Kaçış yok translate Portuguese
510 parallel translation
Kaçış yok. Bu acı görevi yapmak zorunda.
Não existe fuga, ele tem de fazer o seu penoso trabalho.
- Bundan kaçış yok.
- Mark. - Não há outra solução.
Peki ya aşağıdakiler? Artık kaçış yok.
Mate-me... e Mary e metade das pessoas lá em baixo... mas não tem saída!
Oh, hayır, hayır, kaçış yok.
Oh, não, não, não há escapatória.
O çetin bir ceviz. Ondan kaçış yok gibi görünüyor.
Ele é duro, e não há como dobrá-lo.
Aptalca, biliyorum, fakat ondan kaçış yok, korkarım.
Uma patetice, eu sei, mas receio não haver como escapar.
Pekâlâ, antrenman saati, kaçış yok!
Preparação física dentro de 10 minutos!
Ve dediğim gibi, ondan kaçış yok.
Aquilo que disse há pouco...
Onları atlatmış olma ihtimalimiz var. Hiç kaçış yok Doktor.
Este pode não ser o maior computador do mundo, mas certamente é o mais avançado.
Kaçış yok.
Não há fuga.
Onlar içinse elbette kaçış yok.
Mas, claro, não há fuga para eles.
Elbette kaçış yok.
Claro, não há fuga.
Ama bu gemide senin için kaçış yok.
Mas não há fuga para ti, nesta nave.
Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok.
Mas a senhora dá-me pena... pois sei que não há saída aqui nesta floresta.
Kaçış yok.
Não tem escapatória.
Kaderimi sen çizeceksen, bundan kaçış yok.
Se é destino que eu deva dormir com você... não posso me negar ".
Bundan kaçış yok bana!
Não lhe posso escapar.
Bizden kaçış yok.
Não há escapatória.
Kaçış yok.
Não lhe consigo fugir.
Ve oradan kaçış yok.
E ninguém escapa de lá.
Kaçış yok.
Não escaparemos.
Bizin için bir kaçış yok.
Não escaparemos um do outro.
Bu defa kaçış yok, Basil!
Desta vez, não há escapatória possível, Basílio!
- Buradan kaçış yok. - Philsey!
- Não há escapatória.
Kameranın objektifinden kaçış yok.
Não se pode escapar ao foco da câmara.
Korkak salaklar! Kaçış yok.
Tontos patéticos, não há escapatória.
Sobibor'dan kaçış yok.
Não há fugas de Sobibor.
Lanet dünya, lanet siviller, kaçış yok.
Merda, foda-se, que puta...!
Arkadaşlarına söyle Duker'dan kaçış yok.
Diz aos teus amiguinhos que não há escapatória do Duker.
Buradan kaçış yok, zaten istemiyoruz da.
Nem temos escapatória, nem a queremos.
Sen gelmiyorsan kaçış falan yok.
Sem ti, não há fuga possível.
Williams'ın kaçış öyküsünü öğrendim ve başka bilen yok. Dorğu. Ve sansasyon haber.
Já sei como é que o Williams conseguiu a arma e logrou fugir, tenho o exclusivo.
Onları kaçırdık gibi görünüyor, şimdilik sıkıntı yok.
Conseguimos matar um e o outro desapareceu. Parece que o perdemos de vez.
- Kaçış falan yok.
Não há fuga nenhuma.
Caddenin karşısındaki yerde bir kaç lokma yemek için ata gerek yok.
Não preciso do cavalo apenas para atravessar a rua e comer alguma coisa.
Bay Northcross, bu sefer kaçış yok.
Desta vez, não há nenhuma falha, Sr. Northcross.
Kaçış yolu yok.
Não podemos escapar.
Orta sınıf bizi yok etmek istemiyor. Sadece yerimize geçmek istiyorlar, gayet tatlılıkla bu arada belki cebimize bir kaç bin düka altın koyarlar.
A classe média não nos quer destruir, mas tomar o nosso lugar, com calma, de forma educada.
Hayır, sevgilim, senin kaçışın yok.
Não, minha cara, não tens fuga possível.
Atlar olmadan kaçışımız yok.
Sem cavalos, não há maneira de de sair daqui.
Bir kaçış ya da bu gemiyi yok etme teşebbüsü Enterprise'ın ve sizlerin anında yok edilmesine yol açar.
Qualquer tentativa de fuga e de destruir esta nave resultará na destruição imediata da Enterprise e de toda a tripulação.
Ama mahzenden de kaçış yolu yok.
Mas na cave não temos por onde fugir.
Benim bir şeyim yok ama sen aklını kaçırmış olmalısın.
O quê se passa contigo? Comigo nada, mas acho que perdeu o juízo.
Ama Picasso'nun öyle bir kaçış şansı yok.
Mas não fugindo de Picasso.
Azgın Kara İblis ileri atıldığında..... Arthur ve şövalyeleri için kaçış yolu yok gibiydi. Ama ansızın, animatör ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
Ao passo que a terrível Besta Negra ia avançando... a fuga de Artur e dos seus cavaleiros parecia impossível... quando de repente o animador sofreu um ataque cardíaco fatal.
Hatch'ın kaçışının takımımla hiçbir alakası yok.
A fuga do Hatch nada teve a ver com a minha equipa.
Bir kaç kırık silah dışında hiçbir şey yok.
Nada para além de umas poucas armas partidas.
Gerçeklikten kaçış. Engellerin olmadığı bir hayat. Sorumluluk yok.
Escapar da realidade, uma vida sem frustrações, sem responsabilidades... e agora que o tenho, entendo a resposta do médico.
Kaçışın yok Jimmy.
Não tens para onde, Jimmy.
Hasta olabilirim, ama açılış gecesini kaçırmamın yolu yok.
Eu posso estar doente, mas não vou perder a estreia por nada.
Bunun dışında kaçırılma teorinizi destekleyecek pek bir şey yok.
Não existem muitas provas para a sua teoria de rapto, excepto isto.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65