Tv yok translate Portuguese
308 parallel translation
Aylık 50 $, TV yok.
50 dólares por mês. Sem televisäo.
- TV yok, gazete yok, sadece sen ve ben.
- Sem TV, nem jornais. Só tu e eu.
TV yok, ve her gece kavga.
Não tem televisão e há brigas todas as noites.
TV yok, gazete yok - yalnızca sen ve ben.
Nada de televisão, de jornais, só tu e eu.
Yardımcı boksör yok, TV yok, hiçbir şey yok?
Sem lutas, TV, nada?
TV yok.
Sem TV.
Baksana, Al. TV yok.
Mas, antes de o levares ao veterinário, pedias-lhe umas dicas?
- Annesinde kablolu TV yok.
- A mãe não tinha televisão por cabo.
Bilgisayar olduğundan beri, insan rahatlığı kalmadı klima yok, TV yok, fırınlanmış tako cipsleri ve peynir yok.
E como ele é um computador, isso significa sem confortos humanos... sem ar-condicionado, sem TV, sem tacos de queijo no microondas. Por quê?
Telefon yok, TV yok, klima yok doğanın güzel kokusuna tahammül edemiyorlar.
Sem telefone, sem televisão. Sem ar condicionado, sem tolerância à fragrância da natureza. Ninguém o quis.
Pardon, demek istediğim bu evde hiç TV yok.
Não, lamento mas não há nenhuma nesta casa.
TV yok, ama hastalar var.
Não temos televisão, mas temos doentes.
"Hiç bir ünlü yok, kablolu Tv yok".
Sem celebridades, sem TV Cabo.
Üçe kadar sayıyorum. Eğer oyuncaklarını toplamazsan, Bir haftalığına TV yok.
Vou contar até três e se não arrumas os brinquedos, não vês TV durante uma semana.
Bir hafta boyunca TV yok.
Uma semana sem TV.
- Dave, bu gece maçını izledik. - Yani? - Bir şey yok, sadece izledik.
- Assistimos à sua luta na TV ontem.
Yeterince vaktim yok. TV izlemek daha kolay aptal kutusu olduğu düşünülse bile.
Mesmo quando tenho tempo, é mais fácil ver TV, ainda que seja uma porcaria.
Üzgünüm Calvin. Dün TV istasyonundan kaçtıklarından beri bir haber yok.
Nada desde que saíram da estação de TV ontem.
Senin, TV kanallarında iş kapabilecek bir yapın da yok.
Não tens personalidade para trabalhar em televisão.
Gizlice Roma'ya gelip Tv de dans edeceğimi söyleyecek yürek yok demi bende, haklı mıyım?
Não te atreveste a dizer que estou cá para bailar na televisão, ahn? Ah, devias ter-me visto, aqui há ums... 20 ou 25 anos.
- Televizyon yok.
- Não tem TV?
Televizyon yok!
Não tem TV!
Kabullen artık, sen TV deki kız kadar dahi güzel olsan, ben yine seni yok sayardım... çünkü sen benim karımsın.
Encaremos os factos, mesmo que fosses linda como a rapariga da TV, continuaria a ignorar-te, porque és a minha mulher.
Annesinin kablo TV'siyle ilgisi yok. Onu senin kablon geri getirdi.
O teu cabo é que a fez voltar, meu.
Televizyon yok.
Não há TV.
Selam şirin şey. Vaktin var mı? Senin için yok, yosma!
Só aguento isto porque ponho a TV pequena na almofada ao lado dela para eu poder ver Get Smart.
Odalarda Yemek Pişirmek Yok TV ve Odaları Temiz Tutun Eğlenceli bir yere benziyor.
Parece ser um sítio divertido.
- TV seyredersem, yok.
- Se me deixares ver televisão.
TV şovunda ne giyeceğim hakkında fikrim yok, ama nasıl suya dalmak gerektiğini sana öğretmek için her şeyi durdurdum.
Não tenho idéia quando vou aparecer no show da TV, mas parei tudo a fim de ensiná-lo a mergulhar.
- Bugün televizyon yok, tamam mı? - Tamam.
Hoje não há TV, está bem?
- Bunun için özür dilerim.. - İşte tamam. Bizim TV ile işimiz yok, var mı yoksa?
- Não queremos televisão, pois não?
- Olsun TV ile işimiz yok ki.. - TV'mi, doğru ya..
- Não queremos TV, pois não?
Kablolu televizyon bile yok.
Não há TV por cabo.
Televizyonunun içi yok.
Sua TV. Não tem nada dentro.
Yüzme havuzu yok alışveriş merkezi yok, kablolu yayın da yok.
não tem piscina, não tem? , não tem tv cabo.
Gabbo'nun bu tür konuşmalarının ne Tv ne de dışarıda yeri yok.
tipo de linguagem do Gabbo nao tem lugar dentro nem fora da tv.
Gazete tecrüben yok, sen televizyoncusun.
Não tem experiência em jornais, é da TV.
Özel odası, üç öğün yemeği, kablolu TV'si olacak. Karımın bile kablolu yayını yok.
Terá cama e roupa lavada de graça, e televisão por cabo... que nem a minha mulher tem...
- Hala televizyonumuz yok, Butt-head.
Continuamos sem TV, Butt-head.
Kablocu ortalıkta yok.
Horríveis. O tipo da TV cabo não apareceu.
Kendi televizyonu bile yok.
Nem sequer tem TV.
Televizyonda başka bir şey yok mu?
Não há mais nada na TV? Será possível?
Annemin iş yeri TV'mizi içeriyorsa bunun için yapabileceğim bir şey yok.
Não tenho culpa que o local de trabalho da mãe tenha TV.
Kablo şirketi işçileriymişler, sabıka kayıtları yok.
O funcionário da empresa de TV por cabo não tinha cadastro.
Gurur duyacağım hiçbir şey, televizyon programı ve pop müzikten başka geriye bakıp hissedebileceğim hiçbir şeyim yok.
Não tive nada como isto. Nada que me orgulhasse, nada que eu possa olhar para trás e sentir nostalgia exceto programas de TV e música POP, e tal.
TV için bunun önemi yok.
Na TV, não faz diferença.
Kablolu yayınım yok.
Não tenho TV por cabo.
Telefon yok, TV yok, arkadaş yok.
Sem telefone, nem televisão, e amigos.
Yok canım, Ben TV'ye çıkmadım hiç.
Ouve, não pesco nada de TV. Só sei escrever sobre desporto.
33 kanal değerinde, kablolu TV faturası yok.
Televisão muito nítida, com 33 canais, e sem contas de TV cabo mensais.
Kablolu TV faturası yok mu? "
Sem contas de TV cabo? "
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65