English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yararı yok

Yararı yok translate Portuguese

707 parallel translation
Yararı yok.
É inútil.
Hayır, yararı yok.
Não, não vale a pena.
Tanrı'nın iradesine karşı çıkmanın hiçbir yararı yok.
Não adianta lutar contra a vontade dos Céus!
Bana isim takmanın bir yararı yok Susan, çünkü seninle tartışmayacağım.
- De nada vale chamar-me nomes. Não volto a discutir consigo.
Numara yapmanın yararı yok artık. Göremiyorum.
Não vou mais fingir, não consigo vê-lo.
Yararı yok ekselansları.
Excelência, é inútil.
Bunu düşünmenin yararı yok.
Não adianta pensar nisso.
- Yararı yok.
- Não adianta.
Yararı yok!
É inútil.
- Biliyorum. Yararı yok.
Mas não posso fazer nada.
- Yararı yok, Mike.
- Não adianta, Mike.
Yararı yok Jekyll.
Não adianta, Jekyll.
Yararı yok Jekyll.
Não adianta.
- Bunun yararı yok.
- É inútil.
Yararı yok, sevgilim.
É inútil, querida.
Yararı yok, o kadar.
Bem, näo vale a pena, näo há mais nada a dizer.
O zaman telgrafın bana bir yararı yok.
Só se podem mandar escritos. Então, para mim o telégrafo não vai servir de nada.
- Ama bir yararı yok.
- Mas não serve de nada.
Yararı yok Büyükbaba.
Isto não é nada bom, avô.
Olmamış gibi davranmanın bir yararı yok, çünkü oldu.
É inútil fingir que nunca aconteceu, pois aconteceu.
- Yararı yok.
- Não vale a pena.
Davanıza duyduğunuz bağlılığa, cesaretinize büyük saygım var. Ama anlamalısınız, devam etmenin hiçbir yararı yok. Siz bir komünistsiniz.
E respeito essa sua prova de coragem... esse seu espírito de sacrifício... mas deve entender que não pode continuar.
Kendimi kandırmanın yararı yok.
Não vale a pena enganar-me.
Saklamanın yararı yok.
É inútil esconder.
İyi bir turist gibi davranıp tepeye çıkarak deniz manzarasını izleyebilirdim. Ama dönüp "İyi manzara, ha?" diyebileceğin biri yoksa bunun bir yararı yok.
Podia ir ver o mar como um bom turista, mas não adianta se não temos a quem elogiar a vista.
Bunun hiçbir yararı yok, evlat.
Aí não vais encontrar nada, rapaz.
Yararı yok.
Não prestas, Willie.
Yararı yok.
Não prestas.
Yararı yok.
Nada bom, senhor.
Artık yararı yok ben, ben yapamam.
Não há remédio. Não consigo.
Daha önce denedim. Ama Sam yararı yok dedi.
Já tentei fazê-lo pelo Sam, mas de nada serviu.
Söz vermenin yararı yok.
Promessa não bom.
Bunun yararı yok, Albay.
Não, Coronel.
Bağırmanın bir yararı yok.
Gritar em nada ajudará.
Ağlamanın bir yararı yok.
Chorar não vai ajudar.
Yararı yok.
Não posso esperar!
Bir yararı yok.
Não vale a pena.
Kendimi kandırmanın bir yararı yok.
Por mim não tenho ilusões.
Yararı yok tatlım.
É escusado, querida.
- Yağmurun da pek yararı yok.
- A chuva não ajuda muito.
- Hakaretlerin yararı yok.
- De nada adianta insultar-me.
- Sinirlenmenin yararı yok.
- Não vale a pena exaltares-te.
Ona gitmenin de yararı yok.
Não adianta falar com ele.
Yararı yok. Bırak peşini.
É escusado Mais vale dizer.
Fakat kahretsin, yararı yok.
A mãe não me deixaria nem tocá-la.
İnsan tutuklama yetkisi yok ama araştırma yapabilir. Bence size yararı olur.
Não tem autoridade para prender seres humanos... mas pode investigar, pelo que acho que te seria útil.
- Saklanmanın bir yararı yok artık.
- Para que estás a correr?
Yararı yok.
Sabes que não te deixo.
Isabella gibi sadece güzel görnünmede hiç bir yarar yok.
Não se ganha nada por apenas se parecer bonita como a Isabella.
Yararı yok.
Nada.
Ama Oksijen Yok Edicisi'ni toplumun yararına kullanmanın bir yolunu bulabileceğime inanıyorum.
Mas, eu acho que posso encontrar um uso para o Destruidor de Oxigênio... mais benéfico para a sociedade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]