So bad traducir turco
12,587 traducción paralela
That wasn't so bad now, was it?
Fena değildi, değil mi?
That doesn't look so bad to me.
Bu benim için o kadar da kötü görünmüyor.
And jail might not be so bad.
Hapishane denildiği kadar kötü de olmayabilir.
This ain't so bad, Bennie!
Bu o kadar da kötü değildi Bennie!
You want my chi so bad... then take it.
Chi'mi bu kadar çok mu istiyorsun? Al o zaman, senin olsun.
I heard it's'cause this squad's so bad he was afraid you'd get him killed when the 5th Wave hits.
O grup zayıf ve çok korkakmış. 5. Dalga'da neredeyse öleceklermiş.
- Oh, this prison's not so bad.
- Bu zindan hiç fena değil.
I know it's hard to see past his short temper and proclamations of revenge but... He's not so bad.
Çabuk sinirlenmesine intikam lafları yüzünden, anlamak biraz zor biliyorum ama o fena biri değil.
♪ I fought the law and the law won ♪ I left my baby and it feels so bad
Steve Chambers 11 yıl hapis yattı.
Yeah, I think if they want a war so bad, they should fight it themselves.
Evet, bence o kadar kötü bir savaş istiyorsa, savaşmalılar.
You so bad.
Sert adamsın sen.
It ain't so bad.
O kadar kötü değil.
This is so bad.
Bu çok kötü.
Make a fuss, perv, and it'll hurt so bad you won't believe that it could hurt like that, all right?
Sorun çıkarırsan canın öyle bir yanar ki bu kadar yanabildiğine inanamazsın anlaşıldı mı?
Linnux and his gang were whooped so bad, we were all sure they were gone for good.
Linnux ve çetesi o kadar kötü fısıldıyordu ki, Hepimiz iyiye gittiğinden emindik.
Yeah, well, I felt so bad about your fucked up face... And I wanted to make it up to you.
Evet, yamulan suratın yüzünden çok kötü hissediyordum... ve kendimi affettirmek istedim.
My head hurts so bad.
Başım çok ağrıyor.
I once got lockjaw so bad that I was sucking a homeless man's thumb.
Bir keresinde öyle bir tetanos olmuştum ki evsiz bir adamın parmağını emiyordum.
- I find a fist not so bad.
- yumruk aşırı tepki değil bence.
I gotta use the bathroom so bad.
Çok feci tuvaleti kullanmam lazım.
But I knew my sin was so bad, no amount of Hail Marys could save me.
Ama günahım o kadar kötüydü ki beni hiçbir dua kurtaramazdı.
The red flower doesn't seem so bad.
Kızıl çiçek o kadar da kötü görünmüyor.
Although I'm totally blaming them for how I feel this morning. I just feel so bad.
Gerçekten kötüyüm
One day he got beat up so bad that it left him deaf in his left ear.
Bir gün öyle bir dayak yedi ki sol kulağı sağır oldu.
I feel so bad for Ellie.
Ellie için çok kötü hissetim.
Not so bad yourself.
Sende hiç fena değilsin.
- Wasn't so bad.
- Çok kötü müydü?
Not so bad.
Çok da kötü değil.
Why did they say it was so bad?
Neden bu kadar kötü dediler?
- You're so bad.
- Çok kötüsün.
Besides, buses ain't so bad.
Ayrıca otobüs o kadar da kötü değil.
That's why the idea of dragging him around, well, wasn't so bad, was it?
Bu yüzden onu ortalıkta sürüklemek fikri o kadar da kötü değildi, değil mi?
Okay, that's not so bad.
O kadar kötü değil.
Then they had to give everybody a little trophy so they wouldn't feel bad?
Üzülmesinler diye herkese küçük bir kupa vermişlerdi hani?
So, how bad is it?
- Ne kadar kötü?
With the world so set on tearing itself apart, it doesn't seem like such a bad thing to me to wanna put a little bit of it back together.
Dünya kendini yok etmeye bu kadar kararlıyken bir taraflarını iyileştirmeyi istemek o kadar da kötü gelmiyor bana.
So, everything is very bad.
Her şey çok kötü gitti.
They made it seem so fun, judo-chopping the bad guys and saving the girl.
Kötü adamları pataklayıp kızı kurtarmak eğlenceli gözüküyordu.
Oh, so I'm the bad guy now, is that what you're saying?
Oh, şimdi kötü adam benim, ne diyorsun?
So I don't want you to feel bad about that.
Yani bu konuda kötü hissetmeni istemiyorum.
Jig wit it'cuz ship crisp, split it all ho's ride, get your nut'till I can't get it up bad, bad, bad, bad boy you make me feel so good aloha, and welcome.
Aloha, hoş geldiniz.
We just have some technical bad luck, so we just have to wait for help, but don't you worry, everything's gonna be all right.
Teknik bir sorun yaşıyoruz, yardım için beklemek zorundayız, ancak endişelenmeyin, her şey yoluna girecek.
So are all the rabbits bad drivers, or is it just you?
Tüm tavşanlar mı kötü şoförler yoksa sadece sen misin?
So a beautiful young woman went for the bad guy.
Demek genç ve güzel bir kadın kötü adama aşık oldu?
Pushed so far down, it was like the earth got mad and let something bad out.
O kadar zorladılar ki sanki dünya sinirlenip kötü bir şeyi salıvermiş gibi.
One day... if you look back and you feel bad for being so angry... you couldn't even speak to me, you have to know that was okay...
Bir gün... dönüp bakarsan ve benimle konuşamayacak kadar... kızdığın için kendine kızarsan eğer, bilmelisin ki bu normal.
Like it better if you didn't stink so darn bad.
Bu kadar berbat kokmasaydın, daha iyi olabilidim.
I was glad to hear that someone else thought that these letters were a bad idea, but I wanted to know who was responsible, so I went to the president of the school board.
Harika bir alternatif. Bikininin b'si geçmiyor. Zaten bikiniler çok berbat.
You ever wonder how one person could have so much bad luck.
Bir insanın ne kadar merak ettiğini hiç düşündün mü?
I mean, there's only so much any of us have any control of, good or bad.
Demek istediğim kötü ve iyi üzerinde gerçekten çok çok az kontrol gücümüz var.
So, my bad on the yelling.
Bağırdığım için üzülüyorum.
bad things happen 44
bad man 40
bad guy 57
bad dog 109
bad night 21
bad timing 81
bad people 36
bad cop 123
bad day 94
bad joke 26
bad man 40
bad guy 57
bad dog 109
bad night 21
bad timing 81
bad people 36
bad cop 123
bad day 94
bad joke 26
bad habit 17
bad wolf 29
bad time 67
bad dream 41
bad luck 245
badge number 32
badgering 26
bad things 60
bad move 45
bad for business 21
bad wolf 29
bad time 67
bad dream 41
bad luck 245
badge number 32
badgering 26
bad things 60
bad move 45
bad for business 21