English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Ben gitmek zorundayım

Ben gitmek zorundayım translate Portuguese

118 parallel translation
Ben gitmek zorundayım.
Tenho que ir! .
Ben gitmek zorundayım.
Tenho de ir.
Ben gitmek zorundayım.
Eu tenho de me ir embora.
Teşekkürler, ama ben gitmek zorundayım.
Obrigado, mas eu tenho que ir embora.
Pekala hayatım, ben gitmek zorundayım.
Pronto, querido, tenho de ir embora.
Ben gitmek zorundayım.
Tenho de ir embora.
- Ben gitmek zorundayım.
- Eu tenho de ir.
Ben gitmek zorundayım, Christy.
Vou ter de ausentar-me por um tempo, Christy.
- Güvenli bir yer bul! Ben gitmek zorundayım.
- Procura um sítio seguro, tenho de ir.
Hmmm, izniniz olursa, ben gitmek zorundayım.
Se me dão licença, tenho de ir.
Zaten ben gitmek zorundayım montumu orada bıraktım.
Eu tenho que lá ir de qualquer maneira. Deixei lá o casaco.
Böyle şeylerden nasıl nefret ettiğini biliyorum, fakat ben gitmek zorundayım.
Oh, Deus. Eu sei como tu odeias estas coisas, mas eu tenho mesmo que ir.
Ben gitmek zorundayım.
- Ouça, tenho de ir...
- Çünkü ben gitmek zorundayım!
- Isto é ridículo. Anda cá!
Ben gitmek zorundayım.
Eu tenho que partir.
Hey, niye hep ben gitmek zorundayım?
Porque é que me calha sempre a mim?
Yeni çocuk kalacak ve ben gitmek zorundayım öyle mi?
O novato pode ficar e eu tenho que ir?
Teşekkür ederim Bayan Treadwell, ama gitmek zorundayım. Ama Teğmen, Ben
Obrigado, Sra. Treadwell, mas tenho de ir-me.
Ben kalamam, gitmek zorundayım.Size yük olmak istemiyorum.
Não quero que discutam por minha culpa.
- Fakat ben, Quinlan'a, karakola gitmek zorundayım!
- Mas tenho que ir à esquadra americana do Quinlan!
Hayır, benden başka kimse yok, ben de şimdi eve gitmek zorundayım.
Näo, só estou cá eu e vou para casa agora.
Gitmek istemiyorum ama saat 10 ve ben bu telgrafları çekmek zorundayım.
Detesto ter de sair, mas já são dez e tenho de enviar os telegramas.
Ben artık gitmek zorundayım.
General, preciso ir.
Bud'un söylediği gibi sadece ben mi büyükannemlere gitmek zorundayım?
- Que é isso de só eu ir para a avó?
Ben bara gitmek zorundayım.
Eu tenho de ir ao meu bar.
Evet, gitmek zorundayım ama ben...
Sim, tenho que ir trabalhar, mas...
Merak etme. Zaten ben de büroya gitmek zorundayım.
Seja como for, tenho de voltar para o escritório.
Ama ben niye Amerikaya gitmek zorundayım?
Mas porque tenho de ir para a América?
- Ama ben Napoli'ye gitmek zorundayım.
- Eu tenho que ir a Nápoles.
Bütün arkadaşlarım parka gidiyor, ama ben sıkıcı bir doğum günü partisine gitmek zorundayım?
Os meus amigos vão ao parque mas eu tenho que ir a uma festa chata?
Evet, ben de gitmek zorundayım.
Sim, eu também tenho que ir.
Hayır, ben... Gerçekten gitmek zorundayım. Gitmeliyim.
Agora, tenho de ir.
Bunu yapmak zorunda olduğum için çok üzgünüm, Bill. Gitmek zorundayım. Ben, gitmem gerek.
Desculpa fazer-te isto, mas tenho de me ir embora.
Rosie, ben Lyle'ı görmeye gitmek zorundayım.
Rosie, eu preciso de ir ver o Lyle.
Görebilseydim... Diğer çocuklar gibi köy okuluna giderdim... Ama ben dünyanın öbür tarafında... körler okuluna gitmek zorundayım.
Se pudesse ver... iria à escola da povoação com os outros meninos... mas tenho que estudar em uma escola para cegos... no outro lado do mundo.
Ben gitmek zorundayım.
Não, obrigado.
Monica ve Chandler burada yaşayacaklar ve ben de gitmek zorundayım, her şey de değişecek.
A Monica e o Chandler vêm viver para cá... ... eu vou ter de sair e está tudo a mudar.
Ben başka bir gemiyle gitmek zorundayım.
Tenho de ir noutra nave.
Haydi, ben şimdi babanın organize ettiği şu toplantıya gitmek zorundayım.
Vamos, tenho de ir à reunião do teu pai.
Neden ben yine gitmek zorundayım ki?
Por que eu tenho que ir mesmo?
Ben işe gitmek zorundayım.
Bem, tenho de ir trabalhar.
Ben sadece psikoloğum... ve gitmek zorundayım.
Não passo de um psicólogo e agora tenho de ir.
Ben de seni seviyorum... ama gitmek zorundayım.
Eu amo-te também! ... Mas eu tenho que ir...
Ben birkaç dakikalığına gitmek zorundayım.
Vou sair uns minutos.
Affedersiniz ama ben artık eve gitmek zorundayım.
Desculpem-me, mas eu tenho de voltar para casa.
- Ben kalamam, gitmek zorundayım.
Norma!
Evet, ben gitmek zorundayım.
Tenho que seguir viagem.
İş için hafta sonu Avila'ya gitmem gerekiyor ve ben istemiyorum. Gerçekten istemiyorum. Ama iş için gitmek zorundayım.
Tenho que ir a Ávila no fim de semana...
Ben gitmek zorundayım.
- Tenho que me ir embora.
Ben niye seninle gitmek zorundayım? Çünkü bu senin ilk görevin olacak.
Porque este é o teu primeiro desafio.
Ben yine de partiye gitmek zorundayım ama siz zorunda değilsiniz. Deli olma.
Tenho de ir à festa na mesma, mas vocês não têm de ir, portanto...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]