Bütün bildiğim translate Portuguese
380 parallel translation
Bütün bildiğim, gittiğinde seni sevdiğim, ve şu anda da seni sevdiğim.
O que sei é que te amava quando partiste e... e continuo a amar-te.
Bütün bildiğim bu. Yeminle.
É tudo o que sei.
Ben hayatımı bilgi arayarak geçirdim. Bu bütün bildiğim.
Passei a minha vida em busca do conhecimento, e isto é tudo aquilo que sei.
Bütün bildiğim burayı terketmeyeceğim.
Tudo o que eu sei, é que não vou sair daqui.
Bütün bildiğim, polisin üzerinize gelmesini istiyorsanız, yapmanız gerekenin bir şişe ucuz içki alıp, onu sakince içmek ve kendi işinize bakmak olduğudur. Sen de tam böyle yaptın?
Só sei que basta comprar um vinho barato e bebê-lo sem chatear ninguém para termos a polícia à perna.
Bütün bildiğim, At sürmeye devam ettiğim. Ve birşey bana sürekli olarak dönmem gerektiğini söylüyordu.
Tudo o que sei é que cavalguei...
Bütün bildiğim, birinin geliyor olduğu.
Apenas sei que vai chegar alguém aqui.
Bütün bildiğim Muriel'in, Alice Foss'u aradığı ve Rusların indiğini söylediği.
Calma. Só sei que a Muriel Everett ligou à Alice Foss e lhe disse que os russos tinham chegado.
Şimdi, bütün bildiğim...
Tudo o que sei é que...
Bütün bildiğim 125. Cadde'de oturuyor.
Só sei que ele vive na 125ª rua, meu.
Bütün bildiğim bu.
É só o que sei.
Bütün bildiğim New Orleans'ta bir kumarbaz olduğu ve sol eliyle kart dağıtıp, sol eliyle silah kullandığı.
Só sei que era jogador, em Nova Orleães. Dá cartas com a mão esquerda, dispara com a mão esquerda. La Main Gauche.
Bütün bildiğim yeşil ya da kırmızı, veya çekirdekli ya da çekirdeksiz.
Só sei que ou são verdes, ou vermelhas, que podem ter ou não grainhas.
Bütün bildiğim adamın telefonda söyledikleri.
Só sei o que o tipo disse ao telefone.
Bütün bildiğim, bunun bir tesadüf olduğu.
Há um cavalo e nada mais. É pura coincidência.
Bütün bildiğim bu.
É tudo o que sei.
Bütün bildiğim... Bizi takip ettiler.
Tudo o que eu sei é que nos estão a seguir...
Bütün bildiğim bu bina, zengin ve kaçık birine aitti.
Pelo que sei, este edifício pertenceu a um velho rico e excêntrico.
- Vickie.Bütün bildiğim bu kadar.
- Só a conheço por Vickie.
Bütün bildiğim bunlar bir insana ait değil.
Só sei é que não são humanos.
Devon, bütün bildiğim, partideki o iki adamın onu bir eğlence gezisine çıkarmadıklarıydı.
Só sei que aqueles tipos da festa não a iam levar a ver as vistas.
Bütün bildiğim Houston'ın şehir merkezindeki Embers isimli bir yerde garsonluk yaptığı.
Só sei que é empregada de bar num sítio chamado "The Embers", na baixa de Houston.
Bütün bildiğim...
Tudo o que sei...
Bütün bildiğim, ailemi biraz eğlendirmeye çalıştığım!
Só sei que quero que a minha família se divirta!
Bütün bildiğim Avrupa'nın sende bir tutkuya dönüştüğü.
Eu só sei que para si, a Europa é uma obsessão.
Bütün bildiğim konunun önemi ve uzakta olmasıydı.
Só sabia que ele era importante e no estrangeiro.
Bütün bildiğim, bir at arabasına binip gittiğidir.
Só sei que saiu com o outro cavalheiro numa carruagem.
Benim bütün bildiğim hayatta kalmak.
Só sei sobreviver.
Bütün bildiğim onların çam yokuşuna gideceği.
Tudo o que sei é que eles vão para Pine SIope.
Bütün bildiğim bu.
É tudo o que que sei.
"Maskeli Kahraman" adlı programdı. Bütün bildiğim bu. ... olay yerindeyken mi?
que eu pensava ser uma mistura entre o Super-Homem e Cary Grant... não sabia quase nada. enquanto estava em cena?
Bütün bildiğim bu sabah karımın çığlığıyla uyandığım.
Só sei que acordei com a patroa aos berros.
Bütün bildiğim bavulunun bende olduğu. Karımınki de sende.
Tudo o que sei é que tenho a tua mala... e que você tem a minha mulher.
Bütün bildiğim, Alex'in zengin çocuğu olduğuydu.
Eu só sabia que ele era um puto rico.
Bütün bildiğim polis olmak.
Tudo que eu sei é ser um policial.
Bütün bildiğim ölmüş olabileceğindi.
Para todos os que eu sabia, que estava morto.
Bütün bildiğim aniden öldüğü. Warren Raporu yayımlanmadan hemen önce.
Só sei que morreu de repente, antes do Relatório ser publicado.
O herifin neye benzediğini ya da nerede olduğunu bilmem. Bütün bildiğim, ara sıra bana bir iki dava bulur.
Não sei o aspecto dele nem por onde anda, só que de vez em quando me manda clientes.
Bütün bildiğim, ertesi gün ateşlendiler... ve yüzleri şişti.
Só sei que, no dia seguinte, tinham febres altas... e as caras inchadas.
Bütün bildiğim, bu dünyada birbirimize ettiğimiz son sözlerin öfke dolu olduğu.
Só sei que as últimas palavras que trocámos foram de cólera.
Bütün bildiğim buna bir son vermek istediğim.
Todo o que sei, é que eu queria que aquilo parasse.
Bütün bildiğim bu.
É tudo quanto sei.
Bildiğim şey, bir yıldır buradayım, ve öğrendiğim ilk şey, bütün bu olanların bir çocuk oyunu olmadığı.
e a primeira coisa que aprendi é que isto não é um jogo de meninos. Os homens morrem e ficam mortos.
Tek bildiğim, bütün sokaklarda hala yaşlı Harry'nin peşinde olmaları.
Tanto quanto sei, ainda devem estar a perseguir o pobre Harry.
Onlar bütün kalplerini ve ruhlarını bildiğim bütün dansçılardan daha fazla veriyorlar.
Eles põem o coração e alma no que fazem... mais do que qualquer dançarino que conheço.
Uzman değilim. Tüm bildiğim lokomotiflerin birlikte çalıştığı ve bütün işlemi öndekinin yaptığı. En öndekini durdurursan hepsi durur.
Quando um grupo de motores trabalha em conjunto, tudo opera através do motor principal - pára-se o motor principal, pára-se tudo.
Bildiğim bütün pisliklerini açığa çıkartacağım!
Ou vou entregar você e todas as falcatruas que já cometeu!
Lizzie McGuire bütün bunları yaşayabiliyorsa tek bildiğim şey bir şey bilmediğimdir.
Se isto tudo pode acontecer com Lizzie McGuire, a única coisa que sei agora, é que não sei nada.
Bütün şu pisliklerden kurtulmak istediklerini bildiğim için yaptım!
De toda a merda que queriam que Ihes livrasse.
O da kabul etti ve bildiğim bütün yasal etik prensiplerini ihlal etti.
E ele aceitou, em flagrante violação de todos os princípios legais e éticos.
Bildiğim bütün doğa kanunlarını ihlal ediyorsun.
Violaste todas as leis naturais conhecidas. Que leis?
bütün bildiğim bu 23
bildiğim kadarıyla 146
bildiğim kadarıyla yok 54
bildiğim 17
bildiğim tek şey 37
bildiğimiz kadarıyla 21
bildiğim kadarıyla hayır 65
bütün 38
bütün hayatım boyunca 16
bütün kalbimle 26
bildiğim kadarıyla 146
bildiğim kadarıyla yok 54
bildiğim 17
bildiğim tek şey 37
bildiğimiz kadarıyla 21
bildiğim kadarıyla hayır 65
bütün 38
bütün hayatım boyunca 16
bütün kalbimle 26