In my head traduction Turc
6,756 traduction parallèle
First she was just some bull... in my head, you know?
Önce kafamda bir zırvalıktı, biliyor musun?
You can't be the girl in my head, and I can't be the guy you're walking on a beach with in a magazine ad.
Sen kafamdaki kız olamazsın. Ve ben dergide kumsalda birlikte yürüdüğün adam olamam.
I could hear her heart pounding in my head.
Kalp atışlarını duyabiliyordum.
I'm going over it and over it in my head, just trying to figure out how you're still alive.
Deli gibi düşünüp duruyorum, nasıl oldu da sen hayatta kaldın.
I see these fucking pictures in my head every fucking day!
Gözümün önüne gelip duruyor! Kahrolasıca her gün!
♪ ♪ Bunch of stereotypes all in my head ♪
# Bir sürü klişe vardı aklımda #
You're trying to get all in my head and make me nervous like Ike Turner so you can swoop down and get all the attention.
Kafama girmeye çalışıyorsun ve beni sinir etmeye çalışıyorsun, Ike Turner gibi böylece bütün ilgi ve alakayı sen alacaksın.
I may not survive one last charge unto the breach, dear friends, but I swear to you, oh, pretend people that I'm speaking to in my head and are very impressed with me, I will be the last man standing.
Bu son ihlalden sağ çıkamayabilirim ama sevgili arkadaşlarım size yemin ediyorum ki kafamın içinde konuştuğum gerçekte olmayan insanlar benden çok etkilendiler ve ayakta kalan son adam ben olacağım.
It's, like, stuck in my head. What?
- Sanki kafama takıldı.
! Of course I do, Stephen, but I don't carry his cellphone number and address in my head.
Tabii ki biliyorum, Stephen, ama cep telefonu numarasıyla adresi aklımda değil.
In my head, I've already slit his throat seven times.
Kafamda boğazını yedi kere kestim.
Yeah. That's the word I've been saying over and over in my head.
Ben de kafamda öyle deyip duruyorum.
Like fat man shit in my head.
Şişman herifin teki kafamın içine bırakmış gibi.
No, he's just in my head.
Hayır, sadece benim kafamda.
After that, I was all alone in my head.
Sağır olduktan sonra kafamda tek başımaydım
In my head?
Kafamda?
Mr. President, I lived with this thing... in my head for three months.
Sayın Başkan, kafamın içindeki bu şey ile üç ay boyunca yaşadım.
There's a cop in my head, distracting me, stealing my thoughts, because of you.
Kafamın içinde bir polis var. Dkkatimi dağıtıyor, düşüncelerimi çalıyor, senin yüzünden.
You... put... images... in my head.
Kafamın içine değişik fikirler soktun.
He thinks it's all in my head.
Her şeyi kafamdan uyduruyorum sanıyor.
It's the house. It's in my head.
Bu ev, benim kafamda.
I have a lifetime of memories that I see in my head whenever I choose.
Bir ömürlük anılarım var istediğim zaman kafamın içinde görüyorum.
I lived with this thing in my head for three months.
Bu şeyle kafamın içinde 3 ay boyunca yaşadım.
It's like they're in my head, they're listening to me.
Sanki kafamın içindeler gibi, beni dinliyorlar.
Everything is just jumbled up in my head.
Her şey kafamda birbirine karıştı.
I would have never even flirted with Darcy if you weren't in my head all the time.
Eğer en başta sen aklıma girmeseydin Darcy'yle hiç takılmayacaktım.
Not to mention, it's hard to focus when his grizzly man beard keeps popping up in my head.
Onun sakalları zihnimde belirip dururken odaklanmanın ne kadar zor olduğundan bahsetmiyorum bile.
I'm luckier. I woke up in my head.
Daha şanslıydım.Kafadan uyandım.
In my head, it's... we're still kids, chasing girls in Harlow Park. Yeah.
Benim kafamda hâlâ çocuğuz, Harlow Park'ında kızların peşinde koşuyoruz.
Been struggling to, uh, um... something's wrong with the data in my head.
Anlamak için zorlanıp... Aklımdaki verilerde bir yanlışlık var.
There's nothing wrong with the data in my head, Skye.
Aklımdaki verilerde bir yanlışlık yok Skye.
Oh, I had all these ideas in my head as to what kind of woman you'd turn out to be, and...
Kafamda büyüyüp de nasıl bir hanımefendiye dönüşeceğin hakkında o kadar çok fikir vardı ki...
He got in my head.
Aklıma girdi.
He got in my head.
- Aklıma girdi.
I got hit right here. I have screws in my head.
Buramı çarptım, kafamda vidalar var.
So there's just one thing that I still can't wrap my head around... how does a gay man let his sister walk out in public with a Fanny pack on?
Hâla anlayamadığım bir şey daha var. Gey olan biri kız kardeşinin bel çantasıyla dışarda dolaşmasına nasıl izin verir?
Got stuck in my head.
Kafama takıldı.
My firstborn, Elron, killed in Korea... gook sniper took off half his head.
İlk evladım Elron, Kore'de öldürüldü. Yabancı bir keskin nişancı kafasının yarısını kesti.
and you, my client, will shake your head in the affirmative for the letter or letters that best describes your status.
Ve sen de müvekkilim onaylayıcı şekilde kafanı sallayarak sana en uygun harf ya da harfleri tarif edeceksin.
You Okay? That witch got in my head.
O cadı kafamın içine girdi.
In the last month, I've held a gun to Slade Wilson's head And nearly took my father's life twice.
Ama son bir ay içinde Slade Wilson'ın kafasına bir silah dayadım ve babamı neredeyse iki kere öldürüyordum.
Oh, A.B., my... my head's not exactly in the right space right now. I can't even think about it.
- A.B şu anda o konuları düşünecek hâlim yok.
It's finding the guy who took my money and putting a bullet in his head.
Paramı çalan adamı bulmak ve kafasına silahı dayamak.
And I hate the poltergeist for smashing my head in and burning me!
Ayrıca kafamı paramparça edip beni yaktığı için kötü ruhtan nefret ediyorum!
Nail in my fucking head.
Kafamda çivi vardı amına koyayım.
- Yeah. So, my brother thinks that Torres is the head man.
Kardeşim, Nick Torres'in baştaki adam olduğunu düşünüyor.
But now I'm off all my meds, and my head is clear for the first time in, like, forever.
Ama bütün ilaçlarımı bıraktım, ilk kez ilaç etkisinde değilim.
And I'm not just going to stick my head in the sand and let it happen to somebody else because I am scared.
Sirf korkuyorum diye kafami kuma gomüp digerlerine de ayni şeyi yapmalarina izin vermeyecegim.
Something nags me in the back of my head.
Kafamın arkasında beni rahatsız eden bir şey var.
If we hit resistance, it'll come from Foster's head of security... my father.
Eğer direnişle karşılaşırsak Foster'in güvenlik şefinden gelecek. Babam.
Jonathan, if you hadn't believed in the potential of Project Splinter, you would have put a bullet into my head too.
Jonathan, eğer Splinter Projesi'nin potansiyeline inanmıyor olsaydın benim kafama da sıkardın.
in my opinion 572
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my defense 150
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my office 200
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my office 200
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45