To save her tradutor Turco
2,849 parallel translation
You told me you tried to save her.
- Onu kurtarmaya çalıştığını söylemiştin.
I tried to save her, but it was too late.
Onu kurtarmaya çalıştım ama çok geçti.
Why didn't you go in, try to save her?
Neden atlayıp onu kurtarmaya çalışmadın?
And my mother, she... she begged God to save her.
Annem, kardeşimi kurtarsın diye Tanrı'ya yalvardı.
Your job... was to save her.
İşin... karımı kurtarmaktı.
He's trying to save her from herself.
Kızın kendine zarar vermesinden korkuyor.
Now, I can slow the effects with epinephrine, but to save her, I'll need a targeted anti-toxin.
Adrenalin vererek zehirlenmeyi yavaşlatabilirim fakat onu kurtarmak için panzehir hazırlamak gerek.
If you want to save her, just stay the fuck away from her.
Şayet o kıza yardım etmek istiyorsan, ondan uzak dur, yeter.
You have to save her.
Onu kurtarman lâzım.
Everything in my power to save her.
Onu kurtarmak için elimden gelen herşeyi yapardım.
And second, the first time that I met Rebecca was when I was trying to save her life.
İkincisi, Rebecca ile tanıştığımızda onun hayatını kurtarmaya çalışıyordum.
To save her family.
Ailesini kurtarmak için.
Remember that commercial where the lady can't find her key and the baby's all, like, crying inside the car and the operator has to save her ass?
Reklamı hatırla kadın anahtarların nerede olduğunu bulamıyor, ve bebeği arabanın içinde ağlıyor, sonunda cihaz kadının k.cını kurtarıyor?
I had to save her.
Ama bir daha asla, tamam mı?
I brought her here to save her life.
Onu getirdim Burada onun hayatını kurtarmak için.
Kill her to save her life.
Onun hayatını kurtarmak için onu öldür.
Took an arrow to save her.
Onu kurtarmak için ok yemiştin hatta.
You gave up your wolf, to save her.
Kurtluğundan vazgeçtin, onu kurtarmak için.
and ten minutes, to save her.
ve on dakika, onu kurtarmak için.
You gambled your freedom to save her.
Onu kurtarmak için özgürlüğünü riske attın.
You tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştın.
I was just running through what happened in my head, what I could've done to save her.
Hayır, kafamda olanları düşünüyordum. Onu kurtarmak için ne yapabileceğimi. Sizi aradı.
She talks about this guy Brent, from her past, who tried to save her.
Anılarında, Brent adında, onu kurtarmaya çalışan bir adamdan bahsediyor.
You're brave enough to save her.
Onu kurtaracak kadar da cesursun.
If she's still breathing, we need to save her life.
Eğer hala nefes alıyorsa, kızı kurtarmamız gerekir.
Where was anyone to save her?
Onu kurtaracaklar neredeydi peki?
Do you want to save her?
- Onu kurtarmak istiyor musun?
You to save your sister, she to save her son.
Sen ablanı kurtarırsın, o da oğlunu.
I wanted to save her from the soldiers.
106 00 : 26 : 26,606 - - 00 : 26 : 27,606 Karl!
I have no idea how to save her.
Onu nasıl kurtarabiliriz bilmiyorum.
So Manta may just kill her and kill Tigress if she blows her cover trying to save her.
O yüzden Vatoz onu öldürebilir ve onu kurtarmaya çalışırken Tigress'in gizliliği bozulursa onu da öldürür.
You're always trying to save their souls.
Her zaman ruhlarını kurtarmaya çalışıyorsun.
I even had to fight off some wolves to save the poor things since their mom never came back to sit on her eggs. "
Zayıf olanları korumak için kurtlarla bile savaştım anneleri bir daha gelmeyecek yumurtalara oturmayacak. "
It might be the only way to save her.
Bu onu kurtarmamızın tek yolu.
And did they save every last penny so that they could send you to Harvard?
Ve ceplerinde ki her kuruşu sen Harvard'a girebilesin diye harcadılar mı?
And all I've ever wanted to do is save her life.
Tek yapmak istediğim, hayatını kurtarmaktı.
She's gonna make a full recovery from the anaphylaxis, and I promise you Dr. Cole will do everything in his power to remove that cyst and save her vision.
Anafilaksi'den kurtulacak. Size söz veriyorum, Dr. Cole kisti almak ve kör olmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
I did all this to save you, to cure you to show how much I love you
Her şeyi seni kurtarmak için yaptım. Seni iyileştirmek için. Seni ne kadar çok sevdiğimi göstermek için.
You know like when you get a new pack, you always flip one over and save it for last and then when you get to it you make a wish.
Yeni bir paket aldığında, her zaman bir tanesi ters çevir ve onu en sona bırak ve ona geldiğin zaman, bir dilek tut.
They need her alive to guarantee Joe's safety, so just tell us what you did, and we can save your daughter and stop Joe.
Joe'nun güvenliğini sağlamak için ona canlı ihtiyaçları var. Bize ne yaptığını söylersen kızını kurtarıp Joe'yu durdurabiliriz.
You were rushing to save me from Patrick, and she hit you with her car.
Beni Patrick'den kurtarmak için acele ediyordun, ve sana arabasıyla çarptı.
You want me to convince the guard you'll do anything to save Haven, even die?
Muhafızları, Haven'ı kurtarmak için her şeyi yapacağına ölmeyi bile göze aldığına ikna etmek istemiyor musun?
I thought you'd do anything to save Elena, even if it meant taking the cure yourself so you could grow old and die with her.
Elena'yı kurtarmak için her şeyi yaparsın sanıyordum. Yaşlanıp onunla beraber ölebilmen için tedaviyi kendin alman gerekse bile.
For six months, no-one, save my sister and her ever-present flock of ladies, has seen me from one day, one week, to the next.
Altı ay boyunca, hiç kimse kız kardeşim ve onun nedime ordusu hariç kimse beni bir kez bile görmedi.
Regardless of what i've done, What i am doing now, i'm doing to save your life
Yaptığım her şeye rağmen şu an senin hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
We try to save him in accordance with her wishes. Should he die, well, at least she's at peace, knowing she tried.
Ablasının isteği ile onu kurtarmaya çalışırken ölürse en azından denediği için ablasının içi rahat olur.
We tried everything that we could to save him.
Onu kurtarabilmek için her şeyi denedik.
Let's get her to the O.R., save what brain function we can.
Ameliyata alıp kurtarabildiğimiz kadar beyin fonksiyonunu kurtaralım.
Then she goes to Chelsea general, a hospital that's supposed to s... and they didn't save her.
Sonra Chelsea General Hastanesi'ne gitti onu sözde kurtaracak olan hastane - Ama onu kurtaramadılar.
You just want to use her to save other people?
Şimdi onu başka insanları kurtarmak için kullanmak istiyorsunuz.
Other reporters do their jobs without needing me to save them every time.
Diğer muhabirler her seferinde onları kurtarmam gerekmeden işlerini yapıyorlar.
to save the world 23
to save your life 21
to save you 50
to save my city 50
to save me 22
to save him 16
save her 89
here 35434
hermes 98
here we go 9033
to save your life 21
to save you 50
to save my city 50
to save me 22
to save him 16
save her 89
here 35434
hermes 98
here we go 9033
herald 31
heroin 209
herbert 132
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
heroin 209
herbert 132
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366