In my world traduction Turc
3,403 traduction parallèle
you're in my world, bitch.
Sen benim dünyamdasın, orospu.
And for however long you want it, you have a place in my world.
Ve seni istediğin sürece, benim dünyamda bir yerin var.
Not in my world, not in the world I'm living in.
Benim dünyamda degil,... benim yasadigim dünyada degil.
I'm sorry, in my world that would be like hurting Mother Teresa.
Benim kitabımda Rahibe Terasa'yı incitmekle eş değerdir bu.
I'm on my own, watching the strangest film in the world and right in the middle of it, here's this bloke crapping a golden turd.
Tek başıma dünyanın en garip filmini izliyordum. Ve filmin tam ortasında, adamın birisi altın sıçıyordu.
Busted my ass, but ended up comptroller of a billion dollar pipeline in the rectum of the Third World.
Hayatım boktandı. Ama sonunda, bir üçüncü dünya ülkesinde milyar dolarlık bir petrol hattının saymanı oluvermiştim.
My father loved Layton more than anything in the world.
Babam Laytonu dünyadaki herşeyden çok severdi.
Listen, this is my one chance to really live in Austen's world.
Bak, Austen'ın dünyasında yaşamak için tek şansım bu.
And nought else matters in this world but you and how my heart beats for you.
Bu dünyada sizden başka bir şeyin önemi yok, kalbim sadece sizin için atıyor.
The United Nations has asked me and my Thinkquanauts to assist in the cleanup and containment of the leftovers all over the world.
Birleşmiş Milletler benden ve Fikironotlar'ımdan... dünyadaki yemek artıklarını... temizlememizi rica ettiler.
At last, a chance to realize my brand-new dream of being the greatest tap dancer in all the world.
Sonunda, dünyanın en iyi topuk dansçısı olma konusundaki yepyeni hayalimi fark etme fırsatım oldu!
But if you really want to make a difference in the world... with my old friend... the widow-maker. You're gonna want to go...
Ama dünyaya gerçekten fark getirmek istiyorsan eski dostumla takılmayı istemelisin.
You know, in my experience, the world's divided into two kinds of people.
Tecrübelerime göre, dünyada iki çeşit insan vardır.
Just a few hours ago, I was watching the man I hate most in this world get off for killing my family.
Sadece bir kac saat once, bu dunyada en nefret ettigim adamin ailemi oldurdugu icin serbest birakildigini izliyordum.
Correct my mistakes... add your diagrams... and show the world what we've learned in this place.
Hatalarımı düzelt ve şemalarını ekle... burada öğrendiklerimizi dünyaya göster.
If he is a cop and willing to help me, then the whole world will be in my hand!
O polisse ve benimle çalışırsa o zaman dünyanın lideri olacaktım.
My family used to live in this part of the world and Bill would come to stay with his uncle at Knatton Hall.
Ailem bu yörede yaşardı ve Bill de Knatton Hall'a amcasının yanına gelip, kalırdı.
I was always just in such a rush to grow up and change this world, and foolishly, the teeth I pulled were my adult teeth, so this guy all the way to that guy back there, that's a... just a piece of wood I stick in there.
Dünyayı değiştirmek için pek bir acele içindeydim gerzekçe sayılabilecek şekilde,... çektiğim kalıcı dişimmiş,... şu arkada takılan eleman, var ya,... yapıştırdığım bir tahta parçası.
Let's just say I haven't family who would notice whether I were halfway across the world or sitting in my living room.
Dünyanın öbür ucunda mıyım yoksa odamda oturuyor muyum fark edecek bir ailem yok diyebiliriz.
In movie houses all over the world, in the eyes and hearts of my kids and other kids, and mothers and fathers for generations to come,
Dünyanın her yerindeki sinemalarda... Benim ve başka çocukların gözlerinde, zihinlerinde... Ve yeni gelen nesil için anne, babaların gözlerinde
"and the terrible thing about that is that I won't be sharing my life " with the two people I love most in the world, "my almost-daughter Rose and my almost-grandson Josh."
"Ve bununla ilgili en kötü şey ise, hayatta en çok sevdiğim iki kişi kızım saydığım Rose ve torunum saydığım Josh'la birlikte olamıyor olmamdır."
I'm in this world a little while longer to defend the Lannisters, to defend my blood.
Lannister'ları korumak için, soyumu korumak için bu dünyada fazla kalmayacağım.
My Cornish family in a manner of speaking, who see the world as I do, who capture the world as it passes... who see the sparkle of the sea, or the shimmering coat of a horse.
Başka bir deyişle ailem, dünyayı benim gibi gören, anı yakalayıp kaydeden denizin ışıltısını, bir atın derisindeki parıltıyı,
One of my favorite people in the whole fucking world :
Bu siktiğimin dünyasındaki en sevdiğim insanlardan birisi :
There's probably two guys in the world who, I think, if they bring their best, and I bring my best, they can beat me.
Muhtemelen dünyada iki adam var. Dişe diş kana kan. Beni yenme şansları var.
The ocean of love... has changed into a desert of hatred... I hated enmity... it changed... I fell in love madly for the first time left the whole world for my love... it all changed.
Sevgi okyanusu... nefret çölüne dönüştü. Düşmanlık nefretim değişti...
With a gun in hand and hatred in my heart.. .. I rule the world, true that...
Ellerinizdeki silahlarla, ve yüreğimdeki nefretle dünyaya hükmederim, öyle değil mi?
How's my second favorite agent in the world?
Dünyadaki ikinci favori temsilcim nasıl?
And my lying, cheating husband is once again out in the world, and with Marie's diamond.
Benim yalancı, ihanetle dolu kocam ise.. .. yine arzı adımlıyor, .. hem de Marie'nin elmasıyla.
- Yeah, she's my doctor, but you know, in today's world, she could turn out to be a psychopathic ax murderer.
- Evet, o benim doktorum, ama, günümüz dünyasında, psikopat bir baltalı katile dönüşebilir.
But you're living in a dream world, and I'm going to my mum's.
Ama hayal dünyasında yaşıyorsun. Anneme gidiyorum.
I had always enjoyed the company of the spirits, so when my work was done in the material world, I chose to leave my body behind and come to the spirit world.
Ruhlarla arkadaşlık etmekten her zaman hoşlanmışımdır o yüzden maddesel dünyadaki görevim bittiğinde bedenimi bırakıp Ruhlar Dünyası'na gelmeyi seçtim.
You had the opportunity to meet my son yesterday, the one thing in the world that I happen to care about more than this company.
Dün oğlumla tanışma şansı elde ettin yani dünyada bu şirketten daha fazla önem verdiğim tek şeyle.
Now I've got all the time in the world to really focus on my music.
Artık müziğime odaklanmak için bir sürü vaktim var.
My children, whom I love more than anything else in the world, and my renewed faith in God.
Biri dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğim çocuklarım, diğeri ise Tanrı'ya karşı yenilenen inancım.
I'm out of my mind,'cause you and v Are the only things that have ever made sense To me in this whole fucked up world.
Aklımı kaçırdım çünkü şu sikik dünyada bana anlamlı gelen yegane şeyler V ile sensin.
My girl is the coolest thing in the world.
- Benim kız dünyadaki en harika şey.
I'm the luckiest girl in the whole world to have you for my Pa.
Senin gibi bir babam olduğu için dünyanın en şanslı kızıyım.
There's no darkness in this world that my hand can't defy Rhamu.
Bu dünyada elimin alt edemeyeceği hiçbir karanlık yoktur.
Your son, my brother... has apparently killed the most important person in the world.
Senin oğlun, benim kardeşim görünüşe göre dünyanın en önemli insanını öldürdü.
Here's my two favorite people in the whole, wide world. - Look, Adam, it's daddy.
İşte kocaman dünyadaki en sevdiğim iki kişi.
Here's my two favorite people in the whole, wide world. - Look at him!
İşte kocaman dünyadaki en sevdiğim iki kişi.
Here's my two favorite people in the whole, wide world.
Kamerayı kapat. İşte kocaman dünyadaki en sevdiğim iki kişi.
The things we'll accomplish together, my friend- - breakthroughs in the Third World, vertical farming, water delivery systems...
Birlikte hayata geçireceğimiz şeyler sevgili dostum Üçüncü Dünya Ülkeleri'nde çığır açacak göğe yükselen tarlalar, su taşıma sistemleri...
It's not only my birthday today in the whole world.
Tüm dünyada bugün doğumgünü olan bir tek ben değilim.
♫ The entire world knows what's in my heart. ♪
"Tüm dünya kalbimde ne olduğunu biliyor."
And so my entire world was just in the little spaces and walking around.
Böyle olunca bütün dünyam küçük yerlerde ve etrafta yürümekten ibaret olurdu.
I am nothing if not world-class at showing my gratitude so we have checked you in to one of our company's executive luxury penthouse suites and your account has been credited with the amount of money that you lost.
Ve minnettarlığımı bana yakışır şekilde göstermek isterim... bu yüzden seni şirketimizin lüks çatı katı süitlerinden birinde misafir edeceğiz... ve sitemizde kaybettiğin parayı hesabına geri yatırdık.
I couldn't even handle a small band of Yellow Ties,'cause I'm too busy in my own fucking world just being distracted and -
Küçük bir sarı kravat güruhunu bile halledemedim, Çünkü kendi lanet olasıca dünyamda fazla meşguldüm Dikkatim dağılmıştı ve -
You know, in my time I've seen people broken by the world.
Yaşamım boyunca, hayat yüzünden dağılmış birçok insan gördüm.
We see the world in different ways, yet he can assume my point of view.
- Bana hiç benzemiyor. Dünyaya farklı gözlerle bakıyoruz fakat benim açımdan bakabiliyor.
in my opinion 572
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my defense 150
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my defense 150
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my family 33
in my eyes 40
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my office 200
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45
in my life 110
in my pocket 58
in my apartment 37
in my office 200
in my car 54
in my professional opinion 37
in my 68
in my hands 18
in my time 45