Yalnızdım translate Portuguese
603 parallel translation
Çok yalnızdım ve birden siz ortaya çıktınız.
Estava tão sozinha e de repente você estava lá.
Evet, Victor. Yalnızdım.
Sim, Victor, estava.
Sadece konuşacak birine ihtiyaç duydum, yalnızdım Stephanie
Eu só preciso falar, Sinto-me muito sozinho.
Hayatım boyunca yalnızdım.
Estive sozinha durante toda a minha vida.
- Hayır hayatım. Zaman yoktu. Hem yalnızdım.
Não, querida, não houve tempo, e eu estava sozinha.
Daha önce yalnızdım ve iyiydim, belki de daha iyiydim.
Já estive só antes e estive bem, talvez até melhor.
Ogün öyle yalnızdım ki... Peter Rabbit'le bile at binmeye razı olabilirdim.
Estava tão só naquele dia, que até era capaz de cavalgar com o "Peter Rabbit".
Çok insan tanıyordum, ama ben de yalnızdım.
Eu conhecia muita gente mas também me sentia só.
Arkadaşlarım ya da beş kuruş para olmadan bu odada yalnızdım.
Tenho estado sozinha, sem amigos e sem dinheiro.
Yalnızdım.
Estava só.
Yalnızdım. Kelimelerle anlatılmaz bir biçimde yalnızdım.
Estava só, inexplicávelmente só.
Çok korkmuştum ve yalnızdım.
Assustada e só.
Yokluğunda çok yalnızdım, Frankie.
Sem ti, Frankie.
Yalnızdım.
Estava muito sozinha.
Çünkü yalnızdım.
Porque estava sozinho.
Bir otel odasında yalnızdım.
Estava no quarto do hotel sozinha.
Sen gelmeden önce o kadar yalnızdım ki burada.
Se soubesses como estava só, antes de tu vires.
Ben tam burada idim, bütün gün odamda yalnızdım.
- Digo, sim! Estive aqui no quarto o dia inteiro.
Yalnızdım.
Eu fiquei só.
Öyle yalnızdım ki.
Senti-me täo só.
Haftalarca komada yattım. Kendime geldiğimde... Yalnızdım.
Estive em coma, por muitas semanas, e quando acordei, estava sozinho.
Ben de çok yalnızdım Lucila.
Eu também estive só, Lucila.
Hayatım bomboştu ve o kadar yalnızdım ki.
Havia um vazio tão grande em minha vida e me sentia tão sozinha.
Tüm hayatım boyunca yalnızdım.
- Estive sozinho toda a minha vida.
Yalnızdım.
Estava sozinho.
Çok yalnızdım, bir insan sesi duymak istedim.
Estava a sentir falta do som de uma voz humana.
Çok yalnızdım.
Sentia-me tão só.
Çok yalnızdım.
Fiquei muito sozinha.
"Tatiana, ben yalnızım, 40 yaşındayım ve her zaman yalnızdım."
"Tatiana, estou sozinho, Tenho 40 anos e tenho estado sempre sozinho."
Bir akşam, üç kızla birlikte okuma odasında yalnızdım.
Uma noite, estava sozinha a estudar na biblioteca um oficial ouviu algumas raparigas a rir... Elas continuaram.
Sen yokken o kadar yalnızdım ki.
Foi tão solitário, quando estiveste fora.
Evet, çok yalnızdım.
Sim, tenho estado muito solitária.
Bunca zamandır yalnızdım.
Tenho estado sozinha o tempo todo.
O kadar yalnızdım ki.
Estava tão solitária.
Barınak yoktu ve yalnızdım.
Sem abrigo e eu estava só
Hayır, ben yalnızdım.
Não, estava sozinho.
Siz küçük yaramazlar olmadan burada çok yalnızdım.
Isto estava demasiado sossegado sem vocês, seus patifes!
Yalnızdım. Ne param, ne şık bir elbisem, ne visa kartım vardı, Bogotá Colombia'da öylece köşede bekliyordum...
Não tinha dinheiro, nem roupas, nem visa, numa esquina de Bogotá na Colômbia...
Pekala, odamda yalnızdım, ve bir şey beni tuttu ve boğmaya başladı.
Estava sozinha no meu quarto, e... alguma coisa agarrou-me e sufocou-me.
Sevgili madam size o sözü vâdettiğimde yalnızdım.
Minha cara'madame'... Quando lhe fiz aquela promessa, eu estava só.
Bütün hayatım boyunca yalnızdım ve şimdi sen kaderimi değiştirecek olan kişi oluyorsun.
Sempre fui só, e agora o destino vai afastar-me de ti.
Ancak, yalnızdım Dina ile karşılaştığım güne kadar.
Mas, sempre só. Até ao dia em que encontrei Dina. NOVA IORQUE 1959.
Sen gelmeden önce tamamen yalnızdım.
Antes de vires, eu estava completamente sozinho. É mau estar sozinho.
- Hatırladığım kadarıyla yalnızdı.
- Ninguém, se bem me lembro.
Sensiz çok yalnızdım.
Tenho estado muito sozinha.
Savaş sırasında Brian'la ben burada yalnızdık. Ama hep Mark'ı bekliyorduk. Bu da günleri doldurmaya yardım ediyordu.
Durante a guerra, o Brian e eu estávamos sós... mas sempre esperávamos Mark, e isso ajudou a preencher os dias.
Yalnızdım.
Estava sozinha.
O gece bu çocuğun başının belada olduğunun farkına vardım, belki yalnızdı.
Descobri que o menino está com problemas.
Hayır, yalnızdım.
Não, eu estava sozinho.
Denizaltımız artık bu çetin sınavda yalnızdı.
O U-Boot está sozinho agora, a caminho
Hep yalnızdım.
Estava sempre sozinho.
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız değilsin 86
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız değilsin 86