English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ R ] / Real life

Real life traduction Turc

3,401 traduction parallèle
Well, but... but... You're shorter in real life.
Şey, ama... gerçek hayatta daha kısasınız.
They're real life superheroes, and in the two years since the first ordinary citizens donned capes and masks, the movement has started to spread.
Onlar gerçek hayatın süper kahramanları ve 2 yıl önce ilk sıradan vatandaşın pelerin ve maske giymesinden bu yana hareket yayılmaya başladı.
The police didn't mind our real life superhero stuff as long as we were picking up litter or helping old ladies cross the street.
Polis, çöp toplayıp yaşlı teyzeleri karşıya geçirdiğimiz sürece gerçek hayattaki süper kahramanlıklarımızı umursamamıştı...
These real life super dweebs have been waiting their whole lives for a call like this.
Bu gerçek hayat süper şapşalları böyle bir çağrı bekliyordu.
This is not a comic book, it's real life!
Burası çizgi roman değil, gerçek hayat!
OK, yeah, she's 16, but in real life she's, like, 18.
Tamam 16 yaşında ama gerçek hayatta kız 18.
No, in real life she's 16.
Hayır, gerçek hayatta 16.
I'll tell Pete that I was wrong, but you know that in real life, I was right for saying all that stuff because then that spurred on the actions that made you come up with this plan.
Pete'e yanıldığımı söyleyeceğim ama gerçek hayatta onca şeyi söylemekte haklıydım böylece seni bu planı düşünmeye itti.
It's different, it's a story, not real life, you know?
Bu farklı, bir roman gerçek değil.
I thought that was real life.
Bunun gerçek hayatta olduğunu sanıyordum.
Philosophy is to real life, as masturbation is to sex.
Gerçek hayatla felsefe arasındaki fark, seksle mastürbasyon arasındaki fark gibidir.
Other than that, you are in the thought experiment as you are in real life.
Onun haricinde, düşünce deneyinde gerçek hayatta olduğunuz gibisiniz.
Yeah the rules are, except for what's written on the cards we are. In the thought experiment what we are in real life
Kartta yazılanların dışında kurallara göre gerçek hayatta olduğumuz gibi davranabiliriz.
is philosophy to real life as masturbation is to sex?
Gerçek hayatta felsefe, sekste mastürbasyon gibi midir?
But I can't go on acting for the cameras, and then just ignoring each other in real life.
Ama kameralar için rol yapıp gerçek hayatta birbirimizi görmezden gelerek devam edemeyiz.
Why don't you save up for a real life-changer?
Gerçekten hayat değiştirecek bir şey için paranı biriktirsene.
Somehow everything you sang about is happening in real life.
Bir şekilde şarkındaki her şey gerçek hayatta da oluyor.
looks a hell of a lot better on a coffee mug than it does in real life.
gerçek hayatta olduğundan ziyade bir kahve fincanında daha çok görünür.
We don't have any chance in real life. Sure.
Bir daha beni görmek istemez, bundan eminim.
This is real life.
Bu gerçek hayat.
When I draw a diagram, I know it exists in real life.
Bir diyagram çizdiğimde, onun gerçek hayatta var olduğunu biliyorum.
Feel like I see you on TV more than I do in real life.
Gerçek hayatta gördüğümden daha çok TV'de seni görüyormuşum gibi geliyor.
If I'm gonna give up a real life for this, I'm going to love it.
Bunun için gerçek hayattan vazgeçeceksem, çok sevmem gerekiyor.
But in real life, if you wanna get head, you gotta give head.
ama gercek hayata, Kafaya Girmek istiyorsan, Kafani vermelisin.
Accidents only happen in real life, Mr. Vivaan.
Kazalar yalnızca gerçek hayatta olur Bay Vivaan.
Emotions are only for real life, Mr. Vivaan.
Duygular yalnızca gerçek hayat içindir Bay Vivaan.
It's the real life part we have trouble with.
Bu gerçek hayat parçası biz sorun var.
Look, the legs aren't nearly as good in real life.
Bak, bacakları gerçekte o kadar da iyi değilmiş.
It's like a real-life bat-cave. - I know, right.
- Gerçek hayattaki bir yarasa ini gibi.
"The real director of life is accident - -"
"Hayatın gerçek yönetmeni tesadüftür."
But the real challenge in my life, the real hardship, is me.
Ama hayatımdaki asıl zorluk asıl sıkıntı kendimdim.
Fuck off, real-life Flanders.
Öyle mi? Siktirin gidin, Flander Ailesi!
I'm not trying to have some real-life "Ring" experience where I watch something and then I'm cursed.
İzleyip de lanetlendiğim "Halka" filmini canlandırmaya çalışmıyorum.
I think people really respond to this kind of real-life drama.
Bence bu gerçek hayat dramı insanların ilgisini çekti.
A real-life Grinch.
Gerçek bir Grinch.
It doesn't even prepared us for anything real in life.
Hatta hayattaki gerçeklere bizi hazırlamadı bile.
You know in the eastern religions they... they believe that our entire life's were just an illusion and none of this is actually real.
Doğuya ait inanışlarda, bütün hayatımızın bir illüzyondan ibaret olduğunu ve bunların hiçbirinin gerçek olmadığına inanılır.
- And there's no wizard pulling levers behind a curtain, which means, as far as I can see, the only real use in loving someone is that it makes your life better.
- Ve bir perde arkasında şalter indiren bir sihirbaz yok, bu da demek ki, bana kalırsa, birini sevmenin tek faydası hayatını daha iyi hale getirmesidir.
You know, all my life since... since I was real young I just... I really wanted a chance to believe someone.
Biliyor musun, tüm hayatım boyunca yani gerçekten gençken hep birilerine inanmak gibi bir şansım olsun istedim.
Victoria and Lilly have a real chance to have a normal life, though.
Victoria ve Lilly'nin normal bir hayata dönmek için şansları var.
You've been accused of producing a television show based on real-life events for which you've done none of the due diligence in securing the rights thereto.
Gerekli hakları elde etmemiş olmanıza rağmen konusunu gerçek hikayelerden alan bir televizyon dizisi çekmekle suçlanıyorsunuz.
I've never met a real-life amnesiac.
Hiç hafızasını kaybetmiş birini tanımamıştım.
The life of a sportsman is short, and you never got a real education!
Sporcuların hayatı kısa oluyor ve sen asla gerçek bir eğitim alamayacaksın!
The real troubles in your life will always be things that never crossed your worried mind.
Hayatınızdaki asıl sorunlar... daima endişeli zihninize hiç gelmemiş şeyler olacaktır.
Make your vision real, Da Vinci..... for your very life.
Hayalini gerçek kıl Da Vinci. Hayatın için.
♪ a girl so scarred ♪ a pain so real ♪ a life so hard
Bir kız, yaralı, gerçek bir acı, hayatın zorlukları...
[Laughing] Uh, I would like to thank Karen, Karen Cartwright, for bringing this show to life by stringing along its director and for believing me as an actor so much that she engineered my replacement, which made perfect sense, considering that real emotion, on stage or off, is way too scary for her.
Karen, Karen Cartwright'a bu projeyi hayata geçirdiği yönetmeninin sözünden çıkmadığı ve bir aktör olarak bana olan sonsuz güveninden dolayı yerime birinin gelmesini ayarladığı için teşekkür ediyorum.
His real-life nerve center.
Tam da sinir merkezinde.
Today's the day we snag you an actual, real-life chick.
Bugün, senin gerçek bir piliçle sevişeceğin gün.
There is no real-life moneyshot.
Gerçek hayat para Vuruşu diye birşey yok.
Everyone knows it's fake, but they watch it like it's real fucking life.
Herkes sahte olduğunu biliyor, ama gerçek lanet hayat gibi onlar bunu izlemek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]