English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ B ] / Bu olanaksız

Bu olanaksız translate Russian

64 parallel translation
- Bu olanaksız.
Это не возможно.
Hayır. Bu olanaksız.
Нет, это невозможно.
Bu olanaksız.
Это не возможно.
Bu olanaksız, değil mi?
Это невозможно, не так ли?
- Bu olanaksız.
- Не могу в это поверить.
Bu olanaksız!
Это немыслимо!
Bu olanaksız.
Это невозможно!
- Bu olanaksız.
- Этого не может быть.
Bu olanaksız.
Это невозможно.
- Bu olanaksız. Olanaksız.
- Нет, этого не может быть.
Bu olanaksız.
Немыслимо.
Açıkçası bu olanaksız görünüyor.
Едва ли это возможно.
Bu olanaksız.
Что-то не похоже.
- Bu olanaksız.
А я говорю, это невозможно.
Hayır, bu olanaksız.
Не может быть.
Hayır, bu olanaksız.
О нет, это невозможно.
Dünya üzerindeki hayatın çeşitliliği ve bolluğu olanaksız gözükebilir, fakat bütün bu olanaksızlığı açıklamak adına muhtemel olmayan bir Tanrı icat etmek tamamen faydasızdır...
Jбилие и разнообразие жизни на земле может казаться невероятным, но явно бесполезно изобретать сомнительную идею Бога для объяснения загадки этого разноообразия.
Bu olanaksız.
Это безумие.
- Ne? inanamam bu olanaksız bir durum.
Этого не может быть, Монк.
- Bay Poirot, bu olanaksız.
- Месье Пуаро, это невероятно.
Ama bu olanaksız.
Но такое невозможно.
Seni kovabilmek için Daniels'ı da kovmak zorunda kalacağımızı düşünüyorsun. Daniels'a yaptığımız yatırıma bakarak bu olanaksız diyorsun.
"не подставив своего парн € ƒэниэлса." ƒумаешь, уволим теб €, и придЄтс € уволить ƒэниэлса, а нам этого не нужно с учЄтом того, что ƒэниэлс знает.
Gitmiş. Ne? Bu olanaksız.
И Вы сохранили это в тайне.
Bu olanaksız.
Это просто невозможно.
Bu olanaksız.
- Но почему, господин доктор?
Madem ki benden daha yakışıklı olanları ezmek, azarlamak ve yönetmek dışında bu dünya zevklerinden tat almam olanaksız, ben de tacı ele geçirme düşünü kendime cennet yaparım.
Но раз иной нет радости мне в мире, как притеснять, повелевать, царить над теми, кто красивее меня, пусть о венце мечта мне будет небом.
Hayır, bu akıntıya karşı koyamayız. Olanaksız.
Нет, течение нам не осилить, это физически невозможно.
Bu senin insan beynine tedavisi olanaksız bir zarar verebilir.
Вашему мозгу это может нанести непоправимый вред, доктор.
Bu yüksek hızda makinemizin savunmamıza dair açığa vurabileceği şeyleri tespit etmemiz olanaksız.
я уверен, что при такой скорости передачи. ¬ озможен контроль утечки нашей оборонной информации.
"... ve bu da ondan istifade etmeyi olanaksız hale getirir. "
" делая рипокальные операции невозможными...
"... ve bu da ondan istifade etmeyi olanaksız hale getirir. "
"делая рипокальные операции невозможными..."
Ama bu, olanaksız.
Нет.
Yeni ve eksiksiz bir ilişki, bu senin için olanaksız.
Ну да, наши отношения будут полноценными.
Hayır, olanaksız bir şey bu!
Нет, нет, я не могу поверить в это.
Bunun olanaksız ve korkunç bir yanlış anlaşılma olduğuna inanıyorum Bu konudaki fikirlerimi söylemek için, hemen buraya geldim.
Хотя, я знаю, что это гнусная клевета, я решила приехать сюда, высказать вам мои чувства.
Bu tek kelimeyle olanaksız.
Этo нe пpинятo.
Katilimizin uzman bir şef gibi ağız tadı da olsa bu bulamaçları birbirinden ayırt etmesi kesinlikle olanaksızdı.
Он не смог бы различить вкус этого месива! Это несомненный факт!
Eğer bu şey, canavardan bahseden herşeyi yokedebildiyse kendi vücudunun yaydıklarını yok edememesi olanaksız değil.
Если эта штука смогла стереть все ссылки на Зверя, не может быть, чтобы она оставила свою собственную биографию.
Sadece hata yaparsam, bu aşırı derecede olanaksız.
Только если я что-то сделаю не так, что очень маловероятно.
Bu ; neredeyse olanaksız şeylerin nasıl gerçekleştiğini, insanların bizler için canlarını nasıl feda edebildiklerini anlamamızın bir yolu sadece.
Так мы можем объяснить то, что почти необъяснимо : как люди могут пожертвовать стольким ради нас.
Başkalarının yaptıklarını bu çocukların yapması olanaksız.
Они будут мешать остальным.
Biz ve, bütün yaratıklar, bu kadar olanaksız gözüken çeşitliliğimizle buraya nasıl geldik?
Как мы и все животные оказались здесь, в этом невероятном разнообразии?
Şu ana kadar tüm Dünya'da üretilmiş tüm güneş pilleri muhtemelen sadece 10 km karelik bir alanı kaplayacaktır, bu çok küçük bir alandır, bu yüzden imkânsız ya da olanaksız değildir ama çok büyük bir teknolojik atılım gerektirmektedir.
Все солнечные батареи, выпущенные до этого момента, возможно покроют только 10 квадратных километров, а это очень малая часть от того количества, таким образом не невозможно, не немыслимо - а это действительно сильнейшая технологическая задача.
- Bu olanaksız.
Невозможно.
Bu kadar veriyi çevirip sıkıştırmak... burada 32 bitlik bir işlemciden bahsediyoruz, ki bu, bu kadar küçük bir şey için olanaksız.
Конвертация и компрессия такого количества данных... То есть, там должен стоять 32-битный микропроцессор, что немыслимо при таких размерах.
Bu olanaksız!
Этого не может быть.
Bu, korkarım, olanaksız.
Ѕоюсь, это невозможно.
Hayır, herhangi bir adamla bu ejderhayı yenmenin olanaksız olduğunu söyledi.
Нет, он сказал, что он думал это невозможно для любого человека, чтобы победить этого дракона.
Bu tıbben olanaksız.
Это медицински невозможно.
Sence bu fikir biraz olanaksız değil mi?
Вам не кажется, что эта идея просто неосуществима?
Bu kaçması olanaksız atölyede kaldığınız süre boyunca, yazılımınız duaların yardımıyla tekrar programlanacak.
В процессе этого мастер-класса, исключающего возможность побега, ваши системы будут перепрограммированы молитвами.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]