English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Diş

Diş translate Portuguese

5,615 parallel translation
Ben gidip senin bavulunu getireyim. Diş fırçanı ve pijamalarını getir.
Vou buscar a tua mala e tu vais buscar a tua escova de dentes e o pijama.
Bu da bizi "diş sigortası" na yönlendiriyor.
O que nos leva ao seguro dentário. Em termos gerais...
Ş ž imdi onu yastığının altına koy... diş perisi sana bir peni bırakacak.
Mete isso debaixo da almofada e a fada dos dentes deixa-te uma moeda.
Diş perisi falan yok, aptal!
A fada dos dentes não existe, idiota!
Diş fırçamla macunum da orada kaldı.
Bem, a minha pasta de dentes e escova estão lá.
Şu büyük diş ve pençelerinle yaptın bunu.
Tinhas todos aqueles dentes e aquelas garras...
Çok erken içmeye başladık 12 yaşında falandık Old English bira tenekelerini kesip altın takma diş yapardık.
Costumávamos arranjar latas de O.E., cortá-las e fazer dentes de ouro com elas.
sağlık, diş, emeklilik gibi.
Depois de 90 dias, tens benefícios médicos, odontológico e pensão.
Diş macunu izlerini çıkart.
Tirar a pasta de dentes da sanita?
Ne biçim diş perisi bu böyle?
Que tipo de doce fada dos dentes é essa?
İNSAN BEDENİ İSKELET VE DIŞ GÖRÜNÜM
CORPO HUMANO
Göze göz, dişe diş.
Olho por olho, por assim dizer.
Diş fırçaları nerede?
Onde estão as escovas de dentes?
Diş fırçası, diş macunu. Hemen ağza, hemen.
Pasta de dentes, escova, na tua boca, já.
- Evet. Ben de o yüzden Island'a taşındım ve ardından okula gidip diş hijenisti oldum.
- Por isso voltei para a ilha, e voltei a estudar e tornei-me Higienista Oral.
İncil'de bu "dişe diş, kana kan" olarak geçer.
A Bíblia diz "olho por olho".
Bunu almak için fazladan birkaç diş daha sökmem gerekti.
Por uns dentes a mais, consegui isto.
Bunlar kızı öldüren adamdan söktüğüm yedi diş.
Aqui estão 7 dentes do homem que matou a miúda.
"Ve gözlerin merhametten yoksun kalacak, cana karşı can alınır göze karşı göz ve dişe karşı diş."
"O teu olho não vai ter piedade, vida pela vida. Olho por olho, dente por dente."
Poligrip takma diş merhemi.
Creme para dentadura Poligrip.
- Diş hekimine gitmek gibi.
- "É como ir ao dentista."
"DIŞ GERÇEKLİK YASAK" - Teşekkürler.
NADA DE REALIDADES ALTERNATIVAS
Ya da diş ağrısı gibi titreyerek.
- ou a sofrer com uma dor de dentes.
Ne demek diş kayıtları?
Como assim, registos dentários?
Elemanlardan biri cesetlerde diş olmadığını söyledi.
Um dos meus homens disse que não têm dentes.
Peki ya diş kayıtları?
quanto aos registos dentários? E quanto às impressões digitais?
Ona sahipsiz... diş teli kolyesi bahşedin.
Concede-lhe o colar de aparelhos desconhecidos.
Medikal diş kayıtları 6 kişinin kimliğini belirledi ; yetişkin kadın ve erkekler yaşları, etnik kökenleri farklı ;
Os registos dentários e médicos identificaram os seis. Todos adultos, homens e mulheres de diferentes idades, etnias, estados.
Gece diş ipini kullandın mı?
Passaste o fio dental ontem?
- Diş hekimi olmaya karar verdim.
- Tornei-me técnica de higiene dentária.
İnsanların beni sevdiği, güvenli diş temizliği yaptığım işime dönmeliyim. Nasıl yapacağımı biliyorum.
Devia era voltar para o trabalho, onde é seguro, onde gostam de mim e as pessoas têm dentes a precisar de serem limpos e eu sei fazer isso.
Kafan güzelken, diş hekimi aletlerini kullanmamalısın.
Se calhar, não devias mexer em equipamento dentário sob esse efeito.
- Diş temizleme konusunda baya iyisin.
És muito boa a limpar dentes.
Diş hekimi muayenehanesinde olanlar, diş hekimi muayenehanesinde kalır.
O que acontece no consultório do dentista fica no consultório do dentista.
Yani sadece diş hekimi muayenehanesinde olabilir diyorsun, öyle mi?
Estás a dizer que só pode acontecer no consultório do dentista?
Bay Stein Kasim'in diş fırçasında DNA'nıza rastlanmadı.
Mr. Stein, não encontraram vestígios de ADN seu na escova de dentes do Kasim.
Beklenmedik bir şey değil ve Bay Stein'ın örneğini eşleştirdik diş fırçasında olsaydı ortaya çıkardı.
Mas não é invulgar. E, como tínhamos a amostra de Mr. Stein para cruzar, se ela estivesse na escova de dentes, teria aparecido.
Diş fırçası Kasim'in değildi.
A escova de dentes não era do Kasim.
Bu herifin DNA'sına ve diş izlerine ihtiyacımız var.
Precisamos do ADN do tipo e um molde dos seus dentes.
DNA sonuçlarıyla baya yol aldık, diş izlerine ihtiyacımız yok artık.
O ADN foi mais rápido, não precisamos da impressão dos dentes.
Diğer diş izlerine falan.
A impressão de outros dentes?
Banyodayken, elinde diş fırçası, boş boş aynaya bakarken yakalamış seni.
Disse que te apanhou na casa de banho parado, com a escova de dentes na mão a olhares para o espelho.
Fransızca bir şeyler söyle.
Dis quelque chose en français.
- Sen söyle.
Dis-me tu.
Söylesene.
Dis-me.
Levon, yine diş macunumu mu aldın?
Levon, usaste a minha pasta de dentes outra vez?
Papa hazretleri Fransa'nin dis politikasinin gittigi yönde endiseli.
Sua Santidade está apreensivo com política externa de França.
Bu dis dünyaya kapali bir tarikat.
É uma Ordem fechada.
Diş perisiyim.
Sou a fada do dentinho.
- Diş fırçası?
- E uma escova de dentes?
İngilizcedeki felaket ( dis-aster ), Yunanca "kötü yıldız" anlamına gelir.
"Des-astre" como na palavra Grega para "má estrela."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]