English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Ş ] / Şansa bak

Şansa bak translate Russian

262 parallel translation
Şansa bakın ki, kocası da ben de oldukça barışçıl insanlarız.
К счастью и я и её муж - мирные люди.
Şansa bak, her eli sen mi kazanacaksın?
- Чтоб мне окосеть и стать китайцем!
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
Мы отправились на охоту и, богом клянусь, нашли его, и провалиться мне на месте, если он его не поймал!
Şansa bak.
Не повезло.
Şansa bak ki Holland'dan daha yetkili birini ikna ettim.
- К счастью, он не мог повлиять на сделку.
Şansa bak. Döndüğümün ilk günü boşaltma yapmak için tutuluyorum.
- Я возвращаюсь, а меня направляют в помощники!
- Şansa bak!
- счастливчик!
Ben buraya biraz elektrik şok tedavisi görmeye gelmiştim de şansa bakın elektrikler kesilmiş!
Я собирался принять шоковую терапию, но там был энергетический кризис.
Şansa bak!
Тебе везёт!
- Şansa bak.
- Ну, это заметно.
Şansa bak.
Садись.
Şansa bak!
Вот так мне везёт.
Allah kahretsin! Şansa bak.
- Увы, у меня и вправду неприятности.
Şansa bak!
О, как удобно!
Şansa bak.
Нет никакой удачи.
Şansa bak. Maris'e bir kolye aldım.
Вот ведь повезло.
Şansa bak!
Ну что я за дура!
Şu şansa bak.
Вот это повезло а?
Şansa bak!
Отлично!
Şansa bak.
Вечно мне везет.
Şansa bak, burada Hercule Poirot'yla beraberim.
Правда? По правде говоря, я остановился здесь с Эркюлем Пуаро.
Kötü şansa bak!
Вот это невезуха!
Şansa bak.
Значит, мне повезло, не так ли?
Şansa bak ki, sistem şifrelerini kırmakta üzerime yoktur.
И так случилось, что у меня есть опыт по взлому системных кодов.
Raymond'daki şansa bak.
Да, посмотрите-ка на Рэймонда.
Biliyorum. Şansa bakın, kimse yaralanmadı.
К счастью, пострадавших нет.
- Burada değilmiş. - Şansa bakın.
Его даже здесь нет.
Geçmişten bugüne, neredeyse hamile olduğumu sanıyordum. Şansa bak ki, sadece apandis iltihabıymış.
Но мне повезло, - оказалось, что это аппендицит.
Benden çok daha fazla ileriye gidecektir. Şundaki şansa bak.
Мой отец, помню, специально развивал во мне вкус к зарабатыванию своих кровных.
Şansa bak!
Удача!
Şansa bak.
- Вот уж повезло.
Şansa bak.
[ в "Птицах" от них прятались в будке ]
Şansa bak.
Да уж повезло.
Şansa bak!
Ёлки зелёные!
Şansa bak ki ben bu sınıfta değilim.
Хорошо что я не нахожусь в этом классе.
- Şansa bak.
- Каковы были шансы?
Şansa bak.
Каковы шансы.
- Şansa bak ki onun diğer yarısı olan adam neden bahsettiğinizi bilmiyor.
К счастью, парень, с которым она живёт, сейчас вас не слышит.
Geçen gün, şansa bakın ki arkadaşlarından biri, ekibinin bir üyesi... Alphonse Moorely... Alphonse Moorely'yi tanıyorsunuz.
Но как-то раз, как подарок его приятель, парень из его шайки Элфонсе Мурели ты знаешь Элфонсе Мурели.
Şansa bak.
Чёрт!
- Şansa bak.
- Уже не везет.
Bendeki şansa da bak!
¬ езет мне на эти дела. я еще в госпитале зарок себе дал :
Şansa bak.
Раскатал губы.
Şansa bakın!
Как дела?
Şansa bak.
Тебе дать полотенце?
Oh! sansa bak!
мЮДН МЕЛЕДКЕММН БЕПМСРЭ ПЕАЕМЙЮ мЮ ╗ М.
Geminin çevresindeki, sayısı artan refakatçi gemilere bakılırsa... San Diego olayının tekrarlanmaması için, işi şansa bırakmak istemiyorlar.
И если мы еще раз внимательно посмотрим... на наш эскорт, то можно с уверенностью... сказать, что они не допустят повторения трагедии в Сан-Диего.
Şansa bak!
Блин!
Ah şu şansa bak hep birlikteyiz
Ну это слишком!
Bakındılar ve farkına vardılarki ihtiyaçları olan herşey zaten mevcuttu. "Ulan şansa bak!" diye düşündüler
всё что им было нужно уже доступно. "Вот это удача!" они подумали.
- Şansa bak. Orada akrabalarım var.
Да что вы говорите?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]