Harika bir adam traducir inglés
968 traducción paralela
Fakat unutmadığım bir şey var ki... O da çok nazik ve aşk dolu, harika bir adam.
But there's one thing 1 do remember and that's a very kind and wonderful man
Siz de ünlü ve harika bir adamın eşisiniz
And you're the wife of a charming and famous man.
Harika bir adam.
He's grand.
Harika bir adam.
Now, there's a great fellow.
O kadar nazik, tatlı ve temiz ve harika bir adam ki, Kitty.
He's so kind, Kitty, so sweet and clean and wonderful.
O da harika bir adam.
He's a wonderful man too.
Mesela, Norm'u düşün. Harika bir adam.
Take Norm - He's a brilliant guy.
Beni tanıdıkça ne kadar harika bir adam olduğumu anlayacaksın.
When you get to know me better, you'll find out I'm a great man.
Belki de harika bir adamın hayatını kurtarmaya çalışmaktan zevk alırsınız.
Maybe you'd get a kick out of trying to save a wonderful man's life.
- Harika bir aktördü ve harika bir adam
He was a great actor... -... and a great man.
- Georgia yada Jonathan hakkında böyle konuşma O harika bir adam
Don't talk like that about Georgia, or Jonathan. He is a great man.
Harika bir adam görüyorum, nazik ve güçlü.
I see a guy who's swell, who's kind and strong.
O harika bir adam.
He's a wonderful man.
Çok harika bir adam.
A pretty wonderful guy.
O harika bir adam.
He's a Wonderful man.
Sana babamın gerçekten harika bir adam olduğunu söylemiştim.
I... I have told you that my father was a very great man.
- O harika bir adam.
He's a wonderful old man.
Babanız harika bir adam.
Your father's a very great man.
Gulliver harika, harika Bir adam, harika
A wonderful, wonderful, wonderful fellow is Gulliver
O harika, harika Bir adam, harika
A wonderful, wonderful, Wonderful fellow is he
- Harika bir adam!
A wonderful man!
Cesaretli, harika bir adam.
Oh, brave, wonderful man.
Ludwig, her şeye rağmen harika bir adam olan babamın mirasını idame ettirmek için kendini müziğe adadı.
Ludwig devoted himself to music to carry on my father's legacy... who, despite everything, was a great man.
Ne harika bir adam!
But he has to die.
Harika bir adam ölüyor ve ardında uzman kadrosunu bırakıyor.
A great man passes on, leaves behind him his expert staff.
Şatoyu misafirler için hazır tutmasına bakılırsa harika bir adam olmalı.
What a marvelous man he must have been, to keep the castle always ready for travelers
Çok harika bir adam, değil mi?
He's quite a guy, isn't he?
- Harika bir adam.
- A wonderful man.
Odeon'da bulduğum harika bir adam getirdim.
I brought along this simply gorgeous little man, I picked up at the Odeon.
Adam harika bir oyuncuydu.
That guy was a great actor. "
Adam harika bir ceket giyiyordu.
This man was wearing a superb jacket.
Bu adam ki alçakgönüllü bir başlangıca rağmen kendisi yerini söke söke aldı ve ismini, gramofon tarihine altın harflerle işleyip çağdaşlarının haklı saygısını kazandı. Bu iyiliksever insan, bu harika vatandaş...
This man who, despite humble beginnings, forged a place for himself, and earned the respect of his contemporaries, whose name is forever linked with phonograph history, this philanthropist, this great citizen...
Ve sonra bir gün, yaşlı bir adam olduğunda ve torunları ona Mata Hari'yi sorduğunda... koca bir yalan söylemeli ve O'nun harika bir kadın olduğunu anlatmalı.
And then, someday, when he's an old man and his grandchildren ask him about Mata Hari he must tell a great lie, say that she was a wonderfully good woman.
Ne kadar harika! Bizim sınıfımızda bir adam tam bir yurttaşlık cesareti gösteriyor.
A fine example of civic courage from a man of our class.
Dr. Moreau harika bir insan ve sıra dışı bir bilim adamıdır.
Dr. Moreau is a brilliant man and a great scientist.
Adamın önünde harika bir kariyer var.
The man has a splendid career ahead of him.
Onlar şehirleri bombalar, gemileri batırır, işkence yaparak adam öldürür, bu yüzden sen de altın tabakta yemek yersin. Ne harika bir felsefe.
They bomb cities, sink ships, so you can eat off a gold plate.
Sevgili dostlarım bir hukuk adamı olarak konuşmam gerekirse, bizim ceza hukukumuzda bile adil biçimde düzenlenmiş bir şartlı salıverme yasası var ve ismini doğal olarak bu evde zikredemeyeceğim bu kişinin yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödediğine inanmam için harika bir neden var.
My dear friends... speaking as a jurist, may I say that even in our penal code... we have wisely provided a system of parole... and I have excellent reason to believe that the party whose name I, naturally, will not mention in this house has amply paid for her mistake.
Çünkü O karısına aşık bir adam ve karısı harika görünüyor.
Because he is a man in love with his wife and because his wife looks most beautiful.
Bay Stanton harika bir yönetici olacak olan, şu sözünü ettiğim adamı da işe yerleştirdim. Evet.
Oh, Mr. Stanton I've located that fellow I said would be a wonderful manager.
Ama bu adam bir harika.
But this guy is great.
İyi bir adam ve harika bir oyuncuydu.
He was a good guy and a swell trouper.
Sığınmacı bir Alman, evsiz bir adam için harika bir şey.
So wonderful a thing for a refugee, a German, a man without a home.
Binbaşı, mükemmel bir deniz subayı ve harika bir bilim adamı ama çok kötü bir yalancısın.
Commander, you're an excellent naval officer and a brilliant scientist, but you're a very poor liar.
Teşekkürler genç adam, Bu harika bir bebek.
Thank you, young man, that's a gorgeous doll!
Sizlere kendini toplum hizmetine adamış harika bir kanun adamını, bizlere daha iyi bir yönetim için vermiş olduğumuz mücadelemizde öncülük edecek olan Şerif Yardımcısı Alvin Potts'u takdim etmekten şeref duyarım.
Now I would like to introduce a man who is dedicated to public service. A great officer of the law. The man who will lead us in our fight for better government Deputy Sheriff Alvin Potts.
Harika bir avukat olduğumu düşünebilirsin. Ama iş adamı olarak on kat daha iyiyimdir.
You may think I'm a great lawyer, but I am ten times as good a business manager.
Mutasyona uğramış bir adam, harika bir şey olabilir, yeni ve daha gelişmiş bir insan türünün ilk örneği.
A mutated superior man could also be a wonderful thing. The forerunner of a new and better kind of human being!
Bu adam harika bir adam.
This is a wonderful man.
Tıpkı bir adamın hayatı gibi, yağdığı müddetçe harika.
It's like the life of a man, beautiful while it lasts.
Harika olan, bir adam yemek pişirebiliyorsa, kadınlara mükemmel geliyor bu.
The great thing is, if men can cook at all, women think it's wonderful.
harika bir gün 57
harika bir kız 40
harika biri 117
harika bir kadın 31
harika bir yer 43
harika bir duygu 21
harika bir haber 41
harika bir fikrim var 73
harika bir hikaye 23
harika bir haberim var 16
harika bir kız 40
harika biri 117
harika bir kadın 31
harika bir yer 43
harika bir duygu 21
harika bir haber 41
harika bir fikrim var 73
harika bir hikaye 23
harika bir haberim var 16
harika bir parti 25
harika bir şey 123
harika bir fikir 163
harika bir şey bu 19
harika biridir 26
harika bir çocuk 27
harika bir akşamdı 18
harika bir iş 22
bir adam var 42
bir adam 202
harika bir şey 123
harika bir fikir 163
harika bir şey bu 19
harika biridir 26
harika bir çocuk 27
harika bir akşamdı 18
harika bir iş 22
bir adam var 42
bir adam 202
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir adam öldü 19
bir adam öldürdüm 17
adam 944
adamı 23
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
bir adamın 26
bir adam öldü 19
bir adam öldürdüm 17
adam 944
adamı 23
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
adamın 29
adam ol 18
adamlar 55
adamım benim 32
adam deli 37
adamlarım 38
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam kim 19
adam ol 18
adamlar 55
adamım benim 32
adam deli 37
adamlarım 38
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı rahat bırak 23
adamı duydun 40
adam mı 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı rahat bırak 23
adamı duydun 40
adam mı 39