Itiraz yok translate Portuguese
367 parallel translation
Bu konuda itiraz yok.
Isto é uma ordem.
İtirazın yok umarım.
Espero que não ponhas objecções.
İtirazın yoksa, Bayan Hunt ile biraz konuşmak istiyorum. İtirazım yok.
Se não se importa, queria ter uma palavrinha com a menina Hunt.
Hayır, bir... bir itirazım yok.
Não... eu... não tenho objecções.
Bir itirazım yok.
Eu... não tenho objecções.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
Não me importo de ser morto, mas custa-me sabê-lo por um sujeito cuja cabeça acaba em bico.
İtiraz yok beyefendi :
Sem discussões, cavalheiro.
İtiraz yok.
- Não discutas.
İtiraz yok.
- Não discutirei.
Senin zengin olmaya itirazın yok, değil mi?
Não há inconveniente em procurar ser rico, pois não?
Hayır, benim itirazım yok.
Não, não tenha nada contra.
Paraya bir itirazım yok.
Não tenho nada contra o dinheiro.
- O halde itirazım yok.
- Sem objecções, então.
Teyze'nin yaşının küçük olmasına bir itirazım yok, ama niye bir teyze, yaşı ne olursa olsun, kendi yeğenine amca diye hitap eder, işte bunu anlayamıyorum.
Não há objecção, eu admito, para uma tia ser uma pequena tia... mas porque é que uma tia, não interessa o seu tamanho... chama ao seu próprio sobrinho de tio... eu não consigo entender.
Arkadaşıma ne söyleyeceğimi bilmek istemene itirazım yok.
Não faço objecções a que saibas o que eu ia dizer à minha amiga.
Ona itirazım yok.
Não faço qualquer objeção.
Bir şey daha : O sürüngeni yemeğe götürmene itirazım yok. Ama 6,60 dolar tutmak zorunda mı?
Não me importo que leves aquele imbecil a almoçar, mas tem de custar $ 6,60!
Sorumuz ve itirazımız yok.
Sem perguntas ou objecções.
Savunma makamının itirazı yok.
A defesa não tem objecções.
İtirazımız yok.
Não temos objeções.
Er Brady'nin onursal ünvanına bir itirazım yok.
Não tenho nenhuma objecção ao honrável título de "Soldado Brady".
Avukat kutsal kitabı kullanarak sanık için bir avantaj sağlayacaksa iddia makamının bir itirazı yok.
Se a defesa acha que pode melhorar a situação do acusado invocando as Sagradas Escrituras, lógico que a promotoria não se oporá.
Yemin edebilirim. Tanrı için yemin etmeye itirazım yok.
Posso prestar, não vejo nenhum inconveniente de jurar perante Deus.
- Yüzbaşı Shattuck'açılış konuşmasındaki sinsi taktiğin ön yargı yaratmamasını diliyorum, İtirazımız yok.
Desde de que a corte declare estar ciente da tentativa do capitão Shattuck... prejudicar o acusado, nenhuma objeção.
Şöyle deki : "Başbakanım, bu kadar hasta ruhlu olmanıza itirazım yok."
Ele disse, "Chanceler... " Não me oponho a que seja tão mal-educado. "
İtiraz yok tartışma yok...
Sem espalhafato sem discussão...
Bir itirazım yok.
Não tenho objecções.
Evde hiç oda yok, ama ahırda kalmak isteseniz itirazım yok.
Não tenho espaço em minha casa. Mas podem dormir no celeiro.
Buna itirazım yok.
Tudo bem comigo.
- Yerine bir itirazın yok mu?
- Näo te opöes a tê-la aqui?
O zaman çıtanın yükseltilmesine itirazınız yok?
Então não se opõe a que aumentemos a aposta?
Evet, buna bir itirazım yok ama ben...
Sendo assim, nao quero ofender, mas eu...
Kimsenin mutlu ya da neşeli olmasına itirazım yok.
Nao faço objeçao nenhuma a ser alegre ou agradavel.
Buna bir itirazım yok.
Não tenho nada contra.
Sizde ya da oğlunuzda dini anlamda eksiklik olmasına itirazım yok.
Mas não tenho nenhuma objeção à sua falta de religião ou a do seu filho.
- Buna hiç itirazın yok mu, efendim?
- Então, o Senhor não tem nada a opor? - Eu não disse isso.
Onun kullanmasına bir itirazım yok.
Estou disposta a aceitar que ele conduza.
Sizinle yumruklaşmaya bir itirazım yok.
Não me importo de treinar consigo.
Bir itirazınız yok değil mi?
Não se importa, pois não?
Seçim yapmazsanız, Mathmos'a verilirsiniz. İtiraz hakkınız yok.
Se não escolherem, serão entregues ao "mathmos".
Demek adam öldürmene itirazı yok da, tutuklanmandan hoşlanmıyor.
Ele não liga que tenha matado um homem. Mas não gosta que seja preso?
Öncelikle, şunu söylemek istiyorum, şey... Bir Amerikalı olarak, sayımda yer almaya itirazım yok.
Primeiro, quero dizer que não me importa que me contem como um americano.
Dolap çevirmek istemiyorsun ama haksız kazanca itirazın yok.
Não jogaríeis falso, mas ganharíeis injustamente.
Anlaşmaya itirazım yok.
Eu não gosto é de sócios.
Buna itirazım yok.
Näo me oponho.
Buna bir itirazın yok herhalde, değil mi?
Concordaram com isso, não foi?
Hayır. İtiraz yok.
Não, nada de discussões.
Buna itirazım yok.
Não me oponho a isso.
Kısa olması kaydıyla itirazım yok.
Não tenho objecções, desde que a visita seja curta.
- İtiraz yok.
Não tenho oposições.
İtirazım yok, efendim.
Sem objeções, senhor.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65