmak istiyorum.
- Não. Deixa-o descarregar. Porque eu também quero.
Orada olamayacağını söylememi istiyorsan söylerim ama bunu istedi, ben de adil bir istek diye düşündüm bu yüzden sana soruyorum.
Se queres que lhe diga que não pode ir, eu digo. Ele perguntou e eu achei que era justo. É por isso que estou a perguntar-te.
Rachel, bunun bir açıklaması olmalı ben de bunu bulacağım.
Isto tem uma explicação e eu vou descobrir qual é. - Não sabes se tem.
Siz bunu yapın, ben de binanın boş olduğunu gösterir şekilde hazırladığınız planları mahkemeye sunayım ki bu da ceza kanununda yaptırım gerektiren bir fiil.
E eu mostro ao tribunal que apresentou planos de construção e afirmou que o edifício estava vazio. O que é punível segundo o código criminal.
O yüzden, bir rakam ver ben de müvekkilime ileteyim.
Diga-me um número e eu apresento à minha cliente. Dez mil.
- Ve ben de diyorum ki uygun bir dosya gelirse sana izin vereceğim söz veriyorum ama bu dosyada olmaz.
Quando aparecer o caso certo, prometo que te deixo tentar. Mas não neste caso.
Ben de bebeğimizin biyolojik babasıyla bir ilişkisi olmasını istediğini düşünmüştüm.
Pensei que querias que o nosso bebé tivesse uma relação com o pai biológico.
Bir zamanlar masumduk. Kardeşlerim ve ben.
Houve uma altura em que éramos inocentes, eu e os meus irmãos.
Evet, ben de öyle bir şey olmadığını söyledim, ama bana inanmıyor.
Sim, eu disse-lhe que não é verdade, mas ele não acredita em mim.
- Ben mi bir şey bilmiyorum?
- Não sei de nada?
Çünkü ben olsam Tanrı'ya dua eder senin seçiminden daha farklı bir şekilde onu onurlandırırdım.
Não vamos falar do meu filho. Rezo para, no seu lugar, honrar o seu sacrifício de uma maneira diferente da sua.
Harika gitti ve herkes o kadar eğlendi ki sanki yeni bir ben doğdu.
O facto é que correu muito bem e divertiram-se todos tanto, que eu... Tornaste-te o novo eu.
Ben bir kadınla evliyim.
- Com uma mulher.
Ben de birine bir şey öğretmek için yeterli değilim.
E eu não tenho aptidões para fazer de ti um rei.
Ben sadece bir asistanken bile benimle konusurdu.
Ele falava comigo quando eu era um mero assistente.
Ben doktor değilim, ileride doktor olacağım da yok ama bence bu, büyük olasılıkla bir bebek.
Não sou médica e, provavelmente, nunca vou ser, mas acho que estás grávida.
Yani ben sana bir şey söyleyeceğim.
Isso quer dizer que eu faço os planos.
İşte ben de yağmurda bağırsaklarım resmen dışarıda durmuş kirli çamaşır torbasında ölü bir kadının giysilerini tutuyorum.
Estou aqui fora, à chuva, com as entranhas penduradas, literalmente, com roupa de uma mulher morta num saco da roupa suja.
Şey, ben o kadar da demezdim ama evet, tam bir soygun.
Bem, não sei se iria tão longe, mas sim é um roubo.
Ben insanlara bir şeyler hissettiren sanat yapmak istiyorum.
Quero fazer arte que nos faça sentir algo.
Ben de polis akademisinin "Geçtin" demesini istiyorum ama hayat dolambaçlı bir yol.
E eu queria ouvir a academia de Polícia a dizer : "Passaste", mas a vida é uma rua sinuosa.
- Bir ağaç da ben kurtardım.
- Também salvei uma árvore. - Sim.
Olay şu ki, ben o şortu bayağı kârlı bir şekilde sattım.
Mas eu já vendi os calções e fiz bastante lucro.
Ben gerçek bir insanım. Bir adım var.
Sabe, sou uma pessoa, tenho um nome a sério.
Ben de bir kere denemiştim.
Sabes, tentei isso, uma vez.
Ben ve bir avuç beyaz herif kafamızı sallayıp şöyle dermişiz gibi geliyor :
Tenho um pressentimento que vou ser eu e imensos tipos brancos a abanar a cabeça e a dizer :
Bütün o şemsiye kazasından sonra ağlayacak sağlam bir omuza ihtiyacı var ve o ben olabilirim.
Depois do incidente do guarda-chuva, ela precisa de uma mão firme no ombro e eu posso ser essa mão.
Evet, ben böyle bir şeye asla dayanmazdım.
Pois, eu nunca aturaria isso.
O halde bir sorunumuz var çünkü ben onunla değil seninle anlaşma yaptım.
Então, há sarilho. Não falei com Mike Ross. Foi contigo.
Ben de gelip seninle konuşayım eğer arkamdan iş çevirip suçu kabul etmeden anlaşma yapmak gibi bir planın varsa bunun olmayacağını söyleyeyim dedim.
Ele chamou-me a mim. Quis ter uma conversinha, antes que achasse que podia agir pelas minhas costas, pedindo acordo, sem assumir culpa.
- Yok bir şey, sadece ben olsam 200'e çıkardı o teklif.
- Que foi? - Nada. Tê-lo-ia feito oferecer duzentos.
- Ben de öyle sanıyordum. Sonra arayıp dedi ki ; kendim ve Harvey'le bir görüşme için randevu almışsam karşısına iki gereksiz insan yerine Harvey'le çıkmalıymışım.
Também achei, mas telefonou e disse que quando pede reunião é bom que o Harvey e eu estejamos lá e não duas Zé Ninguém.
Kötü bir gün geçirdi, ben de bizimle takılsa eğlenir dedim.
É a minha enteada, Allie. Ela teve um dia difícil, achei que seria divertido se estivesse connosco.
Ben istiyorum ki umarım bu iğrenç şehri bir daha görmeyiz.
Por mim, espero nunca mais voltar a ver esta cidade nojenta.
Bak, ben bunun bir parçası değilim gerçekten.
- Não faço parte disto.
Ben torununuzun arkadaşıyım. Müdür Novak. Ve Sırpçadan çevrilmesi gereken bir şey var.
Sou amigo do seu neto, o diretor Novak, e tenho duas frases em sérvio que preciso de traduzir.
ben bir kadınım 61
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben biraz 32
ben bir kızım 25
ben bir askerim 29
ben bir erkeğim 58
ben bıraktım 27
ben bir profesyonelim 32
ben bir insanım 35
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben biraz 32
ben bir kızım 25
ben bir askerim 29
ben bir erkeğim 58
ben bıraktım 27
ben bir profesyonelim 32
ben bir insanım 35