Ne olursun translate Portuguese
417 parallel translation
- Ne olursun anne, yapma!
Vou dar-te uma lição desta vez.
Ne olursun yapma baba! Yapmazdım.
Por favor, pai, não!
Ne olursun gitme!
Não vás.
Clyde, ne olursun.
Clyde, por favor.
Hey güzel Allah'ım ne günah işlediysem, ne olursun şu birkaç dakika gözlerimi kör etme.
Senhor... por favor, não me cegues nos próximos dois minutos.
Ve Franks, ne olursun, farklı bir fikirle gel.
E, Franks, por amor de Deus, veja se arranja algo mais original.
Korkunç bir şekilde şişmanlarsan ne olursun?
" Porque estás a engordar assim?
Ne olursun, sana burada ihtiyacım var.
Por favor, preciso de você aqui!
Yavaş ne olursun.
Devagar, desta vez.
Yerine otur, ne olursun.
Fica sentado, por favor.
Ne olursun!
Estou a ir.
Johnny, beni bırakma, ne olursun.
Johnny, não me deixes, por favor.
Yüce Tanrım, ne olursun sıçıp batırmayayım.
Meu Deus, não me deixes lixar tudo.
Ne olursun. Ne istersen yaparım, yeter ki söyle.
Por favor, diz o que queres e dou-te, seja o que for.
Ne olursun... onu bana geri ver.
Por favor devolve-me.
Ne olursun yardım et.
Ajuda-me, por favor.
- Ne olursun!
- Por favor.
Bilgisayara bak ne olursun.
Por favor, cheque pelo computador!
- Ne olursun, lütfen!
- Vá lá. - Por favor.
İkisine de ne kadar az sinirlenirsen o kadar çok sahip olursun genç adam.
Quanto menos gastares os dentes, mais tempo os terás, jovem.
- İyiyim, ya sen? Bu akşam ne kadar da güzelsin böyle. Her zaman çok şık olursun zaten.
Não demore, você conhece o gerente.
Yeni bir komuta için ne kadar zaman içinde hazır olursun?
Quando estará pronto para outro comando?
"Bana en uzak kişiye bile her ne yaparsan bana da yapmış olursun."
"Se o fizerem ao menor dos meus, estão a fazer-mo a mim."
Yükseklerde sert eser rüzgâr, sarsar insanı. Daha ne oldum demeden kendini yerde bulur, paramparça olursun.
Aqueles que estão no alto cume são por muitos ventos sacudidos, e, se caírem, em pedaços se repartem.
3 gün sonra. Sen ne zaman hazır olursun?
E você, quando estará preparado?
Ben sana ne zaman öylesin dersem, öyle olursun daha başka bir şey olamazsın.
Se eu assim disser e quando disser, és o que eu disser que és e nada mais.
Bana olan aşkın ne zaman biterse, ayrılmakta özgür olursun.
E quando já não me quiser, poderá me deixar.
Son derece nefis, dediğinde ne demek istemiş olursun?
Que quer dizer quando dizem que é mesmo maravilhoso?
Başarırsak altını aramızda... bölüşürüz, başaramazsak tek başına timsaha yem olursun, ne de olsa... onlara vermek için bir tane yeterliyken iki tane vermenin hiç manası yok.
Se conseguirmos dividimos o ouro ao meio, se não conseguirmos, serás comida para os crocodilos sozinho, aliás, não é preciso dar-lhes dois, quando só um serve perfeitamente.
Herkes bilir ki, sen ne istersen onu olursun.
Dolly, toda a gente sabe que você pode conseguir tudo o que queira conseguir.
Başarırsan kahraman olursun, başaramazsan onlara ne olur?
Se conseguir, será um herói. Se não conseguir...
Yine de hafızam beni yanıltmıyorsa, Holly ne kadar uzun süre seks yapmazsan o kadar gıcık ve şirret biri olursun.
Bem... Se não me falha a memória, ficar sem sexo deixa-te irritada e agressiva.
Wang'ın ne yazdığını bana söylersen, özgür olursun.
Diz-me o que o Wang escreveu e eu solto-te. Fala.
Ne olursun evet de.
Diga que sim!
- Ne zaman Oslo'da olursun?
- Que horas chegará em Oslo?
- Ne zaman dönmüş olursun?
Quando voltas? Não sei.
- Burası korkunç bir yer. - Bu akşam burada bekleyecek olan sizsiniz, ben değil. Eğer ne yapacağınızı bilmezseniz salak gibi görünen de siz olursun.
Olha, tu vais estar aqui parado toda a noite e não eu... e se não sabes o que fazer, vais fazer figura de burro...
Polisler gelirse hapse atılan ne sen olursun, ne çocuk.
Não seria você ou o rapaz quem seria preso se a polícia viesse.
Ve içeri düşmeden önce, o yapılandırılmıştır, üzerine çökebilir ve ne kadar çok hareket edersen o kadar kötü olursun.
E uma vez que caia sobre eles, está disposto de tal forma que caem sobre você e quanto mais se tentar desvencilhar-se pior fica para você.
Ne yersen, öyle olursun.
Uma pessoa é aquilo que come.
- Ne zaman? Ne zaman müsait olursun?
- Quando é que é boa altura?
Ne kadar özlersen, o kadar sert olursun.
Quanto mais falta sente dele, pior fica.
Ne zamana hazır olursun?
- A que horas sais?
Eline ne alırsan kalbine de almış olursun.
O que possuimos com as mãos possui-nos o coração.
Ne zaman hazır olursun?
Quando vai estar pronta?
Ne kadar çok saçmalığa inanırsan o kadar rahat olursun. Dinle, sigaran var mı?
Tens um cigarro?
Daha iyi olmak hakkında ne kadar az şey bilirsen o kadar iyi olursun.
Quanto menos souber, melhor.
Ne istersen olursun, kesin.
Podes ser o que quiseres.
Eğer kendi acına saplanıp kalırsan başkasının acısını göremezsin sonra kendine bir delik kazmış ve toprakla üstünü kapatmış olursun böyle yaparak ne kendine bir hayrın dokunur ne de bir başkasına.
Mas se ficares embrulhada na tua dor, não conseguirás ver as dos outros. Então mais vale escavares um buraco e enterrares-te, porque nunca servirás de muito para ti própria. - Nem aos outros.
Bana ne dediğini hatırlıyor musun? Eğer bir barbar gibi davranırsan, sen de bir barbar olursun.
Disseste : "Se actuares como um bárbaro, vais-te tornar um."
Onlar ne olmanı isterse sende o olursun -
Será o que os outros quiserem que seja.
ölürsün 95
olursun 23
ölürsünüz 19
ne olmuş 1509
ne olmus 18
ne oldu 12116
ne oluyor burada 288
ne olur 244
ne oldu sana böyle 73
ne oldu ki 237
olursun 23
ölürsünüz 19
ne olmuş 1509
ne olmus 18
ne oldu 12116
ne oluyor burada 288
ne olur 244
ne oldu sana böyle 73
ne oldu ki 237
ne oldu sana 334
ne oldu canım 18
ne oluyor 2215
ne olursa olsun 694
ne olsun 26
ne oluyor ya 17
ne olduğunu bilmiyorum 211
ne oldu ona 111
ne olur ne olmaz 63
ne oldu acaba 21
ne oldu canım 18
ne oluyor 2215
ne olursa olsun 694
ne olsun 26
ne oluyor ya 17
ne olduğunu bilmiyorum 211
ne oldu ona 111
ne olur ne olmaz 63
ne oldu acaba 21