Olağanüstü bir şey translate Portuguese
282 parallel translation
Kuzey kutbu bölgesinde savaş olağanüstü bir şey.
A guerra no ártico é uma coisa impressionante.
Tamamen olağanüstü bir şey.
É extraordinário.
Bunu bu şekilde dile getirmeniz olağanüstü bir şey.
É extraordinária a forma como o diz.
" Sevgili Max, olağanüstü bir şey oldu.
"Meu amado Max, ocorreu uma coisa extraordinária."
" Sevgili Max, olağanüstü bir şey oldu.
"Meu amado Max, uma coisa extraordinária aconteceu."
Olağanüstü bir şey! Çok güzel!
Realmente, é muito... muito
- Olağanüstü bir şey.
- O que é isso?
Tam anlamıyla olağanüstü bir şey, Tepedeki Ev gibi.
Algo realmente extraordinário, como a Casa da Colina.
Aslına bakarsan Mary Poppins'i işe aldığından beri bu eve olağanüstü bir şey oldu gibi görünüyor.
Desde que contratou Mary Poppins... algo de extraordinario tomou conta da casa.
Judy için olağanüstü bir şey yapıyorsun. Öylesine cömertçe ve ulvi ki.
É fantástico o que fazes pela Judy, és tão generoso e nobre.
Olağanüstü bir şey.
É extraordinário.
- Olağanüstü bir şey.
- Algo... extraordinário.
Bir tanesinin dışında olağanüstü bir şey bulamadım.
- Estão em boa forma. Não encontrei nada de anormal, com uma excepção.
Bak Gunther, bu gece sen... gerçekten olağanüstü bir şey kazandın.
Gunther, tu, esta noite, adquiriste algo realmente extraordinário.
- Bu, olağanüstü bir şey, öyle değil mi?
- É fantástico, não acha querida?
- İlginç mi? Bu, olağanüstü bir şey.
Um objecto de curiosidade!
- Olağanüstü bir şey yoktu.
- Nada assim tão extraordinário.
Olağanüstü bir şey.
Mas está formidável!
Olağanüstü bir şey görürsen, ben ya da Sartorius'tan başkasını, aklınızı kaybetmemeye çalışın.
Se vir algo fora do habitual, algo que não seja ao Sartorius ou a mim, trate de não perder a cabeça.
Becerilerinde henüz... olağanüstü bir şey yok.
No entanto as tuas capacidades não têm nada de extraordinário.
Cidden olağanüstü bir şey.
Uma verdadeira maravilha.
Olağanüstü bir şey yaptın.
Fizeste uma coisa espantosa
Belki de o 5 köşeli yıldızda olağanüstü bir şey vardır.
Talvez aquele pentagrama fosse para algo de sobrenatural.
Olağanüstü bir şey.
Isso é fantástico.
Europa'da olağanüstü bir şey oldu.
Aconteceu algo extraordinário em "Europa"
Olağanüstü bir şey olacak.
Vai acontecer algo de extraordinário.
- Biliyor musun, niyetlenmeye bile cesaret edemeyeceğimiz bir şeyin kazayla başarıya ulaşması olağanüstü bir şey.
Conseguimos por acaso o que não conseguiríamos propositadamente.
Olağanüstü bir şey bu Demokrasi.
Que coisa maravilhosa, a democracia.
Sizi ağırlamak ne olağanüstü bir şey.
Quão estrondosamente esplêndido é tê-lo aqui.
Olağanüstü bir şey bu Demokrasi.
A democracia é uma coisa maravilhosa.
Sizi ağırlamak ne olağanüstü bir şey.
Buxomly! É óptimo tê-lo aqui.
Bu olağanüstü bir şey.
Essa foi sensacional.
Olağanüstü bir şey!
Aquela coisa é um espanto!
Seni görmek olağanüstü bir şey.
... Que bom ver-te.
Efendim, olağanüstü bir şey, zira...
Sir, isso é extraordinário, porque...
Bu gün burada olağanüstü bir şey mi yaptım?
Fiz alguma coisa extraordinária?
Ama bunların hepsini aynı yerde aynı zamanda toplarsanız olağanüstü bir şey yaratırsınız!
Mas, se pudermos concentrá-la num único momento num único lugar conseguimos realizar algo glorioso.
Ama bunların hepsini aynı yerde aynı zamanda toplarsanız olağanüstü bir şey yaratırsınız!
Mas, se pudermos concentrá-la... -... - num único momento... -... - num único lugar... -... - podemos realizar algo glorioso -
Kaliforniya'nın yarısına enerji sağlayan bu büyüklükte bir tesis düşünün. Olağanüstü bir şey.
Imagine um centro como este a fornecer energia a metade... do estado da Califórnia.
Olağanüstü bir şey yaptı.
Fez uma coisa extraordinária.
Yani bu senin için bile olağanüstü bir şey.
Foi bastante incrível, mesmo para ti.
Ama önemli olan, ortak olmamız. Ve olağanüstü bir şeyin eşiğindeyiz. Çok önemli bir şey.
Mas a questão é que somos... e estamos a um passo de algo fantástico... algo importante... e preciso que trabalhe comigo.
Yani Jenner'inki kadar olağanüstü bir şey değil ama ben dondurma tekniğini kullanarak yumurtalarımdan birini dondurdum.
Na verdade, fiz. Não tão sério quanto Jenner, mas... eu... congelei um dos meus óvulos com minha técnica de criogenia.
Bu harika, olağanüstü bir şey.
É uma coisa maravilhosa.
Tek bildigim, bu Meksika mantarı olağanüstü bir madde. Sezgilerim, burada çok önemli bir şey yakaladığımı söylüyor. Bir 200 miligram daha beni öldürmez.
Só sei que esta substância mexicana é extraordinária... e a minha intuição diz-me que descobri qualquer coisa... e mais 200 miligramas não vão matar ninguém.
Şey, bu takma burun ve makyajın altında bir süre Plei Ku'da görev yapan olağanüstü yakışıklı bir eski asker duruyor.
Por baixo de toda esta maquilhagem está um veterano bonitão que esteve em Plei Ku.
Bir şey vardı Hanımefendi, uğradığımız cennet adasından olağanüstü bir hediye.
- Havia uma coisa, majestade. - Optimo. Um presente extraordinário da ilha que visitámos.
Bunu bilmiyor olabilirsiniz... ama hukukta olağanüstü hal denen bir şey vardır.
Na lei há uma coisa chamada força maior.
Olağanüstü, cennet gibi bir şey.
É absolutamente maravilhoso.
Nil nehri kokuyordu ve at sinekleri gerçekten büyüktü olağanüstü gerçekten olağanüstü ee, Selma'da Mısır'dan hiç hoşlanmamıştı bir deve ona tükürdü ah evet, çok zor bir şey.
O Nilo cheira a trampa e tem montes de moscas do tamanho da sua cabeça. Maravilhoso, simplesmente maravilhoso. Bem, a Selma também detestou o Egipto Um camelo cuspiu-lhe em cima.
# Aşk denilen şey yazın duş almak kadar hoştur # # Aşk olağanüstü bir sanat eseridir #
O amor é doce como a chuva de verão. O amor é um trabalho de arte maravilhoso.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17