Önemsiz bir şey translate Portuguese
321 parallel translation
Bu parti gibi önemsiz bir şey için kopardığım gürültü içler acısı, değil mi?
Foi patético, todo o meu afã e a minha fúria por causa da importância desta festa.
Umutlarından, üzüntülerinden, sevgilerinden, nefretlerinden anlatırlar, hepsi çok önemlidir, çünkü bir barda kimse önemsiz bir şey anlatmaz.
Das suas esperanças e ressentimentos, de amores e ódios, e tudo muito importante, pois, nunca ninguém traz algo insignificante para o bar.
- Önemsiz bir şey.
- Não é nada de especial.
- Doğru, önemsiz bir şey.
- Isso mesmo, nada de especial.
- Önemsiz bir şey.
- Não é nada.
Bir ilahın büyüklüğünü yaşayamadığınız için... ... önemsiz bir şey gibi reddediyorsunuz.
Não compreendendo a grandeza de um deus... o trata com arrogância.
Hatta, küçükten de öte. Önemsiz bir şey.
De fato, menos que simples. insignificante.
- Önemsiz bir şey.
- Nada de importante.
Eğer hızlı davranırsam önemsiz bir şey.
Nada, se actuar depressa.
Önemsiz bir şey.
- Não é nada.
Aman Tanrım! Önemsiz bir şey için bu ne heyecan!
Tanto barulho por uma coisa de nada!
Önemsiz bir şey, gerçekten.
Garanto que não é nada.
- Dedim ya, önemsiz bir şey.
- Eu disse que não era nada. - Nada!
Belki önemsiz bir şey, ama hiç bilinmez.
Possivelmente não tem importância, mas nunca se sabe.
Onun kadar önemsiz bir şey değil bu.
- Seria extremamente comum...
Evet, işte önemsiz bir şey.
Bem, nâo è nada.
Tamamen önemsiz bir şey, Warwickshire Porsuk Koruma Alanı.
Sobre algo banal, a conservação dos texugos de Warwickshire.
" İnsan bir kere cinayete karıştı mı... hırsızlık artık ona önemsiz bir şey gibi gelmeye başlar. Sonra sürekli içmenin de kötü bir şey olmadığını düşünür. Ve dini ayinleri terketmenin.
"Se um homem se dedica ao homicídio, em breve deixa de dar importância ao roubo, e, depois do roubo, passa à bebida, ao desrespeito pelo sabbath e à falta de civilidade e à preguiça".
Önemsiz bir şey.
Grande coisa.
Kocam önemsiz bir şeymiş gibi göstermeye çalıştı ama o ısrar etti. Kocam gerçekle alakalı birkaç şey anlattı, hepsi bu.
O meu marido tentou não lhe dar grande atenção, mas ele insistiu, e o meu marido contou-lhe parte da verdade.
Önemsiz bir şey.
Não chateia muito.
Önemsiz bir şey, fakat ilgileneceğiniz tuhaf bir durum, bilirsiniz.
É uma mera banalidade, mas sei que lhe vai interessar.
Muhtemelen önemsiz bir şey, fakat şurada üzerinde bir tabakla bir bardak bulunan bir tepsi var.
Provavelmente insignificante. Há uma bandeja com um prato e um copo.
Önemsiz bir şey.
Não é mesmo nada.
Sadece küçük bir deist isteri, önemsiz bir şey.
É apenas uma pequena histeria teísta, nada de grave.
- Gerçekten, önemsiz bir şey.
- Não, eu espero. - A sério, não é nada de especial.
- Bırak okumayı. - Adam bunu önemsiz bir şey gibi söylüyor. Oswald sınavda başarısız olmuş.
Tentaram dar a impressão que ele não fez um bom teste, dizendo que quase falhou mais do que acertou...
Şeytan tırnağı önemsiz bir şey.
Uma unha encravada é insignificante.
Önemsiz bir şey.
É ridículo.
Oh, önemsiz bir şey.
Não é nada importante.
Tamamen önemsiz bir şey yapabilirim.
Posso estar a fazer a coisa mais inútil.
Ya da daha önemsiz bir şey. Babamın annemle asla tanışamayışı ve buna bağlı olarak benim asla doğmamamla sonuçlanabilecek bir şey.
Ou algo menos importante resulta no facto de o meu pai nunca conhecer a minha mãe e consequentemente eu nunca nasço.
Buyrun. Omzunuz nasıl? - Önemsiz bir şey, ölmem.
Sabe como é... não morro desta.
Bu sessiz, korkmuş,... önemsiz ve hayatı boyunca hiçbir şey olamamış bir adam.
É um velho pacato, assustado, insignificante... que nunca foi nada a vida toda.
Şey, bir şey düşünürsen, ne denli önemsiz olursa olsun, mutlaka bana bildir, olur mu?
Se te lembrares de alguma coisa, seja o que for, que aches importante, avisa-me.
Dille ilgili bir şey, önemsiz kelimeler bütünü.
Apenas linguagem. Uma mera junção de palavras.
Önemsiz savaş diye bir şey yoktur.
Bom, não há guerras que não sejam importantes.
Şey, dua edilecek bir yer olması onu sandığınız kadar önemsiz kılmaz.
Bem, um lugar para orar não é tão trivial como pensas.
- Bu önemsiz bir şey. - Pantolon değiştirdiği kısım hoşuma gitti.
Mas que história mais fraca!
Önemsiz, eski bir şey. Dünyadaki en iyiler ya da her şeyin en iyisi.
Uma coisa banal, frívola e decadente, the best of everything, o melhor de tudo ou o melhor de todo o mundo.
"Önemsiz ama legal bir fark yapan şey..." -
Uma insignificante divergência legal.
Önemsiz bir karakter bir şey yapıyor ve tüm dünya alt üst oluyor.
Um coadjuvante toma uma atitude... - e o mundo enlouquece.
Çünkü eğer bu adama kötü bir şekilde yenilirsen... Atlantic City'de önemsiz biri olacaksın ve amortilerden sana hiçbir şey kalmayacak.
Se perderes com ele, serás um super ninguém em Atlantic City e os pontos a teu favor serão quase nulos.
Bir karar vermeliyim ya da şimdi evlenemeyeceğim. Evlilikte bir sıkıntı mı var, herhangi önemsiz bir şey?
Eu tenho que decidir se eu me casar ou não caso agora.
Önemsiz bir şey.
uma coisa sem importância!
Unuttuğun ya da önemsiz gördüğün herhangi bir şey?
Mais alguns lapsos ou descuidos talvez?
Unutulan ya da önemsiz görünen herhangi bir şey yok.
Não tenho mais lapsos nem descuidos talvez.
Önemsiz bir şey.
Não tem importância.
İnan bana, hiç bir şey önemsiz değildir.
Acredite nada é trivial.
Belki de önemsiz bir şey.
Talvez não haja nada.
Önemsiz. İşte ilginç bir şey.
Eis uma coisa interessante.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46