English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Let it play

Let it play traduction Turc

472 traduction parallèle
Just let it play!
Bir dinleyelim şunu!
( PIANO PLAYING ) Just let it play. Let it play. Ebb and flow.
Bırak çalsınlar önce sağa, sonra sola doğru, akıcı bir şekilde her nota düzgün ve eşit.
So, to make it easier for me to deal with you, be Candy, and... with me, let's play in here. Okay?
O yüzden seninle kolayca başa çıkabilmem için basitçe Candy ol ve benimle burada eğlen tamam mı?
Let me hear you play something on it.
O halde bir şeyler çal da dinleyelim.
And if you let that play, sir, it will take four minutes.
Ve çalmaya devam ederseniz efendim, dört dakika sürüyor.
Let's play it good and loud, and swing it.
Hadi, coşkulu bir şekilde çalalım.
Forget it. Let's play poker.
Poker'e devam edelim.
Let him play it
Bırakalım oynasın.
I had them play it. Let's dance to it.
Bunu çalmalarını istedim.
A guy's playing a hand, I let him play it.
Biri oyun oynarken bırakırım, oynar.
If we're gonna play like kids, let's make it a kissing game.
Çocuklar gibi oynayacaksak bari öpüşme oyunu olsun.
Now let's see you play it.
Şimdi de nasıl çalıyorsun görelim.
- Only they never let me play with it.
- Var ama oynamama izin vermiyorlar.
She made a play for me, and I let her have it.
Beni oyuna getirdi, ben de hakkını verdim.
Fair enough, let's play for it...
En mantıklısı kâğıt çekmek.
Let's hear how it's going to play out, in detail.
Şimdi oyunun kurallarını ayrıntılı olarak duyayım.
Our play's chief aim has been to take to bits the great propositions and their opposites see how they work and let them fight it out.
Oyunumuzun ana hedefi, büyük savları ve karşıtlarını ustalıkla eleştirip çözümlemekti nasıl işlediklerini görmek ve onları çarpıştırmaktı.
When you make a bet you're supposed to play it fair and I had every right to... call the Gauls, and I'll prove to you that my Egyptians can still build a beautiful... palaces, and I insist that the Roman leave the builders alone and let me tell you...
Bir bahse girdiğinde dürüst oynamalısın, ayrıca Galyalıları çağırmak için her türlü... hakkım da var, ve sana Mısırlılar'ın hala güzel saraylar yapabileceğini... kanıtlayacağım, Romalı'ların İnşaatçıları rahat bırakmalarını konusunda ısrar ediyorum, Ayrıca söylemeliyim ki...
Let's play it nice and easy. Like they do to those guys on a ledge.
Çatıdan atlamaya kalkanlara yaptıkları gibi sessiz ve sakin olalım.
If you would find a head to fit it, let it adorn some court jester or some strolling player that he may play your king, but not I.
Uyacak bir kafa bulun, bir saray soytarısı taksın. Ya da kralı oynasın diye bir meddah. Ama benim değil.
- Well, I'll tell you what as long as I'm breathing, let's play it straight.
- Sana şunu diyeceğim... Hala nefes aldığıma göre dürüst oyna.
Father had to go to court but they're gonna let her play, I think it's terrific.
Babası dava açtı ama oynamasına izin vereceklermiş. Bence çok hoş.
Let's play it!
Haydi oynayalım!
Let's play it smart out there tonight.
Bu gece zeki bir oyun koyalım.
Listen, look, let's take this play, let's dump it upside down... and see if we can't find something human in it.
Dinle, bak, şu oyunu alalım, ters yüz edelim bakalım içinde insana dair bir şey bulabilecek miyiz?
Let's play it safe. Let's assume he will.
Güvende olduğunu... ve geri geleceğini farzedelim.
As long as we've got the use of this tank, let's play around with it.
Bu tank bizde olduğu sürece onunla oynayalım.
Ah, it's nice of you to let them play here. What?
- Onlara izin vermeniz çok güzel.
Let me assure you the VCR is not on PLAY, it's on RECORD.
Emin ol kamera şu an oynatmıyor, kayıt ediyor.
I sure am glad J.B. decided to let you stay. It's gonna be a lot of fun having real private eyes to play against.
Evet, Kırık Kalp'ler hattının merhum sunucusu Paul McCane... deniz altında 20.000 fersahlık bir evde yaşardı şapkasını asar, derinlere dalırdı.
It was trying to catch the speckled fishes that play in the pool and I had to clod it to try to make it go up the tree again and let them alone.
Gölette oynayan benekli balıkları yakalamaya çalışıyordu ve onları rahat bırakması için onu tekrar ağacın tepesine göndererek bunu engellemek zorundaydım.
Let's play it out a few days.
Birkaç gün daha devam edelim.
Doll : It's 8 : 00, Barney. dear. Let's play.
Saat 8, Barnet, Hadi oynayalım.
Let's play this backwards and see if it gets any better.
Durun. Şimdi bir de ters çalalım. Bakalım düzelecek mi.
It's their game, let them play it.
Bu onların oyunu, bırakalım oynasınlar.
By the time we got to Let it Be, we couldn't play the game anymore.
Let lt Be'ye geldiğimizde, eskisi gibi değildik.
Let it play. Let it play.
Bırak çalsın bırak çalsın.
Let's play it by ear.
Oluruna bırakalım.
It means they never let him play the game again.
Yani onun tekrar beyzbol oynamasına asla izin vermediler.
No, let's leave it for the neighborhood kids to play with.
Hayır, diyelim oynamak için mahalle çocukları için bırakın.
- Let the teacher play it
- Bırak öğretmenin çalsın.
- Let's play it by ear.
- hadi biraz onunla oynayalım.
Let me have Sister Alma play it one time so we all know what we're going to do and we'll go from there.
Rahibe Alma anlamamız için.. .. ne yapacağımızı bir kez çalacak ve başlayacağız.
But that means you have to think of a punishment... sit here and make sure I do it- - - Ohh. - Or you could let me go play with Milhouse... while you spend the afternoon watching unpredictable Mexican sitcoms.
Ama bunun anlamı benim için bir ceza düşüneceksin ve ben bu sırada burada oturacağım ve inan ki bunu otururum- -... ya da Milhouse`la oyun oynamaya gitmeme izin verebilirsin sen de bu arada oturur başı sonu belli olmayan Meksika dizilerini seyredersin.
It's nonsense, let's play something else.
Seni şakacı, başka oyun bilmez misin sen?
Play it all the way through. let's go.
Bir uçtan bir uca oyna. Gidin.
And you're gonna play better than you ever dreamed of because. goddamn it. that's what I demand of you. All right. let's go.
Ve hayal ettiğinizden bile daha iyi oynayacaksınız çünkü, lanet olsun, bu benim sizden istediğim.
Let's just don't play this throw-it-up game. When you guys are on top.
Topu fırlatma oyunundan vazgeçelim.
Just let me play it honestly.
Güzel, o zaman dürüst bir oyun olmasını sağla.
- Let me play with it a while.
- Biraz da ben oynayayım.
- Let me hold it a second. - Oh, you play?
Ver biraz ben çalayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]