English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Daha da iyi

Daha da iyi translate Portuguese

4,530 parallel translation
Eğer onun suçu değildiyse, bu daha da iyi ama o zamana kadar hepimiz için tehlike arz ediyor.
Se não foi ela, ainda melhor. Mas, até lá, é um perigo para nós.
Bu soruşturma daha da iyi olmaya başladı.
Este caso está a ficar cada vez melhor.
Yemin ediyorum, daha iyi kocalık yapacağım, çocuğumuza daha da iyi bir baba olacağım.
Juro-te... que serei um homem melhor para ti, e um pai ainda melhor para o nosso filho.
Daha da iyi bir sorum var.
Tenho uma pergunta melhor.
Dalkavukluk iyidir, altın daha da iyi.
Lisonja está bem, mas ouro é melhor.
Daha da iyi ve bu bizim küçük sırrımız.
Ainda melhor, será o nosso segredo.
Arkadaşlar, uzun zamandır, bu gecenin, gelmesini bekliyorum, ve korkusuz sürümün bunu görebilmesi daha da iyi.
Amigos, já fazia algum tempo, que esta noite, que coisa,
O ölmese daha da iyi.
Eu preferia que ele não morresse.
Her gün daha da iyi oluyor.
Melhor, a cada dia que passa.
Giderek daha da iyi oluyorsunuz.
Estão cada vez melhores!
Eğer Blatnoyd altın bir diş tarafından ısırılıp öldürülseydi bu bayağı ironik olurdu ki eğer iki altın diş varsa daha da iyi.
Só estou a dizer que seria irónico... se o Blatnoyd tivesse sido mordido até à morte por uma presa de ouro. Ou melhor ainda, duas presas de ouro!
Dedektifçilik işinde gittikçe daha da iyi oluyorum.
Estou a ficar bom nestas cenas de detective.
Uzaklaştıkça daha iri görünüyorsun. Biraz da koşsan iyi olacak gibi.
Quanto mais andas, mais alta pareces.
Evet. Ya da senden daha iyi dövüşemezdi.
Pois, pois... ou lutava melhor.
Sadece babamın ne sevdiğini... ve daha da önemlisi ne sevmediğini çok iyi biliyorum.
Só eu sei do que o meu pai gosta. E, mais importante, aquilo de que ele não gosta.
Acemiler için daha iyi board'lar da var.
Há pranchas melhores para principiantes
Elemanlarınızdan en iyileri bile daha iyi tekliflerle baştan çıkabilir. Müşteriler hiçbir şey yapmasalar bile ikiye bölünecekler.
Se construir, pretendo contratar o Moray como o gestor da loja e providenciar-lhe-ei tudo o necessário para o seu sucesso.
Ortaklığımız daha iyi bir hal alabilirdi diye düşünüyorum.
O Lars disse-me que a nossa cooperação não começou da melhor forma.
Dilsiz olması daha iyi olur ama, o kadar da açgözlülük yapmak istemem.
Uma muda seria o ideal, mas não quero ser gananciosa.
Seni bu cevapan korumaya çalışıyorum ve burada olmazsan daha iyi hissedeceğim.
Quero proteger-te da resposta, e eu sentir-me-ia melhor se não estivesses aqui.
Kahvaltıda bize katılabileceğini düşündüm eğer daha iyi hissediyorsan tabii ki.
Achámos que se podia juntar a nós para o pequeno-almoço, se te estiveres a sentir melhor.
Dışarıda kalsam daha iyi gelen birileri var mı diye bakarım?
É melhor eu ficar aqui fora... a vigiar caso alguém venha à nossa procura.
Ama bir kaç gün verin, öncekine göre daha iyi bir anlaşmamız olacak.
Mas dá-me alguns dias e teremos um acordo bem melhor do que o anterior.
Eğer yiyeceklerimize biraz daha böcek koyarsak, bu daha da ucuz olur. Ve daha iyi bir protein kaynağıdır.
Se colocássemos mais, teríamos uma fonte mais barata e melhor de proteínas.
Merhametini de istemiyorum. Ya da şevkatini. Çünkü daha iyi bir neden için kullanmalısın.
Não pedirei a tua misericórdia ou a tua compaixão, pois seriam melhor empregues com outros.
Bugün daha sonra onu ziyaret ederiz o da kendisini iyi hissettiği zaman.
Vamos visitá-la ainda hoje, quando ela estiver melhor.
Arkadaşım Stephanie'nin 16. doğum günündeki bekaret kaybetme büyüsü yapan sihirbazdan daha iyi.
É melhor do que o mágico da festa de 16 anos da minha amiga Stephanie que fez a virgindade dela desaparecer.
Demek istediğim yaptığım seçimleri tekrar tekrar değerlendiriyorum farklı ya da daha iyi yapabileceğim şeyler.
Estou a repensar as escolhas que fiz. O que eu mudava, ou melhorava.
Gerçi çok da iyi anlaşıyorduk. Ama benden büyük, daha deneyimli.
Quer dizer, nós damo-nos muito bem, mas ela é mais velha, mais experiente.
Ya da onlardan daha iyi olana dek.
Ou melhor.
Bu şey iyi aile kızının kukusundan bile daha saf.
Esta merda é mais pura que a rata da filha de um padre.
Bu iyi giderse daha da fazlasını göreceksin.
Se tudo ocorrer bem, ganharás muito mais.
Para size sadece daha iyi bir yaşam, daha iyi yiyecek daha iyi bir araba ya da daha iyi amcık satın almaz.
O dinheiro não compra apenas uma vida melhor, melhor comida, melhores carros, melhores gajas...
Tabii ki o bekarlığa veda partisinden sonra dükün yani benim, evliliği daha iyi sindirmek için penisilin vurdurmam gerekti.
Como é óbvio, depois da despedida de solteiro, o duque precisava de umas injecções de penicilina, para que pudesse consumar o matrimónio.
Hem Lucy teyzenin tarifi kâşifinkinden çok daha iyi.
Uma receita que Beflatelom aprendeu da tua tia Lucy.
- Daha iyi olduğum da oldu.
- Já estive melhor.
Düşündüm ki, Alman Şarabı ithalatına yolculuğumuz sonrası başlasak daha iyi olacak.
Achei melhor educarmos o nosso palato às nuances do vinho alemão antes da nossa viagem.
Doug kimyayla daha iyi yaşamın sırrını çözdü.
O Doug encontrou uma melhor forma de viver através da química.
Yani, daha senin yöntemlerin için daha iyi bir deneme düşünemiyorum, sen düşünebiliyor musun?
Há melhor prova da eficácia dos teus métodos do que essa?
Ama bu iyi bir şey, size daha çok düşünme vakti veriyor.
Mas acho que isso é bom. Dá-nos mais tempo para pensar.
İnanın ya da inanmayın, eve geldiğimizde... bu araba bizim olduğumuzdan daha iyi bir haldeydi.
Acreditem ou não, quando chegámos a casa... Esta carrinha estava em melhor estado do que nós.
Bence sen sadece... kötü günler olduğunu kabul etmelisin böylece iyi günler senin için daha da kıymetlenir.
Eu apenas acho que... temos de ter dias maus para que possamos adorar ainda mais os bons.
Cennet benim ayrı suyu olan mağaramdan daha mı iyi?
Ao Palácio dos Céus? Esse sítio é melhor do que a Gruta da Cortina d'Água?
Bir gün yaşamın son bulduğunda daha iyi anlayacaksın.
Um dia, irás compreender o verdadeiro significado da vida e da morte.
Doc, Hope ve küçük Amethyst'in iyi olduğunu Coy'a söylemenin daha kolay olacağını düşünüyordu ancak evliliklere karışmama gibi kendi koyduğu bir kural vardı ki zaten o da sise karışmıştı.
Doc pensou que talvez tivesse sido mais fácil dizer ao Coy que a Hope e a pequena Amethyst estavam bem de saúde. Mas ele seguia a regra de não envolver-se em matrimônios, regra essa que se desfez em fumo...
Zamanda boşluk bulunmazken zaman denizinde hatıralar ve kayıtsızlık denizinde yıllarca verilen sözler kaybolup gitti ve geri dönmedi ve bu topraklar daha iyi bir kader talebinde bulundu bu talebe de yalnızca günahkarlar karşılık verdi ve bunun yerine o talepleri alıp sonsuza dek, yaşamak zorunda olduğumuz o geleceğe hapsettiler.
No entanto, não há como evitar o tempo... O mar do tempo... O mar da memória e do esquecimento...
Onlara göre bunu göstermenin daha iyi bir yolu yoktu.
Demonstraram-no da maneira mais bonita.
Kendisi kuafördür ve burası da onun salonu. Kendini daha iyi hissedene kadar burayı işletmesi için yardımcı olmaya söz verdim.
Ele é cabeleireiro e dono deste salão... e prometi-lhe que tomaria conta dele até ele melhorar.
- Doğru çünkü çok gizli bir programız ama yalnızca arkadaş olduğumuz için size anlatayım, yalnızca geçen hafta Almancayı Bertolt Brecht'den bile daha iyi bilen büyük ulusumuzun en iyi dilbilimcilerinden birini geri çevirdim.
Mas vou-te dizer, só porque somos amigos, que só na semana passada, rejeitei um dos nossos melhores linguistas da nação. Conhece alemão melhor que Bertolt Brecht.
Kızıl Haç'ın güzel bayanlarını, hastanenin bir bölümünü tamir ettirmenin,... balo planlamaktan daha iyi olduğuna ikna etmeye çalışıyordum.
Estive a tentar convencer as boas senhoras da Cruz Vermelha que as obras de um hospital podem ser mais importantes do que organizar um baile.
Çok iyi şuan heralde, daha demin Penny ile görüştüm o da buraya onunla buluşmaya geliyormuş.
Acho que melhorou, falei com a filha dele que vem encontrá-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]