Hiçbir şeyin yok translate Portuguese
664 parallel translation
Hiçbir şeyin yok.
Não têm nada contra mim.
Ona verebilecek hiçbir şeyin yok.
Não tens nada para lhe dar.
Geceyi geçirmek için hiçbir şeyin yok.
Não tem nada para passar a noite.
Kendi adına hiçbir şeyin yok. Bindiğin atın eyeri bile senin değil.
Não tens nada em teu nome, nem sequer a sela sobre a qual cavalgas.
- Duymayı isteyeceğim söyleyecek hiçbir şeyin yok.
- Näo quero ouvir o que irá dizer.
Hiçbir şeyin yok.
Você está óptimo.
Hiçbir şeyin yok.
Tu não tens nada.
Hiçbir şeyin yok!
Não tens nada!
Bahse girecek hiçbir şeyin yok.
Não terá com que apostar.
- Hiçbir şeyin yok.
O senhor não tem nada.
Burada yiyecek hiçbir şeyin yok!
Não tens nada para comer aqui.
Senin de hiçbir şeyin yok.
Você tampouco.
- Senin hiçbir şeyin yok!
Não tens nada!
Bir şeyin yok. Hiçbir şeyin yok.
Está tudo.
Başka hiçbir şeyin yok mu?
Tem algo mais?
Hiçbir şeyin yok mu?
Não tens nenhum?
Onu bulmak dışında hiçbir şeyin önemi yok.
- Confio no senhor, pai.
Senin iyileşmen dışında hiçbir şeyin önemi yok.
O que importa é que te sintas bem.
Başka hiçbir şeyin önemi yok.
Nada mais importa.
Martin, çok tatlısın... ama artık hiçbir şeyin önemi yok.
Martin, és muito amável,... mas já nada importa.
Şahidin yok... şahidin yoksa, hiçbir şeyin yok! Delillerim var.
Tenho provas.
Artık hiçbir şeyin önemi yok.
Torna-nos indiferentes.
Hiçbir şeyin önemi yok.
Nada interessa. Excepto que Mr.
Ve son analizde, yemekten önce veya.. .. yatakta dönünce bakıp onu.. .. görmedikten sonra hiçbir şeyin önemi yok.
E em última análise, nada vale o sacrifício excepto se pudermos levantar os olhos à mesa ou virarmo-nos na cama e ele ali estiver.
Reggie'nin yaptığı şeyin bizimle hiçbir alâkası yok Stephen.
O que ele fez não tem nada a ver connosco Stephen.
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
Pois sei que a única coisa que importa é que devíamos estar juntos, agora e para sempre.
"hiçbir şeyin önemi yok."
"agora e para sempre."
Hiçbir şeyin üstünde eskime veya yıpranma izi yok.
Nem um sinal de envelhecimento ou de desgaste.
Bilemediğimiz saiklerle uğraşıyoruz. Hiçbir şeyin teminatı yok.
Trabalhamos com factores desconhecidos.
Charles'ın dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Nada mais importa a não ser o Charles.
Yine de bir anlamı yok. Buradaki hiçbir şeyin değeri çeyrek milyon dolar etmez.
Isto não faz sentido... mas há algo aqui vale um quarto de milhão de dólares.
Vizelerimiz dışında hiçbir şeyin önemi yok.
O que importa são os nossos vistos.
Beni kandırdın Fritz! Senaryoda yazılanla bu şeyin hiçbir alakası yok. Hiçte değil!
- "Me enganou Fritz, isto não está escrito no roteiro" - "Sim, está!"
Hiçbir şeyin önemi yok.
O mundo não significa nada.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
Agora, se converteu em um homem importante e diz que o mundo não significa nada.
Acaba neden senin her şeyin var, bizim ise hiçbir şeyimiz yok?
Por que pensa que tem tanto, e o resto de nós, tão pouco?
Elimizde hiçbir şeyin kanıtı yok.
Nós não temos nenhuma prova de nada.
Kızımı öldürdün ve artık benim için hiçbir şeyin önemi yok. Bir şeyler bilseydim, söylerdim.
Você matou a minha filha e já nada me interessa mais... se soubesse alguma coisa dizia-lhe.
Hiçbir şeyin tadı yok.
Nada sabe a nada.
Hiçbir şeyin anlamı yok.
A gente move-se e fala como se a guerra fosse um jogo.
Aklınız fikriniz bunda, başka hiçbir şeyin önemi yok.
É isso que pensam e o resto não interessa.
Yaptığın bu şeyin hiçbir anlamı yok.
É uma idiotice.
Belki de hepimiz aptalız ve hiçbir şeyin önemi yok.
Bem, talvez sejamos todos tolos e nada disso interesse.
" bu şeyin varlığını sürdürmesinine izin vermeyi mazur gösterecek hiçbir neden yok.
"é a de simples estudo."
Aslan Sam öldüğünden beri hiçbir şeyin tadı yok gibi.
Nada corre bem desde que Sam, o Leão morreu.
- Sence hiçbir şeyin önemi yok mu?
- Será que não te importas com nada?
Bir gezegene dair hiçbir bulgu yok, ama o şeyin merkezinde her şey olabilir.
Nada que indique um planeta, mas pode haver seja o que for neste centro.
Hiçbir şeyin anlamı yok artık.
Já nada faz sentido.
Başka hiçbir şeyin önemi yok.
É tudo que importa.
Artık benim için hiçbir şeyin anlamı yok.
Já nada faz sentido. Esta cara não é a minha...
Artık benim için hiçbir şeyin anlamı yok.
Já nada faz sentido.
hiçbir şeyin 19
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73