Mümkünatı yok translate Portuguese
199 parallel translation
Bunun mümkünatı yok.
Mas isso é completamente impossível.
Mümkünatı yok.
Impossível.
Bunun mümkünatı yok.
É impossível.
Mümkünatı yok Albert.
Não há hipótese, Albert.
- Hanımefendi, bunun mümkünatı yok. - O halde telefonla istetin.
- Impossível.
Bunun mümkünatı yok.
Com essa senhora... é impossível.
Hepsinin birden çıldırmasının imkân ve mümkünatı yok.
É impossível que todos estejam loucos.
Bunun bir eşek şakası olmasının mümkünatı yok. Ne yani birisi telefona bir çeyreklik atıp, bizim şifrelerimizi mi kırdı?
Não se trata de um reguila do liceu que põe uma moeda no telefone e viola o nosso sistema.
Hukuk müşavirimle bu konuyu istişare ettim ve korkarım ki, görüşmenizin imkan ve mümkünatı yok. Kraliçe izin verileceğini söylemişti bana. - Öyle mi?
Não, acho que tenho um plano que nos proporcionará um pouco mais de... diversão.
Mümkünatı yok.
Não mesmo.
Mümkünatı yok. Ev hapsin var.
Estás de castigo.
... başka şekilde gerçekleşmesinin mümkünatı yok.
... que não podia acontecer de outro modo.
- Beni de. - Mümkünatı yok.
- Não contes comigo.
İtin teki, mümkünatı yok bu kabağı başımda patlatamaz.
Ele que nem pense que me vai envolver nisto.
Hava Trafik Kontrol istasyonları çalışmadığından, bilmenin mümkünatı yok.
Sem rádio, não há como saber.
Mümkünatı yok Jean.
Nem pensar Jean.
Bunu kestirmenin mümkünatı yok.
Não há como prever isto.
Bu davranışlar olmadan, varlığınızı tanımlamanın mümkünatı yok.
Para aqueles que vocês definiriam sua existência.
Dinle beni, şu an imkan ve mümkünatı yok.
Hei, ouve. Neste momento não é possível.
Böyle bir şey için birini ikna etmenin imkan mümkünatı yok.
Não se pode falar com uma pessoa assim.
Mümkünatı yok.
Nem pensar.
Mümkünatı yok!
Impossível!
Dedikleri gibi, bu adamın kendini öldürmüş olmasının mümkünatı yok.
É impossível este homem ter-se matado como disseram.
Yine de mesajı analiz etme olasılığı olmasına rağmen işlemin ne kadar süreceğini bilmemizin mümkünatı yok.
Claro que mesmo que seja possível analisar a mensagem, não posso saber quanto tempo demora.
Yapma, bizi hâlâ bekliyor olmasının mümkünatı yok.
Vá lá, ele já nem deve esperar que nós apareçamos.
Ve bu, laf sokan tırnak işaretleri arasındaki "takım" la evlenmenin mümkünatı yok.
Nem penses que vais casar nesses - aspas sarcásticas - "trajes".
Mümkünatı yok!
De maneira nenhuma!
Artık aileme dönmemim mümkünatı yok.
De forma alguma voltarei para a minha família!
İster koş, yüz, paraşütle atla, istersen uçakla dağa çarp... mümkünatı yok bu çıkmaz.
Correr, nadar, dormir, pára-quedismo, estar num avião a partir-se... Não há maneira de isto saltar.
- Parası süper. Mümkünatı yok!
Nem num milhão de anos.
Artık döndürmesinin mümkünatı yok.
Não há como voltar disso.
Eldiven gibi bir şey olmadan bu aleti kullanmamın mümkünatı yok.
Não há como eu usar essa ferramenta sem algum tipo de luvas.
Ama sizinle anlaşmamın mümkünatı yok.
Mas não há maneira de assinar convosco.
Sanırım kıçıma kum girdi, ama görmemin mümkünatı yok.
Acho que tenho areia no rabo, mas não há forma de ter a certeza.
Mümkünatı yok o zamanlar seni basit bir gezgin sanıyordum usta ve bunu yaparsam sadece kendime zarar verirdim.
De forma nenhuma...! Pensei que fosse apenas um vulgar bandido, naquela altura, mestre... E seria mau para mim se ainda o fizesse.
Bir daha öyle bir film yapmamın mümkünatı yok.
Eu só... De maneira alguma eu volto a fazer isto.
Mümkünatı yok.
Improvável.
İzini sürmenin mümkünatı yok.
Termina no servidor secundário.
Şehirden ayrılmamın mümkünatı yok.
Nada me fará sair daqui.
Mümkünatı yok.
Isso é impossível.
Mümkünatı yok!
Nem pensar.
Kameranın gösterdiği yerde olmasının mümkünatı yok.
Era impossível que estivesse onde a câmara a filmou.
Bunun mümkünatı yok. Natalia,
Já disse ao Jesse que seria impossível.
Şimdi şunu dinlesene. Bunun mümkünatı yok.
Ouça isto, Sr. Craster, é impossível.
Mümkünatı yok.
É impossível.
Mümkünatı yok.
Nem por sombras!
Bunun mümkünatı yok.
Entre. É impossível.
Mümkünatı yok.
- Mas Rodney quer ir.
- Mümkünatı yok.
- Nem pensar.
Mümkünatı yok.
Duvido.
Mümkünatı yok, Vas.
Nunca acontecerá, Vas.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65