Çok karışık translate Portuguese
1,451 parallel translation
Kafam çok karışık.
Estou mesmo confusa.
Bu olaydaki payım konusunda kafam çok karışık.
Estou totalmente confusa sobre a minha parte nisso.
Erkekler kafası çok karışık olabilir.
Os homens são muito confusos.
- Eee? - Kafam çok karışık, anne.
Não, não é estranho.
Sanırım aklın çok karışık.
Acho que estás muito encrencado nesse momento.
Gördüklerime bakılırsa, kafası çok karışık ve korkmuş genç bir adamsın.
Pelo que vejo, um jovem muito confuso e com medo.
Belli ki şu anda kafam çok karışık ve dün gece bir tür, ergenlik ayini miydi?
É óbvio que estou muito confusa neste momento... e a noite passada foi uma espécie de, não sei, ritual de passagem.
Çok karışık.
É um pouco complicado.
Kafam çok karışık, bliyorsun Frank.
Fui condenado, Frank.
- Gerçekten çok karışık...
É uma situação complicada.
Bu sefer herşey çok karışık.
Desta vez é mais complicado, Danny.
Bir vaiz olarak çok karışık bir ekiple takılıyorsun.
Para um pregador... você mora com pessoas bem variadas.
Bu çok karışık bir konu, Gina.
É um tema muito complexo, Gina.
Çok karışık ve anlayamadığım bir sürü zımbırtı var.
O grande problema é que eu não entendo algumas coisas neste computador.
- Oov, buralar çok karışık bugün, ha, Jim?
- Que confusão que houve para aqui, não?
Çok karışık bir ilişkimiz olmuştu.
Tivemos uma relação complicada.
Çok karışık.
A trama complica-se.
Çok karışık.
É muito... complicado.
Gevezelik ediyor olmak istemem - - ama her şey çok karışık ve Mike hakkında o kadar çok şey varki, tahmin bile edemezsin.
É que é tudo muito complicado, e tu pouco sabes sobre o Mike.
Durum çok karışık.
É realmente complicado.
Kafam çok karışık.
Estou só... Estou mesmo confusa.
Tanrım, bu çok karışık.
Isto é tão confuso.
Okey, Bence bu çok karışık.
- Não, eu acho que é complicado.
Çünkü kafası çok karışık.
- Ela tem um conflito interior.
Bak Nathan, bu çok karışık.
Olha. Nathan, é complicado.
Kate, gerçekten, bu çok karışık- -
- Kate, a sério, é mais complicado...
Bu çok karışık bir şekil.
É uma forma complicada.
Ama çok karışık olursa, pes ederim.
- Mas se começar a ficar muito complicado, eu desisto.
Üzgünüm baba, ama bu gerçekten çok karışık bir plan!
Desculpa, pai, mas é um plano muito complicado para mim.
Aklım çok karışık.
- Estou um bocado confusa.
Çok karışık.
Complicado demais.
Kafam çok karışık, ama mutluyum.
É confuso, mas não está mal.
Sıkıcı bir işi, ondan hefret eden bir karısı ikisine de çok benzeyen 3 çocukları vardır, herşey bir şaka gibidir.
O gajo tem um emprego ranhoso, tem uma mulher que o odeia... e três filhos que o acham um falhado...
Kar-kış, sıcak-soğuk demeden çok iyi yıkanmalısın.
Uma boa lavagem é importante. Na neve, gelo, sempre.
Bunu durduramayacağımın farkındasındır. Çok fazla karışık.
Decerto compreendes que não posso deter esta grande máquina, demasiadas engrenagens...
Çok nazik ve kırılgan olduğuna inanırsınız... ama elinizi sıkar gibi kolayca sizi öldürebilir de.
Você acredita que ele é gentil e tão facilmente magoável, mas tanto o pode matar como apertar-Ihe a mão. Acredito nisso.
Meleğim, çok özür dilerim. Bir karışıklık olduğunu duydum.
Sinto muito, meu anjo.
Belli ki hayatın, söylediğinden çok daha fazla karışık.
Obviamente a tua vida é mais complicada do que deixaste transparecer.
Çok sıkıcı tıpkı karım ile alış verişe gitmek gibi.
Isto é mais secante do que ir às compras com a tua mulher.
Richard çok sık değiştirirdi vasiyetini. Onu ekler, bunu çıkarırdı. Ama asla bu kadar dramatik bir şey yapmamıştı.
E o Richard mudava-o constantemente, adicionava isto e aquilo, mas nada tão dramático quanto isto.
Ve hayatım boyunca çok sıkı çalıştım, fakat verem birikimlerimizi bitirdi, ve sevgili karım...
Trabalhei duro a vida toda, mas a tuberculose acabou com as nossas economias, e minha amada esposa de 40 anos mal pode...
Kızını görmeyi ve karısına aktör olabileceğini kanıtlamayı çok istiyordu.
Estava ansioso para ver a filha... e provar à mulher que tinha o que era preciso para ser actor.
Ed, lobiden aradılar. Karın buraya doğru geliyormuş ve çok kızgınmış.
Ed, a recepção ligou, a sua esposa está a subir, e ela parece bem furiosa.
Ama karım çok sık gelir.
Mas a minha mulher gosta muito.
Çok karışık bir hal oldu. Ben ve annem hiç...
- Pensei que era uma história curta.
- Çünkü zaten karışık bi durum... bu daha çok kafa karıştırır, Ivan'ı iş ortağın olması için davet edersin... ve sonra Ivan bunu daha geniş bi davetiye zanneder.
Porquê? Porque é uma situação muito confusa e complicada, vais convidar o Ivan para ser teu sócio... e ele vai pensar que é bem mais do que isso.
Çok karışık.
- É complicado.
hiç kendi çocuğumuz olmadı, ve bu hep tatillerimizi zehir etti, böylece bir yıl şaka olarak, Santa ve karısı gibi giyindik ve çocukların yüz ifadelerinden çok büyük zevk aldık, bir daha durmadık.
Nunca tivemos filhos e isso estragou-nos o Natal. Então, um ano, por brincadeira, vestimo-nos de Pai e Mãe Natal... e divertimo-nos tanto a ver os rostos das crianças... que nunca mais deixámos de fazer.
Buz makinası çok daha doğrudan bir örnektir ve radyo-karbon bozulur biraz karışık ama sanırım ana mantığı anladın, değil mi?
O congelador é um exemplo mais linear e o carbono degrada-se exponencialmente, mas percebeste a ideia? Sim, ela estava a tentar datar alguma coisa.
Şimdiye çok sık göremediğiniz karım birkaç kelam etmek istiyor.
E agora a minha esposa raramente vista gostaria... de dizer algumas palavras.
Çok fazla karışıklık oluyor.
Há muita interferência.
karışık 25
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok küçük 77
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok küçük 77
çok kibar 31
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok komiksiniz 18
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok komiksiniz 18