Satış yok translate Portuguese
140 parallel translation
Maç sırasında kesinlikle satış yok.
Não se vendem durante o combate.
Küçük yazı boyutu, derin kelimeler, satış yok.
Letras pequenas, palavras grandes e poucas vendas.
- Üzgünüm dostum, satış yok.
- Desculpa, pá, nada feito.
Satış yok, ikimiz de arka tarafta olacağız.
Não se vende nada, vamos para os fundos.
Satış yok mu?
Não vende?
Unutun. Satış yok.
Esqueça, não há venda.
Satış yok.
Não vendo.
Yeni bir posta gelene kadar satış yok.
Assim não terá mais enquanto não chegue um novo envio.
Bunun için çok para teklif... ettiler Gary, ama satış yok. - Stoklarını alamaz mıyız?
Oferecemos muito dinheiro, muito dinheiro, mas não houve venda.
- Ve hiç satış yok?
- E nenhuma venda?
Artık evde satış yok!
Nada de negócios em casa.
Satış yok, tamam mı?
Não me convences, entendido?
- Yani satış yok mu?
- Então, não há venda?
Satış fişi yok muydu?
Não havia um talão de compras?
- Reklam veya satış yapmana gerek yok. Gideceğim.
Você não tem que me monitorar, me vender ou me pedir.
Yasal olarak bizim, çünkü sizde satış belgesi yok!
É legalmente nosso, porque não tem prova de compra!
Üçüncü dünyada evden eve satış gibisi yok.
Nada como vendas à porta em países do Terceiro Mundo.
Ancak bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Burada oturuyor ve satış grafiklerine bakıyordum.
Eu fico aqui sentado a analisar o gráfico de vendas...
Kokain de yok, satış da. Satış için komplo da yok.
Se não há coca, não há venda, e não há acusação.
Yapamazsın. "Kesinlikle iade yok, nesiniz siz sağır mı?" satışından aldım.
Não posso. Comprei-o numa venda ás cegas, totalmente sem reembolso.
Yok, hepsi satılmış.
Não. Estão esgotados.
Benim merak ettiğim şu, o olayla microcron satışı arasında bir bağlantı var mı, yok mu?
Pergunto-me se acham que houve alguma ligação entre aqueles acontecimentos e a proposta de venda da MicroCon.
Güzel eleştirileri var ama satışı yok.
Fez alguns álbuns. Óptimas críticas, nenhumas vendas.
Satış yok.
Não vale.
Ekim 1988. Daedalus adlı mühimmat satıcısı ve tuttuğu profesyonel katil Timothy'yi yok etmek için tahsis edildin.
Em Outubro de 1988, você foi destacada para matar um traficante de | armas chamado Daedalus e o seu guarda-costas Timothy.
Yok iki tane olsun. Özür dilerim, efendim, ama havai fişek satışı ülkemizde yasaklanmış ve cezai işlem uygulanabilir...
Lamento, mas a venda de fogo de artifício é ilegal e proibida neste estado e punida com...
İşin yok, kulüp satın almaya çalışıyorsun, Leo'dan haftalardır haber almadın.
Sem trabalho, com dificuldades em comprar o bar, não tens notícias do Leo desde há semanas.
SAT sınavına kadar uyumak yok.
Então só dormimos depois dos exames.
Hayır, hiç satış deneyimim yok.
Não tenho experiência de vendas.
Bilinmeyen Bölgelerde yararlanılmayacak tek bir uçan sahte satıcısı bile yok.
Não há uma única nave de ferro-velho...
Uluslar arası silah satışında derse ihtiyacım yok.
Não preciso de uma lição sobre o negócio internacional de armas.
Bunun bir uyuşturucu satıcısıyla hiç alakası yok.
- Quem é esse traficante de merda?
Yanki maçı yok, "Satıcının Ölümü" yok.
Nada de jogo dos Yankee's, nada de "Death of a Salesman."
Köpek yoksa, satış da yok.
Sem cão não há negócio.
Yok, bunu bir kilise satışında kaptım.
Não. Arranjei isto num leilão da igreja.
Forman, S.A.t.'nin hiçbir anlamı yok.
Forman, os SAT's não provam nada.
Yemiş içmiş olabilirsin, işlere girmiş çıkmış, alım satım yapmış olabilirsin... ve ben de hayatımda hiçbir şey yapmamış olabilirim... Ama imkânı yok.
Possivelmente tenha bebido e jantado contratado e despedido, comprado e vendido e possivelmente eu não tenha feito nada com minha vida mas não há maneira.
Burada pek uyuşturucu satışı yok gibi.
Não há muito tráfico por aqui.
Yönetim kurulu toplantısında, denetçiler Lay ` e Borget ve işlemcilerin günlük ticari kayıtları yok ederek kazançlar üstünde manipülasyon yaptıklarını ve muhtemelen alım satım limitlerinin üstünde işlem gerçekleştirdiklerini söylediler.
Na reunião da administração, os auditores disseram a Lay que Borget e os seus corretores estavam a manipular os lucros a destruir o registo diário das transacções e provavelmente a apostar muito para além dos seus limites.
- Yok, satış departmanına geçtim.
Ele foi ser vendedor lá.
Montecito satılmış ama kimin aldığına dair bir bilgi yok.
O Montecito foi vendido. Mas não se sabe quem o comprou.
Hayır garaj satışı yok.
Nada de venda de garagem.
Satış görüşmelerimi hatırlatmana gerek yok, Linda.
Não me digas o que tenho de fazer, Linda.
Yok, bahçe satışını diyorum.
Não, estou a falar da "venda de rua".
Yani, yasadışı askeri havai fişekler satın alıp kendi evinde yakmanla bir ilgisi yok, öyle mi?
portanto o facto de ter aparentemente comprado artilharia militar ilegal, e tê-lo incendiado na sua própria casa não teve nada a haver com isto?
Evlat, satış reklamına ihtiyacım yok.
Rapaz, eu não preciso de discurso de vendedor.
Ve satış konusunda da zerre bilgin yok.
E não percebes nada de vendas.
Pekâla Jim, bilemiyorum ama, sanırım satış falan yok ortada.
Dwight, o que estamos a fazer? Jim, não sei, acho que essa venda não existe!
Elmas yoksa, para da yok satış da.
Sem diamante, não houve dinheiro, não houve venda.
Ne kadar satış olursa karının ressamlık kariyerinin o kadar ilerleyeceğinden bahsetmeme gerek yok herhalde.
Sem contar com o que essa venda significaria para a carreira da tua mulher.
Sen ve ben böyle peşinde gezerken bu satışı yapmasına imkan yok.
Não vai fazer a venda se continuarmos em cima dele.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65