Yarın sabah translate Portuguese
3,885 parallel translation
Çünkü yarın sabah ayık bir şekilde yola çıkacağız.
Preciso de ti em condições para navegar de manhã.
Terrence, yarın sabah Attica'ya nakledilecek.
O Terrence vai ser transferido para Attica amanhã.
Edeceğim. Yarın sabah ilk iş.
Vou fazê-lo de manhã.
Yarın sabah okula zamanında gideceksin.
Amanhã de manhã, vais a horas para a escola.
Kate, yarın sabah erken gelebilir misin? Elbette.
- Kate, pode chegar cedo amanhã?
Seninle yarın sabah 11'de görüşecekmiş.
O Avo encontra-se contigo amanhã de manhã às 11h.
Yarın sabah ustalar geliyor kuyuya çimento dökecekler.
Vão encher o poço amanhã com cimento.
Ben şimdi yarın sabah kalkacağım bütün o güzelliğimle açacağım bilgisayarı üye olduğum erotik siteye bir gireceğim, aha sizin kız!
Amanhã de manhã vou-me levantar e ligar o computador, e entrar num site erótico do qual sou membro, e lá está a sua filha!
Yarın sabah buradan gidiyorsun.
Amanhã de manhã vai-se embora.
- Yarın sabah.
- Amanhã de manhã.
Ama yarın sabah ifade vermemiz gerekecek.
Mas temos que dar os nossos depoimentos pela manhã.
Yarın sabah.
Amanhã de manhã.
Yarın sabah ilk iş James Barca'yı serbest bırakıyoruz.
Vamos soltar o James Barca amanhã de manhã.
Artık her neyse, Nathan Cley bunu yarın sabah masasında istiyor.
Seja lá o que for, Nathan Cley precisa disso na mesa dele amanhã de manhã.
Maalesef yarın sabah Nathan Cley'in masasında olmayacak.
Sim, mas não estará na mesa do Nathan amanhã de manhã.
Pekala, dinleyin Ne yapıyorsanız bırakın, bugün izin günüm Bu yüzden o çirkin yüzlerinizi görmek istemiyorum. Ama o kemikli kıçlarınız yarın sabah tam 7'de burada olursa iyi olur.
Tudo bem, você muito escute pare tudo o que você está fazendo, é o meu dia de folga, então eu não quero ver nenhum dos seus rostos feios hoje mas amanhã de manhã quero vocês aqui, voltem aqui às 7 horas em ponto
Akira macerası buraya kadar Yarın sabah Delhi'ye dönüyorum. Sonunda, benden kurtuluyorsun.
Akira o entretenimento acabou amanhã de manhã volta para Delhi finalmente você se livrou de mim, pelo menos agora dá-me um sorriso sexy
Amanda bu akşam eşyalarını toplayacak yarın sabah da taşınmasına yardım edeceğim.
A Amanda vai arrumar as coisas hoje e amanhã vou ajudá-la com as mudanças.
Yarın sabah mı?
Amanhã de manhã?
Yarın sabah müfettiş göndereceğim.
Não te preocupes. Vou mandar um inspector pela manhã.
Hayır, yarın sabah ilk iş oraya gider, kendim yaparım.
- Amanhã de manhã vou lá eu mesmo.
Maryland kupon biriktirme grubu, yarın sabah Frederick'teki Yarı-Fiyat-Harry'nin evinde toplanıyor.
O clube de cupons de Maryland vai ter reunião amanhã de manhã na casa de Harry Meio-Preço em Frederick.
Her neyse. Tamam. Celpler yarın sabah masamda olsun.
Quero as intimações na minha secretária, de manhã.
Yarın sabah kurbanın cesedi üzerinde büyük bir otopsi yapacak.
Ele vai fazer uma autópsia completa amanhã de manhã.
Yarın sabah, Japonya'dan on kişilik misafirim uçakla geliyor, onların bankadaki dev hesaplarını kazanmam için, daha henüz başlamadığım bir PowerPoint sunumuyla... onları hayran bırakmak zorundayım.
Amanhã de manhã chegam dez clientes do Japão e, para ganhar a conta gigantesca deles, tenho de os fascinar com uma apresentação em PowerPoint que ainda nem comecei.
Senin için bunu yapabilirim. Yarın sabah ilk iş onları arayacağım.
Posso fazer isso por ti, ligo-lhes logo amanhã de manhã.
- Bir aksilik çıkmazsa yarın sabah.
Se tudo correr bem, amanhã de manhã.
Yarın sabah saat 10 nasıl?
Que tal amanhã às dez da manhã?
Yarın sabah görüşürüz.
Até amanhã de manhã.
Yarın sabahınızı Federal Büro'ya gelip birkaç soruya cevap vermeye ayırmanızı öneririm.
Sugiro que apareça amanha de manhã, no escritório, para responder a algumas perguntas.
Ve kızağı yarın sabah iniyor.
E o trenó dele chega amanhã de manhã.
Yarın sabah yeni bir araba bulacağım ve sonra..
Amanhã de manhã vou encontrar um carro novo e...
Yarın sabah, yatağımın üstü Mars'ın yüzeyi kadar kuru olacak kutup noktaları hariç tabii.
Amanhã os lençóis estarão secos como a superfície de Marte, exceto pelos polos.
Yarın sabah çıkıyoruz.
Saímos amanhã de manhã.
Yarın sabah Bay Marshall'ı ararım ben.
Ligo ao Prof. Marshall amanhã de manhã.
Artık her şey dürümler, kiralık katiller bir şey istemeler ve yarın sabah azıcık huzur hissedebilmem için içtiğim Xanax'tan ibaret.
E agora são burritos, assassinos contratados, favores e Xanax para conseguir aguentar até à manhã seguinte, para ter aquele meio segundo de paz.
Yarın sabah uyandığında ve aynaya baktığında, kendini ilk kez görmüş gibi olacak ve bir daha asla sigara içmemeye karar vereceksin.
Quando acordar amanhã e olhar para o espelho, vai ver-se como se fosse a primeira vez e vai decidir que nunca mais vai fumar outra vez.
Sen bu gece eğlenmene baksan da deneyine yarın sabah başlasan, olmaz mı?
- Que tal desfrutares da festa, esta noite, e começares a experiência amanhã de manhã?
Yarın sabah Emma ile kumsala gitmek için plan yapmıştık.
Acabei de combinar uma ida à praia com a Emma amanhã de manhã.
Yarın sabah 7.42 de San Jose, Costa Rica'ya uçuyor.
Vai sair amanhã de LAX às 07h42, para San José, na Costa Rica.
Elektrik şirketinin suratına telefonu kapadım, ve arızalı bir hat haline dönüştü, bu yüzden yarın sabah ilk iş tamir edecekler.
Acabei de falar ao telefone com a empresa de eletricidade e trata-se de um cabo com falhas, portanto vão arranjá-lo logo pela manhãzinha.
Yarın sabah saat dokuzda, buraya harcayacak.
Amanhã de manhã, ela colocará aqui.
Uyuyamıyoruz çünkü arkadaşımız yarın sabah cinayetten duruşmaya çıkıyor.
Não conseguimos dormir porque a nossa amiga vai ser julgada amanhã, por homicídio.
Veya yarın sabah.
- Talvez amanhã de manhã.
Yarın sabah saat 9'da elinde elektrikli testereler olan iri yarı adamlar gelecek.
E amanhã às 9h, homens com motosserras vão chegar.
Deniyorum görürsem ne yaparım, bilmiyorum. Yarın sabah tek kişilik bir hücreye geç. Bu benim hakkım.
Se não me dão uma cela individual não sei o que faço amanhã, tenho esse direito.
Yarın sınav sabah... 1 saat sınav... sadece gelmen gibi... sadece gitmen gibi!
Amanhã o exame é de manhã... Um exame duma hora... Vens e vais num instante!
Bu sabah yarım saat geç kaldın. Ona say.
Chegou meia-hora atrasado esta manhã, é assim que compensa.
Nasılı görüyorsun, nedeni ise, Sabah 6 da gidiyoruz sanmam. yani yarın.
O "como" é fácil de explicar, e o "porquê" é porque, pensei que saíamos às seis da manhã de amanhã.
Yarın sabah konsoloslukta Güneydoğu Asya konferansı var.
Amanhã de manhã, vai haver uma conferência no consulado do Sudeste da Ásia.
Yarın sabah 8 de. "
"Amanhã às oito da manhã".
yarın sabah 8 21
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah saat 10 17
yarın sabah 10 25
yarın sabah 9 28
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah saat 10 17
yarın sabah 10 25
yarın sabah 9 28
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabahları 23
sabah 11 17
sabah 3 24
sabah 7 50
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabahları 23
sabah 11 17
sabah 3 24
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabahın 2 27
sabah olmuş 17
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabahın 2 27
sabah olmuş 17