English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Ne olmuştu

Ne olmuştu translate Portuguese

405 parallel translation
Geçen yıl, Newfoundland'den... yolcu aldıklarında Orinoco'ya ne olmuştu?
Lembram-se do Orinoco, o ano passado, quando aceitaram um passageiro na Terra Nova?
Ona ne olmuştu?
O que é feito dele?
Ne olmuştu?
O que se passou?
Ne olmuştu?
O que foi isso?
- Ne olmuştu, Charles?
Qual o é problema, Charles?
Rommel'e ne olmuştu? Bulup ortaya çıkaracaktım.
Eu me pus a descobrir o que havia acontecido com ele de fato.
Sana ne olmuştu? Arkwrightlar yarın bir dans düzenliyor.
Os Arkwrights vão fazer um baile amanhã.
Ne olmuştu?
O que aconteceu?
Şimdi bize anlatın, Ne olmuştu o zaman?
Diga-nos agora, o que aconteceu então?
Ne olmuştu?
Que tinha acontecido?
Ne olmuştu?
Que aconteceu?
Ne olmuştu bakayım.
Acho que aconteceu...
Sen buraya gelmeden önce ne olmuştu?
O que aconteceu, antes de ter cá chegado?
Ona ne olmuştu?
O que lhe poderia ter acontecido?
15 yıl ne olmuştu.
Foi há quinze anos?
Astrologlar gezegenlerin hareketlerini izleyip, meselâ "Venüs Keçi Takımyıldızından yükseldiğinde geçen sefer ne olmuştu?" dediler.
Os astrólogos estudavam o movimento dos planetas e perguntavam, o que acontecera, digamos, da última vez que, Vénus se erguera na constelação de Capricórnio?
Ne olmuştu ona?
Porque é que não deu?
- Ne olmuştu?
- Ela foi o que?
Neden? Ne olmuştu?
Que aconteceu?
4 Temmuz bayramında sana ne olmuştu, hatırlasana.
Sabes o que te aconteceu no Quatro de Julho.
Gitaristlerin ilah olarak görüldüğü günlere ne olmuştu?
O que aconteceu aos tempos onde os guitarristas eram deuses?
Bana ne olmuştu?
O que me tinha acontecido?
İzlenimin ne olmuştu?
Qual foi?
Bir kez daha baştan almamız mümkün mü? O gece kapıyı açtığınızda tam olarak ne olmuştu?
Poderia repassar para mim, mais uma vez exatamente o que houve quando você abriu a porta?
Park mı, sevgilim... hayvanat bahçesinde olmuştu. Ne?
Claro, compreendo o que sentes.
- Ne olmustu?
- Que aconteceu?
Gooper, çocuklar başka ne aşısı olmuştu?
Que vacinas levaram os miúdos?
Ne olmuş ona? Biliyorsun Morganville'de cinayetten mahkum olmuştu.
Ele foi julgado por assassinato e condenado em Morganville.
Balık kendi seçtiği yöne doğru durmaksızın giderken balığın ne kadar güçlü olduğunu hissedebiliyordu ve şöyle düşündü : " Ben bir numara yapmaya kalktığımda o bir tercih yapmak zorunda kalmıştı. Onun tercihi bütün hile ve tuzaklardan uzaklaşarak suyun derinliklerinde kalmak olmuştu.
Ele sentiu a força do grande peixe | movendo-se na direcção escolhida... e pensou : " Quando ele percebeu | a minha traição... precisou fazer uma escolha... e sua escolha foi manter-se | em águas profundas... bem além de todas as ciladas, | armadilhas e traições.
- Ne mi olmuştu?
Aconteceu? Sim.
Aslında zavallı Millard hakkında söylenecek pek fazla bir şey yok çünkü o aramıza katılalı daha iki gün olmuştu. Ancak onu içten içe kemiren öldürücü illet her ne ise onu bizden çekip aldı.
Não tenho muito a falar sobre Millard... pois ele só chegou a nós há dois dias... e foi imediatamente morto... por uma doença fatal que o matou.
Birlikler karmakarışık olmuştu. Kimse ne olup bittiğini bilmiyordu.
As unidades partiam apressadas, ninguém sabia o que se passava.
Ne kadar sıcak olmuştu?
Ficou muito calor?
Orada çok güzel anılarım olmuştu. - Ne güzeli?
Tenho óptimas recordações.
Ne zaman olmuştu. 1913 müydü 1917 miydi?
Foi em 1913 ou 1917?
Yasak olanın en ağırını çiğnediğinde, hissettiği ne bir suçluluk ne bir endişe, ne de korku olmuştu. Bir tek özgürlük!
Quebrou um dois maiores taboos... e não sentiu culpa, nem ansiedade nem medo, mas liberdade.
Lee, kazaya sence ne sebep olmuştu?
Lee, o que acha que causou o acidente?
Dinle. Lee, geçen yıl ki kazaya sence ne sebep olmuştu?
Oiça, Lee, o que acha que causou o acidente do ano passado?
Sonradan onun için ne kadar yaşIı olduğunun farkına vardı ama çoktan rezil olmuştu bile.
Quando percebeu que era velha demais, que ele estava embaraçado por ela...
O zamanlar ne güzel günlerdi. İlk yüzen de o olmuştu.
Quem foi o primeiro a subir ao Monte do Diabo, a atravessar o Wannsee?
Sana ne kadar âşık olduğundan başka hiçbir şey görmez olmuştu.
Ele não via mais nada, só via que estava apaixonado por ti.
Dwayne ilk kez başkanlığa aday olmuştu ya, ne zamandı o?
Lembras-te da primeira vez que Dwayne concorreu para presidente? Quando foi isso?
Ne kadar farklı olduğunu ilk fark etmem Mickey misafirliğe çağırdığında olmuştu.
Mas a primeira vez que me apercebi que eram realmente diferentes, foi na festa de senhoras da Mickey.
Ceset, Plymouth'da bulunduğunda öleli ne kadar olmuştu?
Há quanto tempo estava morta, quando foi encontrada em Plymouth?
Sonra ne diyeceğini bilemez olmuştu.
Então, não sabia mais o que dizer.
Her ne kadar Bajorlu üvey anne babasının ona sevgiyle davrandığına ikna olsam da,... Rugal bu komplonun açıkça kurbanı olmuştu.
Apesar de os pais adotivos bajorianos o tratarem com carinho, o Rugal foi vítima desta conspiração.
Güneş tutulması ne zaman olmuştu?
Em que ano foi o eclipse?
Hava kararalı ne kadar olmuştu?
Há quanto tempo anoiteceu?
Sanki sektör bir anda çökecekmiş gibi güvensizliğe, ne yapacağını bilememeye ve kötü bir hisse teslim olmuştu.
Suíça!
Ama ne olmuştu?
Mas, que me aconteceu?
Birkaç sene önce Jersey'de buna benzer bir şey olmuştu Joe. Hatırladın mı? Kelly, bak bakalım bununla ne yapabiliriz.
O Kelly que averigue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]