English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tanık yok

Tanık yok translate Portuguese

518 parallel translation
Tanık yok, eh?
Sem testemunhas, hein?
Sağlam bir tanık yok, öyle değil mi?
Não tenho uma testemunha normal, pois não?
Tanık yok.
Não hà testemunhas.
- Tanık yok muydu?
Havia alguma testemunha?
- Tanık yok muydu?
- Não houve testemunhas?
Ne size, ne de başkasına çünkü sözlerimi doğrulayacak tanık yok.
Nem a vós nem a ninguém, sem testemunhas que o confirmem.
- Burada tanık yok.
- Não tem testemunhas.
Her şeyi kontrol ettim. Herkesle konuştum. Tek bir tanık yok.
Perguntei em todo o lado, não há testemunhas.
- Silah sesini duyan olmuş mu? - Tanık yok.
Recolhi as roupas da escola e do trabalho para uma busca na vizinhança.
Tamam, öğrenci yok, tanık yok.
OK, sem estudantes, nem testemunhas.
Kurbanın bilinci yerinde değil, tanık yok, arabanın sürücüsü yok.
Há uma vitima inconsciente, Não há testemunhas.
Tanık yok. Beni dinle.
Não há nenhuma testemunha.
Tanık yok, suç da yok.
Nada de testemunhas, nem de crime.
"Tanık yoksa cinayet de yok." dedi. - Ne?
Ora, não pode haver um assassínio sem testemunhas.
Hiç tanık yok mu?
Não há testemunhas?
- Tanık yok mu?
- Não há testemunhas?
- Tanık yok.
- Sem testemunhas.
Otelde bir tek tanıdık kişi bile yok.
Nem uma única personalidade de renome neste hotel.
Hayır, önemi yok. Laureta tanıdığım bir kızın iyi bir arkadaşı.
Ela é muito amiga de uma jovem que conheço.
Bana karşı hiç kanıtın yok ama ben savcılık için iyi bir tanık olabilirim.
Não têm provas contra mim. Daria uma boa testemunha de acusação.
Hiç tanık yok.
Sem testemunhas?
- Tanıdığım kız yok. Sana bir kız bulabilirim.
Eu não conheço nenhuma.
En iyi fanilayı alırım sana. Ama yalancı tanıklık yok, Georgie.
Se precisares de roupa, tens a melhor flanela, mas álibi, não!
Sanırım seni tanımıyormuşum gibi davranmanın bir gereği yok artık.
Presumo que é inútil fazer de conta que não o conheço. Miss Carla Vesari, Mr.
Şimdi, Bayan Millett, Gerçekten çok ihtiyatlısınız Ama artık beni tanımıyormuş gibi davranmaya gerek yok
Sra. Millett, a senhora é muito discreta mas não precisa seguir adiante fingindo não saber quem sou.
Canlı tanık falan yok.
- Não tem nenhuma.
Martey'i tanıyordun ve ne yazık ki hiç tanığın yok.
Conhecia o Martey e, infelizmente, não tem nenhum alibi.
Birkaç saat içinde Amerika ve Rusya birbirlerini yok ettikleri zaman, dünyaya hükmeden yeni bir güce tanık olacağız.
Em questão de horas, quando a América e a Rússia se aniquilarem uma à outra, vamos ver uma nova potência a dominar o mundo.
Şu kaçık Ahab'tan ( Moby Dick ) farkın yok ve bu adam da senin beyaz balinan.
Isto é, és um como aquele capitão sacana - e a Moby Dick com aquele tipo.
Tanık yok, Adam.
Nada de testemunhas!
Bir sürü tanık var. Her şey yanıp kül olacak. Kanıtlar yok olacak.
Muitas testemunhas, tudo a arder, nem uma prova sequer.
Bu dedektife karşı asla bir tanık ya da kanıt bulamazsınız. Bu yüzden adını vermemin de hiçbir anlamı yok. Anlıyor musunuz?
Nunca conseguirá testemunhas nem provas contra aquele detective, por isso, de nada serve nomeá-lo.
Dolayısıyla ben burada... saf bir şekilde kitabımı okurken, yanımdan geçerken... dönüp bana selam veren ve büyük babasının köstekli saatine bakıp... zamanı tam olarak belirleyen bir bahçıvan da olmadı. Kısacası Mösyö Poirot bende tanığın T'si bile yok.
Enquanto eu estava lendo tranquilamente o meu livro, não cheguei a ver qualquer jardineiro, com relógio de bolso a registar a hora, assim, Monsieur Poirot, eu não tenho nenhum álibi.
Kiralık ordusu olan birini tanıyorsan mesele yok.
Se conheceres alguém que tenha um exército para alugar, óptimo.
Halkım, hepinizi, kötü bir komplonun yok edilişine tanık olmaya davet ediyorum. San Marcos'u benden alma komplosu!
Meu povo, chamei-os aqui para todos testemunharem o fim de uma vil conspiração, uma conspiração para tirar San Marcos de mim!
Senin artık Michael diye bir tanıdığın yok.
Você não precisa do Michael como vale refeição mais.
Tanık bırakmak yok.
Nada de testemunhas.
Az önce USS Atılgan'ın tamamen yok olmasına tanıklık ettim, herkes kaybedildi, sadece bir kişi kaldı.
Acabei de testemunhar a destruição total da USS Enterprise, com a perda de todas as vidas, menos uma.
Dış görünümü dışında onda tanıdık gelen hiçbir şey yok.
A não ser a aparência, não existe nada nele que ache familiar.
Bütün yaşayanlar bir gün ölümle tanışacak ama benim için bir son yok artık.
Toda vida acaba eventualmente na morte. Mas para mim não há fim agora.
Artık birbirimizi bir süredir tanıyoruz. Ve bu nedenle sana bunu söylememde sakınca yok.
Já nos conhecemos há algum tempo, acho que posso falar sobre isto.
Bu defa bana göz kulak olan yaşlı kadın yok. Sahte çocuk bakıcısı kıtanın bir ucunda diğer ucuna evleri soyarak geziyor.
A bandida Baby-sitter deixou um rasto dos... seus roubos de pesadelo... por todos o território dos Estados Unidos.
Nasıl? Plakanın tam numarası yok, tanık da yok.
Não sabem da placa nem há testemunhas.
Rahip hiçbir şey görmemiş. Doğru düzgün bir tanık da yok.
Isso se ele admitir que estava dentro a igreja no primeiro lugar.
Malcolm X olarak tanıdığınız kişi artık yok.
A pessoa você conhece como Malcolm X não é não mais.
Bu kişi tanık listesinde yok.
Ela não está no rol de testemunhas.
Burada tanıdık olmayan hiçbir şey yok.
Não há nada que não me seja familiar.
Bu tanık için herhangi bir sorumuz yok, efendim.
Nenhuma pergunta, meritíssima.
Ailenle tanışma konusunda hiçbir sıkıntım yok.
Não tenho nenhum problema em conhecer os teus pais.
Tanık olduklarımız ve raporunuzda okuduklarımızın hiçbir bilimsel dayanağı yok ve hiç de güvenilir değil. Bunun farkındasınız değil mi?
O que acabámos de testemunhar, o que lemos nos seus relatórios de campo, não parece apoiado por bases científicas nem credibilidade.
Tanık da yok.
Sem testemunhas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]