Sen bile translate Portuguese
4,408 parallel translation
Sen üst düzey bir yazılım hackerı gibi görünsen bile tek bir gösteri onları ikna etmeye yetmeyecektir.
- Vais precisar de um software sofisticado, e mesmo que os convenças. uma demonstração não será suficiente.
Programa güven, Michael. Belki ne keşfettiğimizi görünce sen bile şaşırırsın.
Podes ficar surpreendido com o que descobrirmos.
Kimse beni seni takip ederken görmedi. Sen bile.
Ninguém me viu, nem mesmo tu.
Bu mantığı sen bile kurabilirsin.
Até tu consegues seguir esse raciocínio.
Yapabilsen bile Bay Gianopolous'a göre sen bir hiçsin.
Mesmo que pudesses, na visão do Sr. Gianopolous, não és ninguém.
Makine bana güveniyor, sen güvenmesen bile.
A Máquina confia em mim, mesmo que tu não confies.
- Bu çok bayağı! Sen bile yapmazsın bunu!
Isto é baixo, até para ti.
Sen bile bu kelimenin ne demek olduğunu bilmiyorsun.
Tu nem sequer sabes o que essa palavra significa.
Sen bile binebiliyor musun?
Tu sequer sabes montar?
Sen bile beni bulamadın.
Nem tu me encontraste.
Sen onu bulana kadar ben varmış olurum bile.
Quando o encontrares, estarei lá fora.
Burada bu şekilde olmasaydın bile, sen yine burada olurdun.
Se não estivesse já cá, também viria.
Ama sen yine de bu işi birine yıkmayı aklından bile geçirmiyorsun!
Mas não podes continuar a queixar-te por deitarmos as culpas para outro.
O olay yaşanırken bile sen Juice, o tabanca...
Inclusive quando tudo estava a acontecer... tu, Juice, a arma... eu vi.
Kendi ülkesi bile bulamazken sen nasıl buldun?
Nem o país dele o consegue encontrar. Como é que tu conseguiste?
Sen bunu uyurken bile yaparsın, adamım.
Fazes isso a dormir.
Sen- - ben seni tanımıyorum bile.
Eu nem o conheço.
Yani gaz odasına bile sokulsaydım ve bir seçim yapmam gerekseydi sana inanmak ile Sid'e güvenmek arasında üzgünüm, Bill. Sen kaybederdin.
Mesmo que fosse condenado à câmara de gás... e tivesse que escolher entre acreditar em si... ou confiar no Sid... perdão, Bill... mas você perderia.
Ama hiçbir şey kırılmamış, yüksek teknolojili kilidin bile. demekki ona giriş iznini SEN verdin!
Mas nada foi partido, nem mesmo as fechaduras o que significa que lhe deste acesso.
Sen beni görmüyorken bile
Mesmo quando vias onde eu estava, eu estava a tratar de ti.
Sen söyleyene kadar bunu düşünmüyordum bile.
Nem pensei nisso, até falares no assunto.
Sen hiç davet edilmeyebilirsin bile.
A ti... pode nunca vir a acontecer.
Peki, ben bile bilmezken... o yerin neresi olduğunu sen nereden bileceksin?
E como é que sabes que lugar é esse se nem eu sei?
Geç bile kaldı sayılır. Hadi be sen de!
- Não, acho que foi tarde demais.
Ben şahsen çok üzüldüğüm bir şeyi seninle paylaştım ama sen gram umursamadın bile.
Abri-me e partilhei algo que me perturba, e tu agiste como se nada fosse.
Sen böyle şeylere inanmazsın bile.
Mas, não acreditas nisso.
Hayatım, sen ona evlilik teklif ettikten sonra bile onunla birlikte olduğunun farkında mısın?
Querido, sabias que após a pedires em casamento, ela andava a dormir com ele?
Öyle desem bile, sen Katolisin.
E mesmo que me referisse, você é católico.
Steve, kalkanın olmasa bile sen hâlâ Kaptan Amerika'sın.
Steve, mesmo sem o teu escudo, Ainda és o Capitão América.
- Avukat bile değilsin sen.
- Tu nem és advogada.
Yardımcıların çoğundan daha iyi iş çıkarıyorum burası doğru daha hukuk fakültesine gitmedim bile bi'de gidersem olacakları sen düşün.
Sou melhor que a maioria dos associados daquela sala, e ainda nem fui para a faculdade de direito. Então imagina como serei depois que ter ido.
Vay be. Sen daha dans komitesinde bile değilsin ama şuraya bir bak.
Tudo isto e nem estiveste no comité de dança.
Sen bir fili bile 5 metreden vuramazsın.
Falhas um elefante a dois metros.
Kendi mikroplarımla sorunum yok benim ama sen ve diğerleri bana temizlik nutku çekemezsiniz. Kedi kumları bile daha temizdi.
Estou bem com os meus germes e tu não devias dar conselhos domésticos.
Bu sabah neredeyse konuşamadık bile. Sen de çok stresli gözüküyordun. Ben de seni neşelendirmeye geldim.
Mal tivemos a oportunidade de falarmos esta manhã e tu pareces tão stressado, então pensei vir aqui animar-te.
- Sen mi kötüydün ve şu an utancından yüzüne bile mi bakamıyorsun?
- Não. Tu foste terrível, e agora tens vergonha de olhar para ela?
Çocuklarını kendinden nefret ettirirsin. Bak, sen iyi birisin ama seni tanımıyorum bile.
Olhe, você é um doce, e eu nem a conheço.
Bunu ortaya çıkarmak benim ekibimin bile sadece bir gününü aldı. Başkaları ne yapar sen düşün...
A minha equipa só precisou de um dia para descobrir isso, e tu estás a lutar contra...
Sen kalk o kadar tarama yap asansör yaptır, yerin dibine indir bizi ama daha sokağın önünde ne var ne yok bakma bile.
Como todos os seus dispositivos e sensores e este elevador que tu construiste que nos leva até à Terra Média, e nem sequer te importas em fazer uma limpeza da rua que envolve o teu edifício?
Sen ve tayfan bir fiske bile yemeden paçayı kurtaracaksınız, öyle mi?
E tu e o teu grupo, simplesmente desaparecem sem nenhum arranhão?
Ama sen bunu ihtimal olarak bile görmüyorsun gibi geliyor.
- Tão simples, como?
Daha sen farkına bile varmadan bir çırpıda hallederim.
Serei rápido como um raio, volto num instante.
Sen hayaletlere ve meleklere inanıyorsun belki Santa Claus'a bile ama senin yüzünden dünyaya artık farklı bakıyorum.
Acreditas em fantasmas e em anjos e, talvez, até mesmo no Pai Natal. Por tua causa, comecei a ver o Universo de forma diferente.
Ama cidden, kahve makinesini almasaydın bile sen zaten bizim için birçok şey yaptın.
Mas, mesmo sem a máquina de café, tu deste-nos mais do que suficiente.
- O zamanlar sen daha doğmamıştın bile.
- Tu nem eras nascida.
Ve sen hayatının en önemli gününü planlamayla ilgilenmiyorsun bile.
E assim, não estás interessado no planeamento do dia mais importante da tua vida?
Ben bile kendi kulübümde oturamazken sen bu sadist orospu çocuğuyla en önde oturuyorsun.
Nem sequer me posso sentar no meu clube, e você está na primeira fila com este sádico filho da puta?
Doğru kelimesinin anlamını bile bilmiyorsun sen.
Não sabes o que significa isso.
Ama hep olur sen aksini söylerken bile.
Mas tens sempre, mesmo quando dizes que não tens.
Seni umursamıyor bile ama sen...
Sabe, ele não se importa consigo, e você apenas...
Ben kendim bile göremezken sen içimdeki iyiliği gördün.
Viste alguma coisa boa em mim, quando nem eu mesmo vi.
bile 28
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bilirsin 301
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bir 32
sen bana aitsin 27
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bir 32
sen bana aitsin 27
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132