English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir şey istemiyorum

Bir şey istemiyorum translate Portuguese

1,573 parallel translation
Bir şey istemiyorum. Çünkü, insanların hayatına öylece dalıp, kapılarını çalıp, onları öpemezsin.
Porque não se entra assim como assim na vida de alguém e bate à porta...
Planlanmış bir şey istemiyorum, aynı fahişe istemediğim gibi.
Também não quero nada arranjado, nem uma prostituta.
Hiç öyle bir şey istemiyorum.
Pelo contrário, não quero nada.
Sizden bir şey istemiyorum, hanımefendi.
Nunca mais apareça por aqui!
Ben bir şey istemiyorum, Delfino.
Não é o que eu quero, Delfino.
Üstlerine iletebilirsen, başka bir şey istemiyorum.
Se pudesse passar a mensagem aos seus superiores, é tudo o que peço.
Aslında o tarz bir şey istemiyorum.
Na verdade, não quero nada disso.
- Ben bir şey istemiyorum.
Não é o que é que eu quero, é o que é que tu queres.
Senden hiç bir şey istemiyorum.
Não preciso de ti para nada.
Senden, görüşünü belirtebileceğin bir şey istemiyorum.
Para isso era preciso que você tivesse voto na matéria.
Hayır, hayır, hayır. Hiç bir şey istemiyorum.
Não, não, não.
Sana bir şey anlatayım ; bana ne yaptırdığını hatırlamak bile istemiyorum.
Deixa-me dizer-te algo : Não me vou esquecer o que fizeste comigo. Nunca.
Dişler ve üzümlerle ilgili bir şey duymak istemiyorum.
Não quero saber de dentes e uvas.
Başına kötü bir şey gelsin istemiyorum.
Não quero que te aconteça nada de mal.
Ben de senin başına kötü bir şey gelmesini istemiyorum.
Nem eu a ti.
Ama hiçbir şekilde, yaptığımızın normal veya kabul edilir bir şey olduğunu düşünmeni istemiyorum.
Não quero que penses que o que fizemos é normal ou aceitável.
Benim için bir şey yapmanı istemiyorum.
Não quero fazer nada contigo.
Sadece sana bir şey olmasını istemiyorum.
Só não quero que você se magoe.
Şey, yani bir süre sonra bana borçlu olduğun para konusuna geleceğimizi umuyorum, - Ah, evet. Acele etmeni falan istemiyorum.
Estou à espera que de alguma forma cheguemos ao dinheiro que me deves... tu sabes... não quero apressar-te.
Ölümün nasıl bir şey olduğunu bilmek istemiyorum. Ben ölmek istiyorum.
Não quero saber como é a sensação de morrer.
Hiç bir şey istemiyorum. Neyin peşindesin?
Ponha isso na sua cabeça...
Hayır, istemiyorum diye bir şey demedim.
Não, não disse que não o queria fazer.
Bunun tek gecelik bir şey olmasını istemiyorum.
Não quero que isto seja, apenas, um breve encontro.
- Bence en iyisi, şey... Bu konu hakkında bir daha konuşmayacagım. - Daha fazla problem yaratmak istemiyorum.
É melhor não falar mais disto, não causar mais problemas.
Adamın kulağının kenarı hakkında bir şey duymak istemiyorum, Monk!
Não quero saber do formato da orelha dele, Monk!
Şey, geçen gece hakkında pek konuşmak istemiyorum ama sana bir açıklama borçluyum.
Sei que na noite passada não me apetecia falar sobre isso, mas devo-te uma explicação.
Artık çalışmak istemiyorum. Senin yapmak istediğin bir şey yapalım.
Vamos fazer algo que te apeteça?
Sana bir şey olmasını istemiyorum.
Não quero que te aconteça nada.
Bilirsiniz kocamla konuşmadan bir şey söylemek istemiyorum.
Acho que não devo dizer mais nada sem falar com o meu marido.
Bak, bana bir şey olursa, Henry hakkımızda hatırlar son şey istemiyorum savunuyor.
Se me acontecer alguma coisa, não quero que a última recordação do Henry seja de nós a discutir.
Onu ayıplamıyorum. Ama Ryan'ı utandıracak bir şey olsun istemiyorum.
Não estou a condená-la, mas não quero envergonhar o Ryan.
Çünkü her şeyin yine tuhaflaşacağını düşünmüştüm ve böyle bir şey olsun istemiyorum.
Pensei que tudo ia voltar a ser confuso... e não quero que isso aconteça.
Resmiyet kazanana dek bir şey öğrenmek istemiyorum.
Não quero saber nada, enquanto não for oficial.
Benim bilmediğim bir şey bilmeni istemiyorum.
Não quero que saibas mais do que eu.
- Ne? Sana bir şey olurda, ne olur ne olmaz deme sakın, bu saçma konuşmayı istemiyorum.
- Não digas : "Pelo sim, pelo não, caso te aconteça algo." Não quero ouvir esse discurso.
Ben böyle bir şey izlemek istemiyorum.
Não quero ver nada disso!
Onun başına bir şey gelmesini istemiyorum.
- Não quero que lhe aconteça nada.
Bir sey soylemeni istemiyorum.
Não quero que digas nada.
Size söyledim, Artık sizle bir şey yapmak istemiyorum
Eu já te disse, não quero ter mais nada a ver contigo.
- Hiç bir şey söylemek istemiyorum.
- Não consegui pensar em nada melhor.
Beverly, uygunsuz herhangi bir şey yapmanı istemiyorum. Tabi ki yapmam.
Beverly, não estou a pedir algo de inapropriado.
Üniversite burs fonu hakkında bir şey daha duymak istemiyorum.
Não quero ouvir mais nada acerca do fundo para a bolsa de estudos para a universidade.
Ağzından, haritaya dair fotografik hafızanın söyleyeceği şeyler dışında hiç bir şey duymak istemiyorum.
Não te quero ouvir falar, a não ser do que te lembras em relação ao mapa!
Kimsenin aptalca bir şey yapmasını istemiyorum, tamam mı?
Não quero que ninguém faça nenhuma estupidez, está bem?
Sizin şöminenin önünde ya da Noel ağacının altındaki sevişmeleriniz hakkında bir şey duymak istemiyorum.
Não quero ouvir sobre as vossas cambalhotas no chão em frente à lareira, ou debaixo da árvore de Natal.
Danny ve senin şöminenin önünde ayrıca Noel ağacının altında oynayacağınız seks oyunları hakkında gerçekten bir şey duymak istemiyorum.
Não quero ouvir falar de ti e do Danny a jogarem ao afogar-o-ganso ao pé da lareira, ou debaixo da árvore de Natal.
- Bu konu hakkında daha fazla bir şey duymak istemiyorum.
- Eu não vou mais escutar isso.
- Tartışacak bir şey yok. Ben senin doktorunum, senin ve bebeğinin hayatından ben sorumluyum, ve ikinizi de kaybetmek istemiyorum, anlaşıldı mı?
Sou sua médica e sou responsável pela sua vida e pela vida do seu bebé, e não vou perder nenhum de vocês.
Uzun zaman önce. Bir şey söylemek istemiyorum.
Muito tempo, não significou nada.
Bir de şu seçimle ilgili bir şey duymak istemiyorum artık.
E não quero ouvir nem mais uma palavra acerca destas eleições.
Bir şey istemiyorum.
- Eu não quero nada, obrigada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]