In my office traduction Turc
4,618 traduction parallèle
They're in my office, at the back bookcase.
Çalışma odamda arkadaki kitaplıkta.
Who hung this in my office?
Bunu ofisime kim astı?
In my office.
Ofisime gel.
Yes, sex in my office, so we didn't have sex in my office.
Evet, ofisimde seks dedi,... ama biz ofisimde seks yapmadık.
Now, if you have any problems or any issues or questions, please don't hesitate to call me or anyone in my office.
Şimdi, herhangi bir problem veya sorununuz varsa beni veya ofisimi aramaktan lütfen çekinmeyin.
Members of the "Interview" - igentisia, in my office... now.
Röportaj bölümü üyeleri hemen ofisime gelsin.
You know, I was sitting in my office organizing my collection of custom-made bobble heads of my sworn enemies, and just to the right of Henry Kissinger and Drake, well, I saw your hair helmet just bobbling up and down and I realized, well, I haven't marched in here and brought down the hammer in way too long.
Ofisimde oturmuş ebedi düşmanlarımın özel yapım sallanan kafalı oyuncaklarını düzenliyordum ve Henry Kissinger ile Drake arasında senin kafanın yukarı aşağı sallandığını gördüm ve fark ettim ki uzun süredir buraya gelip size darbe indirmiyorum.
whitman and his lawyer are in my office right now, gunning for a lawsuit.
Whitman ve avukatı şu anda odamdalar.
Nah. That was another guy in my office.
Yok, o ofisteki başka bir adamın işi.
Thanks, Evelyn, I'll see you back in my office.
Teşekkürler, Evelyn, ofisimde görüşürüz.
Oh, well, if I'm not in my office, you know, she texts me.
Eğer ofisimde değilsem, bana mesaj atıyor.
He doesn't like you in my office.
Seni ofisimde görmekten hoşlanmıyor.
Someone just took a shot at me in my office.
Birisi ofisimde bana ateş açtı.
My car keys are in my office.
Arabamın anahtarları ofisimde.
I'd like to see you in my office, Mr. Deeks.
Ofisime gelin Bay Deeks.
- Wendy, in my office right now, mkay!
Wendy, hemen odama, tamam mi?
Oh, um, listen. Can you meet me in my office in, like, 10 minutes?
10 dakika sonra benimle ofisime gelir misin?
- I'm just - - I'm finishing up a little paperwork in my office.
Ofiste birkaç evrak işini hallediyorum.
in my office?
Ofisimde?
You know, in my office, if one of my co-workers was shouting at me so loudly that you could hear him all the way down the hall, it would be more than just a difference of opinion.
Benim ofisimde, beraber çalıştığımız kişilerden birisi bana koridorun sonunda duyulacak kadar yüksek sesle bağırsa bu sadece görüş farklılığından daha abartılı bir durum olurdu.
Don't you mean he's in my office?
Benim ofisimi kastetmiyorsundur herhalde?
In the meantime, why don't you take a seat in my office?
Bu arada, neden ofisimde bir yere oturmuyorsunuz?
All right, so I'm going over the billing report in my office... the one that's a full 100 square feet smaller than yours, even though we're equal partners...
Ofiste fatura raporlarının üzerinden geçiyordum. Eşit ortaklar olmamıza rağmen senden 10 metre kare daha küçük olan ofiste...
What, you think I'm gonna use it to put a new limestone shower in my office?
Ne yani, paranı ofisime mermer banyo yaptırmaya harcayacağımı mı sandın?
Should I have seen him in my office like you always do?
Öyleyse senin gibi yapıp ikinizle de ofisimde mi buluşmalıydım?
What are you doing in my office, and why in the hell are you dressed like Mr. Peanut?
Ofisimde napıyorsun? Ve neden Mr. Peanut * gibi giyindin?
I'll be in my office.
Ofisimde olacağım.
At least I'm trying to get laid on Christmas Eve instead of sitting in my office working.
En azından ben, Noel arifesinde ofisimde çalışacağıma birini yatağa atmaya çalışıyorum.
A lawyer's waiting in my office.
Ofisimde avukat bekliyor.
Director Kim, in my office.
Müdür Kim, odama gelin.
If you want to discuss your list of problems, you can meet me in my office in twenty minutes.
Eğer problemlerini görüşmek istiyorsan 20 dakika içinde ofisimde olabilirsin.
I'll be in my office.
Ben ofisimde olacağım.
I know my start in the mayor's office was a bit bumpy, but my poll numbers are up.
Biliyorum, belediye başkanı olarak başlangıcım... biraz engebeliydi, ama anket sonuçları yüksek görünüyor.
Even though my father trashed the Conrad name when he was in office...
Her ne kadar babam ofisteyken Conrad ismini lekelediyse de...
Meet me at my office in 45 minutes.
45 dakika sonra ofisime buyur.
My office couldn't find your bio, so I did a bit of research and I saw this picture of you sitting in the back of a pickup truck drinking a PBR and I thought, "Ooh, that's not a titan of science."
Çalışanlarım bilgilerine ulaşamadı bu yüzden biraz araştırma yaptım ve kamyonetin arkasında oturup bira içtiğin bir fotoğrafı gördüm ve kendime bu bir bilim insanı değil dedim.
My office has already dispatched an urgent request to any UN forces in the area, but we've been ordered back to base.
Bürom zaten bölgedeki Birleşmiş Milletler'in birliklerine acil bir taleple dağıtıldı ama bize üsse geri dönmemiz emredildi.
My boss is in her office completely passed out.
Patronum ofisinde sızmış.
She's being prosecuted by my office for her part in the murder of Toric's sister.
Toric'ın kız kardeşinin cinayetindeki payı sebebiyle ofisim...
If you meet me outside my old office in one hour, then we can fly to any corner of the world, like we planned.
Bir saat sonra eski ofisimin önünde benimle buluşursan..... tıpkı planladığımız gibi dünyanın istediğimiz köşesine uçabiliriz.
It is the opinion of my office that Officer Janko exercised good judgment and responsible procedure in this matter within the latitude we'd allow any officer of the peace under such extraordinarily dangerous conditions.
Ofisime fikrini Memur Janko icra kararına ve sorumlu yordam bu konuda istediğimiz enlem izin içinde barış herhangi bir memur böyle olağanüstü altında tehlikeli koşullar.
Someone called my office anonymously, saying that Peter used his bully pulpit to help you sign Chumhum.
Birisi isimsiz olarak ofisimi aradı,... Peter'in sizin Chumhum'la anlaşabilmeniz için konumunu kullandığını söyledi.
My behavior clearly falls beneath the standard for those who would aspire to the highest office in the land.
Benim davranışım buralardaki en yüksek hizmeti isteyenler için standardın altında kaldı açıkça.
If you'd like, my office can assist in contacting next of kin.
İsterseniz sekreterim akrabalarıyla iletişime geçmenize yardımcı olabilir.
Meanwhile, fill out the paperwork and have it sent over to my office, and, uh, I'll see you in a couple weeks.
Bu arada, kağıt işlerini bitiririz. ve bitince ofisime yollayabilirsiniz, ve, Bir kaç hafta sonra görüşürüz.
Big step for both of us,'cause I'll be using my business acumen working in the office to help pay the tuition.
İkimiz için de kocaman bir adım. Çünkü işte kıvrak zekamı kullanarak okul ücretini ödemeye yardımcı oluyor olacağım.
[Sighs] I am so excited to be out of that waitress uniform, and back in my chic business clothes, and, you know, going to my office, where I'll probably save the day using some of my Wharton magic.
Garson kıyafetini çıkartıp şık iş kıyafetimi giydim ve ofisime gidiyorum. Çok heyecanlıyım. Ve muhtemelen Wharton büyüsünü kullanarak günü kurtaracağım.
I'll be in my office, if you've any questions.
Soracağınız bir şey olursa ofisimde olacağım.
But instead of stuffing my face with hors d'oeuvres that I have been dreaming about for months, I am in a laser tag security office, waiting for the police to arrest my fiancé for causing a disturbance.
Fakat aylardır hayalini kurduğum ara sıcakları deli gibi yemek yerine bir laser-tag güvenlik ofisinde karışıklık çıkaran nişanlımı tutuklayacak polisleri bekliyorum.
Well, I will be cooped up all day, content in my new job at the office while you two girls will have each other to thin the gloom.
Ben bütün gün ofisteki yeni işimin başında olacağım. Siz de o arada kasveti dağıtırsınız.
As a matter fact, if you hear of anything... in his office, that might concern my business ; I'd sure appreciate you, share it with me.
Aslına bakarsan, ofisinde benim işimle alakalı olabilecek bir şey duyarsan bunu benimle paylaşırsan müteşekkir olurum.
in my opinion 572
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my defense 150
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my head 141
in my hand 30
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my head 141
in my hand 30
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45