Televizyon yok translate Portuguese
211 parallel translation
Vergi yok, televizyon yok...
Sem impostos, sem televisão...
Gidip dinlenelim. Radyo, televizyon yok, telefon yok. Müşterilerden de bin mil uzak.
Sem rádio, televisão ou telefone, a 1000 milhas dos clientes.
Radyo yok, sinema, televizyon yok.
Sem rádio, sem filmes, sem televisão.
Televizyon yok, ha?
Não tens televisão?
- Televizyon yok.
- Não há televisão.
— Sana televizyon yok!
Não há televisão para ninguém.
- Televizyon yok.
- Não tem TV?
Televizyon yok!
Não tem TV!
Kate, burada televizyon yok!
Kate, aqui não há televisão!
Televizyon yok çünkü elektrik yok.
Não há televisisão porque não há electricidade.
Televizyon yok mu? Yatak odasında, kameralarla.
Divertiste-te, conheceste pessoas.
Televizyon yok.
Não há TV.
Buzdolabı yok, televizyon yok, telefon yok!
Sem frigorifico, sem televisão, sem telefone!
Bu akşam televizyon yok. Haydi.
Hoje não há televisão.
Muhabir yok, Televizyon yok. Karanlık savaş.
Sem jornalistas, sem televisão, sem reportagens.
Çok televizyon yok.
Não a deixe ver muita televisão.
- Bugün televizyon yok, tamam mı? - Tamam.
Hoje não há TV, está bem?
Çalışma yok, televizyon yok, güneş ışığı yok.
Sem exercício, sem salão de jogos, sem luz do dia!
Televizyon yok.
Nada de televisão.
Telefon yok faks yok, televizyon yok.
Sem telefones, sem faxes, sem televisão.
- Orada kablolu televizyon yok.
Aquilo é uma mansão. - Não tem TV cabo.
Televizyon yok mu?
Sem televisão?
Bu ülkelerin hiç birinde kablolu televizyon yok.
Repare que são todos países sem televisão por cabo.
Senin evinde televizyon yok mu? O çok büyük.
Não tens TV em casa?
Orada televizyon yok. CNN bile.
Nenhuma equipa de televisão, mesmo a CNN... não têm nada.
Müzik yok, radyo yok, televizyon yok, telefon yok, hiçbir şey yok.
Sem música, sem rádio, sem televisão, sem telefone, nada.
Televizyon yok.
Não tenho televisão.
Televizyon yok, müzik yok, kitap yok.
Estou de castigo durante seis ou sete meses.
Tıpkı senin ve televizyon dünyasında elini sürdüğün her şeyin yok olduğu gibi.
Como tudo o que tu e a instituição da televisão tocam, é destruído.
Televizyon izlemek yok.
Nada de televisão.
Taahhüt yok. Aynı televizyon gibi.
Sem compromissos, como o resto da televisäo.
Benim evimde televizyon bile yok.
Eu nem tenho um televisor.
Video oyunu yok, televizyon izlemek yok, yatıya kalan başka arkadaş yok.
Sem jogos, sem televisão e sem mais amigos... -... a passar cá a noite.
Kablolu televizyon bile yok.
Não há TV por cabo.
Fazla televizyon izlemek yok.
Não vejas demasiada televisão.
Tabii ki 304. yasa onaylanmadığı takdirde televizyon anketinin yasal geçerliliği yok.
É apenas uma sondagem televisiva sem força vinculativa, a menos que a Proposta 304 seja aprovada.
Henüz yok. Ne var ki bazı ilginç televizyon yayınlarına rastladık.
Ainda não, embora tenhamos visto algumas transmissões de televisão muito intrigantes.
Gurur duyacağım hiçbir şey, televizyon programı ve pop müzikten başka geriye bakıp hissedebileceğim hiçbir şeyim yok.
Não tive nada como isto. Nada que me orgulhasse, nada que eu possa olhar para trás e sentir nostalgia exceto programas de TV e música POP, e tal.
Televizyon yok.
Não há televisão.
Televizyon da yok.
- Nem televisão.
Telefon, televizyon, grup yok.
Sem telefone, sem televisão, sem banda, nada.
Televizyon falan yok.
Nada de televisão.
Televizyon nasıl açıldı bilmiyorum ama dövüşmenin kimseye bir faydası yok.
Não sei quem ligou o televisor, mas lutar não ajuda.
Söylendiği gibi telefon, televizyon da yok.
Não. E como já sabem, não há telefone nem televisores.
Televizyon da yok.
E nada de televisão.
Birkaç hafta televizyon ve bilgisayar yok.
Não podes ver televisão nem jogar computador durante umas semanas.
Televizyon, radyo yok. Burada cep telefonu bile çalışmaz.
Sem TV, sem rádio, nem os telemóveis funcionam.
Buffy yok diye neden devriye attığımızı anlamıyorum. Evde kalıp televizyon seyretmeyi tercih ederim.
Por que temos de patrulhar enquanto a Buffy está fora?
- Ve televizyon izlemek yok.
- E nada de televisão.
Televizyon veya radyom yok.
Não tenho uma televisão nem um radio.
Annem, ödev yaparken televizyon izlemek yok, demişti.
A mamã não me deixa ver televisão enquanto faço os deveres.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65